Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Kandil ve Mahmur nasıl boşalacak?

Kandil ve Mahmur nasıl boşalacak?

Terörün sona ermesi ve açılımdan istenen sonucun alınabilmesi için Mahmur kampı ve Kandil'in boşaltılması şart olduğuna göre buraların nasıl boşalacağı sorusunun cevabı çok önemli. Sadece bugün değil açılımın ilk dillendirilmeye başlandığı günlerde de çok önemliydi. Bu sebeple Kuzey Irak'ın terör örgütü tarafından bir üs olarak kullanmasının önüne geçilmeden terörün sona ermesinin çok zor olduğunu bu köşede çeşitli kereler dile getirdim. Bu kampların boşaltılmasının da iki yolu olduğunu, bu yollardan birinin terör örgütünün kendiliğinden silah bırakma kararı alması ve elemanlarının ülkeye gelmeleri ya da bir başka ülkeye gitmeleridir. İkinci yol ise verilen mücadele sonunda artık terörle bir yere varamayacaklarını anlamalarıdır. Ne var ki 25 yılı aşkın bir süredir verilen mücadeleden istenen sonuç alınamamıştır. Bunun başta gelen sebebi ise teröristlerin Kuzey Irak'ta ve çeşitli Avrupa ülkelerinde barınma ve her türlü desteği bulmalarıdır.

Kısacası ısrarla terörün dış destekleri kırılmadan barış yolunda ciddi bir gelişme sağlamanın mümkün olmayacağını vurguluyorum. Bunu da başlatılmış olan açılıma karşı olduğum için değil bir gerçeğe dikkat çekmek adına yapıyorum. Ne var ki, bunu söyleyince de Başbakan Erdoğan kızıyor ve hemen, "Biz kimse ile pazarlık halinde değiliz, açılımın gerçekleşmesi için kimsenin onayını almaya ihtiyacımız yok" şeklinde açıklama yapıyor. Hiç kimse Türkiye'nin atacağı bir adım konusunda elbette bir başka ülke ile pazarlığa girişmesini istenmez. Ancak, günümüz şartlarında özellikle dışarı ile bağlantısı olan konularda pazarlıklar devreye giriyor. Bu bakımdan pazarlık yapmakta değil, yapılacak pazarlıkta aldığınızdan fazlasını vermek eleştirilebilir. Bir ülke bir diğer ülke ile pazarlıklar sonucu bir şeyler temin etmiş ise akla ilk gelen soru bu elde edilen desteğin ne karşılığında olduğudur.

Böyle olunca da Başbakan Erdoğan'ın Obama ile görüşmesinin sonucu büyük önem kazanıyor. Belli ki terör örgütü kendisine destek veren ülke ve örgütlerden ümidini henüz kesmemiştir. Bu destek kesilmediği sürece de terör örgütünü Mahmur ve Kandil Dağı'ndan sökmek sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Daha doğrusu sökmekten çok örgütün dağılma sürecine girmesi zaman alacaktır. Türkiye'nin terörle mücadelesinde ABD, Irak ve Kuzey Irak yönetimi samimi olarak destek vermedikleri sürece terör başımızın belası olmaya devam edecek gibi görünüyor. Böyle olunca da Obama, Başbakan Erdoğan ile görüşmesinde Afganistan'a Türk askeri gönderilmesi konusunu ağırlıklı olarak masaya getirmesi sürpriz olmaz. Yapılan açıklamalarda Türkiye'nin savaşmak için değil eğitim için Afganistan'a yeni asker gönderilmesinin mümkün olduğu belirtiliyor. Bu açıklamaların ABD yönetimini tatmin edip etmediğini, sanırım Obama-Erdoğan görüşmesi ortaya koşacaktır. Eğer etmemiş ise gönderilecek asker sayısının artırılması ve bu askerlerin sadece eğitim amaçlı olup olmayacağı da görüşülecektir. Hiç istemiyorum ama ABD Türkiye'ye vereceği her desteği mutlaka bir başka isteğe bağlamaktadır. Bu defa terörle mücadele konusunda da benzer bir talebin Afganistan'a gönderilecek askerlerle bağlantılandırılması sürpriz olmaz.

Çünkü görünen o ki DTP'nin desteği ile başlatılan açılım sürecinin sona ermesi biraz hayal gibi. Zaten Başbakan'da başından beri DTP'ye güvenilemeyeceğini bildiklerini ifade etti. Bırakın desteği son birkaç aydır sergilenen tavır sanki terörün sona ermesini istemiyor gibi bir görüntü veriliyor.

Aslında ülkemize yönelik terörün sona erdirilmesi kısa zamanda mümkün olabilir. Bunun için tekrar ediyorum ABD'nin samimi olarak devreye girmesi gerekiyor. Kuzey Irak yönetimi lafa gelince terörün sona ermesi için ellerinden geleni yapacaklarını söylemelerine karşılık şimdiye kadar ciddi bir şey yapmadıkları görülüyor. Buna karşılık Irak yönetiminin de düne göre farklı bir uygulamanın içine girmediği dikkatten kaçmıyor. Denebilir ki Irak'ta oturmuş bir merkezi yönetim olmadığı için Kuzey Irak üzerinde etkili olamıyor. Kuzey Irak yönetimi ise Türkiye'nin terörle meşgul edilmesinin işine yaradığını düşünüyor olabilir. Bu bakımdan tüm bu hesapların yeniden değerlendirilmesi Irak'ta işgalci olarak bulunan ABD'nin tavrına bağlı kalıyor. ABD'nin ne yapacağı, daha doğrusu geleceğe dönük hesapları ile Türkiye'nin isteklerinin uyumlu hale gelmesi gerekiyor. ABD'nin geleceğe dönük hesaplarının başında Irak'tan çekilmesinin ardından buradaki çıkarlarının nasıl korunacağıdır. Bu korumada ABD geride kimleri ve hangi örgütleri bırakacaktır? Bu soruların cevabı netleşmediği sürece Türkiye kendi göbeğini kendisi kesmek durumunda kalacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi