Erdoğan-Obama görüşmesinin yönü
Sağlıklı bir bakış için önce, 4 paradigmamızı netleştirelim:
1) Beklentimiz Amerika ve Obama’dan değil, Hak’tan- Allah’tandır. Sorumluluğumuz, yeryüzünde kötülüğün önlenip iyiliğin hakim kılınmasını sağlayacak düzen ve barış için çalışmaktır.
2) İyiliğin hakimiyetinde en önemli imkan, Hakk’ı tutan, iman, ahlak, vicdan sahibi insanlıktır. İslam dünyası, Türkiye, bu cephenin en önemli gücüdür.
3) Bush saldırganlığıyla itibar ve güç kaybeden ABD, halen önemli maddi güçtür.
Lobileri, medya ve sermayesiyle Siyonizmin, merkez olarak konuşlandığı Amerika’yı, akıl ve vicdan dışı hedef ve taleplerle zorlaması, ABD’nin gücünü, Amerika ve insanlık için tehlike haline getirmektedir. “Bulunduğumuz ülkelerin görünmeyen yöneticileriyiz” diyen 32.000 Rotary, 42.000 Lions kulübü ve Mason localarıyla 168 ülkeyi kuşatan bu politika, İsrail’in altmış yıldır somutlaştırmasıyla sona yaklaşmaktadır. Amerika, bu Gladio’sundan kurtulabilecek midir? Şurası da muhakkak ki, örgüt gücü, gizlisi, açığı, evrenseli, hiçbir ülkenin tek gücü değildir. Çıkarını hukuk ve insanlıkta arayan halk var; iman, ahlak, akıl ve vicdan var. Fransız Masonlarının “Halkın % 80’i istese, kıymeti yok. Başörtüsü yasağında direnin” talimatı; A.N.Sezer rektörü Hilmioğlu’nun heyecanla bu çıtayı yükselterek, “% 95 oy alsalar kıymeti yok” tarzı, akıl, vicdan ve insanlıkla aklı kullanamaz hale gelmiştir. Donkişot’un saldırısıdır. Elbette akıl, vicdan, insanlık kazanacaktır. Bilgi çağında vahşet, uyuyan vicdanları da uyandırmaktan başka işe yaramaz.
4) Obama sıradan bir başkan değildir. Gelişi sıra dışıdır. Hayatı sıra dışıdır. İmkan ve imkansızlıkları sıra dışıdır. Zirvedeki siyasi gücün, imkan ve imkansızlıklar bakımından sıra dışılığı, müspet-menfi önemli değişimler işareti ve nedenidir. Türkiye’de bir süredir sıra dışı olaylar yaşanıyor. Sıra dışı siyasi şartlarda zaman, haklıdan, tedbirden ve cesaretten yana çalışır. Liderin zamanı dikkate alıp bazı aksiyonlar için beklemesi, üçlü bir bilinmezlik doğurur: 1) Zaaf mı? 2) Tedbir mi? 3) Hıyanet mi? Tahminlerin doğruluğunu, ön kabullerdeki bilgi, isabetle zamanın insanlıktan yana işleyen çarkı belirler.
Bu zemin üzerinde düşününce Barak Hüseyin Obama hakkında mevcut bilgi ve icraatla kesin bir karar imkanı yoktur. Sıradışılığı, ümidimizi devam ettirmek için önemini korumaktadır. Politika dışı mesleğine rağmen vicdanının sesini insanlığa duyurabilen Michael Moore da, “Afganistan’a yeni asker” politikasını yerden yere vurduğu Obama’ya, “Yeter artık! Beslediğimiz ümit için, Allah rızası için dur artık” dedikten sonra, “Hâlâ umudumuz var. Hâlâ annenin çocuğu olabilirsin!” diyor.
Obama-Erdoğan görüşmesinde, farklı değerlendirmelere işaret edilerek yol alınması, yararlı bir mecrada cereyan ettiğini düşündürücü önemli bir husustur.
Cemiyet hayatı zaruri. Tek insan yok. Ailede dahi her zaman tek kişinin dediği olmaz.. Siyasi iradenin temsilcisi de her dediğini en azından istediği an yapamaz.
Türkiye’de milli iradenin, darbelerle sıra dışı duruma itilmesi, milletimizi, tecrübe sahibi yapmıştır. Bu tecrübe, “Obama şartları”nı anlamakta önemli bir imkandır.
Siyasette teferruata takılmak ve aşırı kuşku, esası kaybettirir.
Hak yolda insan, maraton koşucusu gibi dayanıklıdır. Kısa hedefli vurguncular, yüz metrede biterler. Sonuç, hayattan üstün değeri olan ve ona göre hedef tayin edenlerindir.
Solmayan, pörsümeyen, insana iki cihan saadeti kazandıran, ölümsüz değerleri öğütleyen İslam, günümüzün hızla yükselen ve engellenemeyen değeridir.
Beyaz Saray’ın, “Benden değilsen düşmanımsın” diyen Bush ikliminden, Erdoğan’ı “Selamü Aleyküm” diye karşılayan bir iklime taşındığı toplantı, tüm insanlığa hayırlı olsun. Bu selam duadır ve öyle bir rahmettir ki, İslam diyarlarında dahi hasetçiler, duymaya bile dayanamıyor. Duyduklarında çarpılmışa döndükleri nadir hadiselerden değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.