Cüneyt Arvasi

Cüneyt Arvasi

Faiz, siyasetin şakağındaki namludur...

Faiz, siyasetin şakağındaki namludur...

Finans sektörünün kontrolden çıkarak ekonominin katmanlarına ve devlete faiz bulaştırması, bugün yaşadığımız krizlerin sebebini oluşturuyor...

Buna finanslaşma diyorlar...
Dünyada da durum aynı... Siyasetçisinden bürokratına kadar aslında herkes işin farkındadır ama yüzeysel tedbirlerle ekonomideki krizi yönetmeye çalışıyorlar...
Çünkü bazı korkular vardır...
Türkiye’de siyasetin vesayet altında olması gibi, para politikaları da bir lobinin faiz dayatması altında şekilleniyor...
Bunlara ait faiz hortumlarının bir anda kesilmesi, siyaset kurumunu sadece akılları değil mideleri de bulandıran hadiselerin yaşandığı mecralara itiyor...
Yakın tarihte bir kez tecrübe edilmişti...
Erbakan hükümeti, radikal bir ekonomi açılımını yaparak faiz mekanizmasını kırmıştı... Yani devlet borçlanmalarını havuz sistemine almıştı...
Para baronlarına faiz ödemesi şeklinde aktarılacak olan 6,5 milyar dolar, “gerçek ekonomiye” kaynak olarak kaydırılmıştı...
O dönemde ekonomi kısa bir müddet nefes aldı... Asalaklarından kurtulunca ciddi yapısal iyileşmeler kaydetti...
Cevabı ise çok gecikmeden 28 Şubat müdahalesi ile geldi...
Meşru iktidarın yanı sıra, gelişmeye başlayan faizsiz sermaye de rezalet ötesi yöntemlerle tasfiye edildi...
İktidara yeniden ortak olan para baronları, fabrike edilen “2000 ve 2001 milli krizlerinde” faiz kayıplarını fazlasıyla tahsil ettiler...
O günlerden gelen ve bilinç altına yerleşmiş olan “Aman! Faiz hortumlarına dokunmayalım” korkusu, ekonomi yönetimlerini yarı felçli hale getirmiştir...
Bu korku artık giderilmelidir!
Çünkü mal meydandadır...
Son aylarda TCMB’nin yaptığı faiz indirimlerinin ne işe yaradığını hep birlikte gördük...
Bu para politikası yüzünden Hazine, 56 milyarı faiz ödemelerine gidecek olan 2010 yılı bütçesinde beklenen 50 milyarlık açığı da yine faizli kaynaklarla kapatmaya yöneldi...
Devlet içinde devlet olan TCMB’nin gölgesinde piyasa yapan bankalar, faiz mekanizmasından muazzam kârlar sağladılar...
Parası olup da devlete satmayanlar da borsa âlemlerine aktılar...
Hülasa memleketin kaynaklarını emen üç noktada hazine, banka ve borsa cephesinde keyifler hiç olmadığı kadar iyi durumda...
Bütçe faize çalıştığından onları üzen bir kriz yok... Aksine muhteşem bir finans ekonomisi oluştu...
Kaynak bulamayan üretim sektörlerinin sürüklediği “gerçek ekonomi” ise fena halde büzüldü...
Daralan üretimin, düşen talebin ve artan işsizliğin göstergelerinde bir düzelme sağlanamadı...
Yüksek vergiler, enerji, gıda ve yaşamın temel harcamalarına dair cari fiyatlar, dünya ortalamalarının çok üzerinde seyretmeye devam ediyor...
Mevcut ticaret sistemi bile tıkandı... Neredeyse hiçbir yaptırımı kalmayan vadeli ödeme araçları sistemi de çökme noktasına geldi... Bir yıl içinde karşılıksız çıkan çek miktarı 1,5 milyon adedi geçti... Kredi kartlarına olan borçlar 2010 yılı milli bütçesinin yarısına denk rakamlara ulaştı...
Faiz, yegâne mali yönetim enstrümanı olarak devrede olunca, krizi fırsat bilen para baronları gırtlaklarına kadar doydular... İyice semirdiler...
Hâlbuki devlet, faizsiz borçlanma araçlarını da üretmek, milyarlarca lirayı katılım bankaları üzerinden gerçek ekonomiye aktarmak açısından çok çeşitli imkânlara sahipti...
Olmadı!
“Kargadan başka kuş tanımam, faizden gayrı para politikası bilmem” ezberini sürekli tekrarlayan sistemin korkularını ya sorgulayacağız, ya da üç beş milyar liralık ekonomi paketleriyle, hoş beyanatlarla veya “İstanbul finans merkezi olacak” hülyasıyla avunmaya devam edeceğiz...
Bari İstanbul’da gün aşırı yapılan o finans toplantılarına da artık bir son verseler...
Mezarlıktan geçenin ıslık çalmasına benziyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cüneyt Arvasi Arşivi