Sokak köpekleri iş başında. Şifre İmralı mı Ergenekon mu?

Sokak köpekleri iş başında. Şifre İmralı mı Ergenekon mu?

Tam olarak bunu istiyor Ergenekon.

Eski Kuvvet Komutanlarının cumhuriyet savcılarının karşısına çıktığı ve 'darbe' hesabı verdikleri bir döneme denk gelen sokak eylemlerini Öcalan canisinin cezaevindeki durumu ile anlatmanın ne kadar ahmakça olduğunu anlatmaya gerek yok çünkü daha iki gün önce Adalet Bakanlığı, adeta birilerinin gözünün içine sokarcasına fotoğraflar yayınladı ve tartışmalara son noktayı koydu. Bu ilk kandırmaca taktiği değil. Bundan önce de defalarca teröristbaşının sağlık durumu ile ilgili yalanlar ortaya atarak ülkeyi savaş alanına çevirme mücadelesi vermişlerdi.

Peki, Türkiye'nin gerek Avrupa Birliği macerası gerekse kendi içindeki demokratikleşme sürecinde bu olaylar kime zarar verir ve kimin işine yarar?

Bu konuda ne kadar çok soru işareti varsa elimizde o kadar çok cevap var. Yani ortada bir Kürt sorunu, bir doğu-güneydoğu sorunu yok artık. Dün birileri bu adı koymuş olabilir, ama çözüm, barış vesaire palavraları atan siyasetçi kılıklı teröristlerin öncülük ettiği olaylara, sokak çatışmalarına baktığımız zaman birilerinin bir savaş ortamı yaratmaya çalıştığını, bu ortamdan faydalanarak birilerinin ekmeğine yağ sürdüğünü, daha önce hiç dokunulamamış insanlara yönelik operasyonlarda bunu yapan mercilere gözdağı verdiğini, yargılama sürecini etkilediğini ya da geciktirdiğini, devletin güvenlik güçlerini meşgul ederek olası büyük provokasyonlar karşısında zayıflatma çabasına girdiğini, hedef şaşırtarak dikkatleri küçük olaylara çektiğini ve perde gerisinde asıl hedeflerine ulaşmak için çalıştığını görmemek mümkün mü?

Ergenekon operasyonlarının bütün dalgalarında PKK terör örgütü ve onun şehir uzantılarının sokakları savaş alanına çevirdiğini biliyoruz. PKK'nın siyasi uzantısı olan malum partinin de tam da böyle dönemlerde kışkırtıcı açıklamalarla ülkeyi gerdiğini, İmralı'daki caniyi kurtarma çabasını açıkça dile getirdiğini görüyoruz.

Evet, daha önce de defaatle işlendi ve söylendi.

Kendileri için önemli günlerde bile şiddet eylemleri yapmayan terör örgütü PKK, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne (ESTÖ) yönelik operasyonlarda kendini gösteriyor. Türkiye'nin İstanbul başta olmak üzere çeşitli illerinde yüzlerce aracı ateşe verdiler. Belirli yerlere molotoflu saldırılarda bulundular, bombalı eylemlerle masum insanları katlettiler.

Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve darbe günlükleri ile gündeme gelen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'in, darbe planlarıyla ilgili 'şüpheli' sıfatıyla Ergenekon savcılarına ifade vereceği haberlerinin gündeme gelmesinin hemen ardından eylemlerine başlayan PKK terör örgütü ve şehir şebekeleri Mersin, Diyarbakır, Batman, Hakkâri, İstanbul gibi illerde sokak eylemlerine girişti. Karakollara molotoflu saldırılar, sokaklarda polise taşlı ve havai fişekli saldırılar, sonu bir türlü gelmeyen gerginlik.

Gerekçe; İmralı canisinin hücre koşulları. İmralı canisinin Avrupa standartlarının üzerinde bir hapishane ortamında yaşadığı defalarca ispatlanmasına rağmen, fotoğraflarla desteklenmesine rağmen, adeta savaş ilan eden bu teröristlerin artık kime hizmet ettiğini sormamak gerek.

Zira taktik aynı. Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün ve savunucularının bugüne kadar ortaya çıkmış sayısız delil karşısında takındığı tutum, bu bağı kolaylıkla anlaşılabilir hale getirmiştir.  Sayısız belge, doküman, ses kaydı, imzalar, deşifre olan kirli ilişkiler, fotoğraflar, görüntüler vesaire... 

Ergenekon emrediyor, birileri talimatı alıyor ve sokak köpekleri harekete geçiyor.

Çanak tutanlar, gözlerine sokulan deliller karşısında tükürdüklerini yalamak yerine salyalarını daha da akıtarak, "O fotoğrafların gerçek olmadığı ne malum. Genel başkanlar 10 gün İmralı'da yatsın. Mesele 6 santim meselesi değil" türünden ahlaksızca kıvırmalarla karşılık veriyorlar.

Evet, mesele o değil. Mesele, millete ve onun iradesine karşı kurgulanan komploların deşifre olmasının önüne geçmek, bugüne kadar yapılanların intikamını almak, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'ne vefa borcunu ödemek.
"Siz içeridesiniz, merak etmeyin biz dışarıda intikamınızı alıyoruz" mesajı veriyorlar şimdi.

Şimdi sormazlar mı adama, "Bu gerçekten Kürt meselesi mi?" Sokakları savaş alanına çevirerek, Kürtlerin ya da bölge insanının rahat ve huzurlu yaşaması, her türlü imkandan faydalanması için sunulan hizmetlerin aksatılması, hizmet binalarının ve araçlarının tahrip edilmesi, yolların, kaldırımların, iş yerlerinin tahrip edilmesi, hangi Kürt meselesine hizmetin bir sonucu?

Adını söylemekten aciz çocukların ellerine taş tutuşturanlar, nasıl bir fotoğrafı efendilerine sunmanın telaşındalar?

Birileri sorumlu arayacak, olaylar büyüyecek, karşılıklı küçük kıvılcımlar büyük bir ateşin habercisi olabilir. Bu bir Ergenekon taktiğidir. Ülkeyi başka yollarla kaosa sürükleyemediler. Cumhuriyet mitingleri ile başlayan serüven şimdi efendilerine vefa borcunu ödemek isteyen piyonların sokak eylemleri ile devam ediyor. Bu kez başarmak için umutları daha fazla. Çünkü sivri uçları kışkırtmanın daha kolay olduğunu, buradan yarayı kaşımanın daha çabuk sonuç vereceğini düşünüyorlar.

Tam olarak bunu istiyorlar, sokak çatışmaları sadece polis ile göstericiler arasında değil, karşıt görüşlü gruplar arasında da başlasın. Bu kıvılcım daha büyük olayları ve daha büyük çatışmaları tetiklesin.

Bu durumda yapılacak en büyük hata, zayıf görünüp taviz vermektir. Türkiye'nin hiç bir yere şirin gözükme lüksü bulunmuyor. Devlet varsa, kim neyi hakediyorsa onu vermeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi