Ekmek arası tahvil veya bono dürüm...
Türkiye’de artan nüfusa karşılık hayvan varlığında çok ciddi azalmalar yaşanıyor...
Kırmızı et üretimi neredeyse stratejik bir hale geldi ve ithalat ufukta belirmeye başladı...
Memlekette ilk hayvan sayımının yapıldığı 1984 yılı istatistiklerine göre, tür başına sayı 100 kabul edildiğinde, 2004 yılında koyun sayısı 62, sığır sayısı 81, keçi sayısı 57 ve manda sayısı da 19 olarak görünüyor...
Bu sayı 2009 yılında daha da düşmüş... Sığır ve koyun sayısı 60 yıl, manda ve keçi sayısı da 75 yıl önceki değerlerin altına inmiş...
Sanki Türkiye’de birileri hayvan sayısını azaltmaya yönelik bilinçli bir politika izlemiş ve başarıyla sonuçlandırılmış...
İçerideki görüntü budur...
Hâlbuki FAO verilerine göre dünyada 1970 yılından 2004 yılına kadar, koyun hariç, diğer türlerin sayısında önemli artışlar sağlanmış...
Keçi sayısı bile iki kattan fazla artarak 800 milyonu geçmiş...
Peşinden koşuşturduğumuz Avrupa Birliği’nde de aynı yıllar içinde uygulanan politikalarla sığır sayısı biraz azaltılıp, koyun sayısı arttırılmış... Manda sayısı bile üç katına çıkarılmış...
Diğer taraftan Türkiye’de, 1970 yılında toplam et tüketimi içindeki payı yüzde 58 olan koyun eti, bugün yüzde 20 civarına gerilemiş... Aradaki boşluk da yüzde 60 yükselen tavuk üretimi ile doldurulmuş...
Demektir ki memlekette büyükbaş ve küçükbaş türler bir şekilde üretimden dışlanmış...
Sebebi devlet politikalarıdır...
Tarımın alt kollarından olan hayvansal üretimde, devletin müdahalesi her yerde olduğu gibi bizde de çok yoğun...
Yönlendirme ve destekleme amaçlı bu politikaların başında teşvik ve sübvansiyonlar geliyor...
Fakat devlet, ana hedef olarak gıda sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamaya ya da tüketiciyi korumaya yöneliyor...
Hâlbuki bizde temel sorun, üretim yetersizliğinden kaynaklanıyor...
Müdahalelerin hedefinin üretimi artırmak ve maliyetleri düşürmek istikametinde olması gerekiyordu...
Yani üretici korunmalıydı...
Devlet aynı zamanda hayvan kaçakçılığını da önleyemiyor... Hayvan sağlığı, mera ve ırk geliştirilmesi sorunları da tam anlamıyla çözüme kavuşturulamıyor...
İşin uzmanlarına göre gelecek yıllarda da hayvan sayısındaki azalma devam edecek...
Bu azalma, sığır dışındaki türlerde daha hızlı yaşanacak...
Tahminlere göre 2023 yılında sığır sayısı 9 milyon, koyun sayısı 30 milyon civarında olacak...
Türkiye henüz nüfusunu yeterli seviyede besleyebilecek miktarda hayvansal gıda maddesi üretemiyor...
Üstelik kişi başına tüketim de her geçen yıl düşmeye devam ediyor...
Son yıllarda özellikle hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı topraklarda, terörün de etkisiyle hızlanan önemli sosyal ve ekonomik değişiklikler yaşandı...
Bu tabloda “Türkiye’yi kırsalda yaşayan nüfusun üçte biri elbette besler” düşüncesinin de çok isabetli olmadığı ortaya çıktı...
Klasik usullerle hayvancılık yapan bu nüfusun büyük kısmı kırsal kesimden çekilirken, geride kalanların da üretimde yoğun teknoloji kullanımıyla verim artışını sağlayacak sistemleri kuramadıkları görüldü...
Kaldı ki sorun sadece hayvansal ürünlerle sınırlı değil...
Bu gıdaların üretim sürecinde kullanılacak bilgi, teknoloji, alet ve donanımların ticaretinin yapıldığı büyük bir pazar da söz konusudur...
Hayvancılıkla beraber yan kollarıyla üretim sektörleri de bitiyor...
Gerçi çok da mühim değil...
Çünkü finans merkezi oluyoruz...
Onlara göre, ekmek arası tahvil veya bono dürümle karın doyurmak pekâlâ mümkündür...
Yersek!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.