Çekişmenin çıkmaz sokağı
“İslâm’ı, ahlak, erdem ve insani yücelikleri bırakacak; inandığın dünya ve ahiret saadet yolunu terk edip, Michel’in keyfince şekilleneceksin!” –Neden?– Mason öyle istiyor.
“Fransa locası emretti.” Kur’an inancı, ahlak ve erdem değerlerinde gedik açılmazsa, başkaları sırtından kolay yaşam hayatı batar. Kitap hırsızlığı ile akademik kariyer, tetikçilikle makam elde edilmez; banka içi boşaltılıp millete ödettirilmez; “cadde ortasına heykel dikme saçmalığı” ile şöhret kazanılmaz; andıç manşetiyle ünlü gazeteci olunmaz; düşman tezgahı, “Ermeni Soykırımı” gibi yalan ve iftiralarla görünür-görünmez ödül ve itibar kazanılmaz... Kolay köşe dönme imkanı için evrensel gizli örgütlere dayanmak, onun için de arzularını emir bilmek gereklidir.
Bu yol, yol değil. Loca emri, Silahtaroğlu Paşa keyfi için İslâm ortadan kalkmaz. Yeniden şekillendirip “ılımlı” yapmak? Zır cahil ve kuş beyinli olmayan, Kur’an varken böyle bir tahrifatın imkansızlığını görür. Akıl, yıkmadan önce, anlama gayretinin adıdır.
Batı zenginliğinin temelinde, sınıf ayrımı, “% 95 olsa kıymeti yok” sömürge mantığı vardır. Servet ve rahat cazibesi, “Batıcılık” örtüsü altında taklitçilik ve tetikçiliğe prim ve rant sahası oluşturmuştur. Osmanlı’da Batıcılık, Mason kılavuzluğunda İttihad ve Terakki ile zirveye ulaştı. “Manda” isteği doğdu. Bu isteklerin, gizli tarafı açık taraftan büyüktü. Görüntüde, “millet için sistem” kıyafeti giydiriliyordu. Ferdi çıkarlar, hatta bir tür Blackwater askerliği gizleniyordu. Salman Rüşdi gibi, İslâm’a saldırmaktan başka marifeti bulunmayanların, Batı tarafından “Şövalye” ilan edilerek kutsanması; Pentagon, yeni devlet haritalarıyla; Bush, işgal ve darbe desteğiyle devlet başkanlığına kadar varan makam ve imkanlar dağıtması ve bu yolda ümitler doğurması, bazı kimselerde, aşırı bir Batı aşkı ve taraftarlık gösterisi doğurmaktadır. çıkar tetikçiliği, insan şahsiyet ve haysiyetinin kezzabıdır. Bu konuda giderek öyle bir noktaya gelindi ki hepsini bastırdı. Şimdi evrensel gizli örgütlerin en eskilerinden, diğer bir ifadeyle “Ortaçağ kalıntısı” Fransa Grand Orient mason locası, Paris’te toplandı. Türkiye’deki masonlarla sağlam bir diyalog kurduklarını anlatan Fransa mason üstadı Jean-Michel Quillardet, “halkın % 80’inin yasağa karşı olmasının önem taşımadığı, kamuoyunun her zaman haklı olmadığı, halkın demokrasiye karşı olabileceği” gibi garip gerekçelerle emirler yağdırdı. Bu masonlara göre, 1.5 milyar Müslüman yanılır. Herkese insan hakkı yanlıştır. Yalnızca “… masonluğun ilk üç derecesinin yegane kudret olduğuna, bu kudretin fevkinde idari, mali, kazai veya teşrii hususlarda hiçbir otoritenin mevcut olmağına” yemin ve iman eden medyumlar, Michel’ler yanılmazlar öyle mi!..
Quillardet, “başörtüsü takmanın Kur’an’ın emri olmadığını, sonraki yıllarda İslâm adına üretildiğini” belirtip, devam ediyor: “üniversitede başörtüsünün serbest bırakılması geriye gidiş, Türk laikliğinin yeniden tanımlanması yolunda açılan tehlikeli bir gediktir.” Batı’da başörtüsü serbest olduğuna göre, Batı’nın kendini “ileri ve çağdaş” olarak takdimi mi, Michel mi insan aldatmaya çalışıyor? Yalan, peşine düşen için felakettir. Bizim için önemli olan, Akif’imizin, “kahraman orduyu seyret ki, bu tehdide güler!” dediği gibi, saldırılara karşı tebessümümüzü kaybetmeden dimdik durmaktır. Kur’an ahlak, iman, erdem ve değerlerinden bir kayba uğramamak için var gücümüzle çalışıp kendimizi ve milletimizi geliştirip güçlendirmektir. Beden hastalıkları gibi, ondan da fazla ruhumuzu ve insanlığımızı korumak, koruyacak güce sahip olmak için gayret etmektir. Bir de: Masonların Lions, Rotary ilanlarına, Michel’in talimatına uymak mecburiyetinde oldukları, başka bir seçenekleri bulunmadığı açıktır. Bu talimata bilmeden katılanları ikaz etmek ise kardeşlik vazifemizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.