Eldeki tüfek, telefondaki polisten iyi midir?
Son siyasi gelişmeler, sokak gösterileri ve siyasilerin dağa çıkma nutukları Türkiye’de ciddi tedirginliğe yol açtı ve hafif silah pazarını hareketlendirdi...
Son haftalarda silah alımlarındaki artışın sebebi “etnik ayrışım karşısında potansiyel milis tavrından ziyade” şehirlerde terör estiren, ortalığı yıkıp geçen ve belediye otobüslerinde diri diri insan yakan güruhlar karşısında evini, işyerini ve ailesini korumak kaygısından kaynaklanıyor...
Bu ülkede tüfek ve tabanca satışlarının büyük kısmı, kaçak silah piyasasında yapılıyor... Türkiye’nin coğrafi şartlarından dolayı illegal silaha ulaşmak çok zor değil...
Bu durum, Türkiye’nin artık içinden çıkılmaz hale gelmiş hafif silah ruhsat mevzuatını ve pazarını yeniden düzenlemesi gerçeğini tekrar gözler önüne seriyor...
Bugünkü ruhsat mevzuatı, dürüst vatandaşların haklarını kısıtlamaktadır...
Yıllardan beri tek ruhsat uygulamasına geçilmesi ve hafif silah pazarının baştan sona düzenlenmesi gerektiği konuşuluyor ama kimse dinlemiyor...
Türkiye’de her 100 kişiye 2,4 silâh düşüyor... Bu oran, Avrupa Birliği’nde 17, mesela en barışçı kabul edilen Finlandiya’da 36, ABD’de ise 96’dır...
İstatistikler ancak ruhsatlı silahları görebiliyor... Aslına bakarsanız Türkiye’de çok silah bulunuyor ve insanlarımız silah merakı yüzünden yasadışı yollara kayıyor...
Gerek batıda gerekse de demokrasinin kurumsallaştığı doğu ülkelerinde hafif silah pazarı, sportif karakterlidir ve oldukça serbesttir... Yüz binlerce insan bu pazarla çok yakından ilgilidir...
Yüzlerce silah ve aksesuar üreticisi, poligonlar, kulüpler, kolaylaştırılmış ruhsat işlemleri, ekonomik fiyatlar ve bu alanda yayın yapan sayısız medya organları önemli kitleleri etrafında toplamış, büyük bir pazar oluşturmuştur...
Hemen her türde silahın kolaylıkla alınabildiği ve bilinçli şekilde sportif faaliyetlerde kullanılabildiği bu ülkelerde, kültür de kendiliğinden oluşmuştur... Maç seyrederken, düğünde eğlenirken havaya ateş açılmaz... Kaçak silah edinmek için de aptal olmak gerekir...
Bu ülkelerin vatandaşları, “taşıma” veya “bulundurma” gibi ucube ruhsat uygulamaları yerine, tek bir sistem ve iyi işletilen kanunlar çerçevesinde silahlarını açık veya kapalı poligonlara götürür ve hobilerini keyifle icra ederler...
Kanunlar basit ve açıktır... İhlal edilmesinin cezası da çok ağırdır...
Türkiye’de ise mevcut mevzuat yüzünden hafif silah pazarı da pusulasını şaşırıyor... Sivil pazara yönelik sportif maksatlı silah üretimi yapması gereken firmalar da sanki cephe gerisinden istiklal harbine imalat yetiştiriyorlar...
Sözgelimi bir sivilin hiçbir zaman ihtiyaç duymayacağı yüksek kapasiteli tam otomatik tabancalar üretiliyor ve serbest satışı yapılamıyor diye bürokrasiden şikâyet ediliyor...
Küçük kalibreli yivli av tüfekleri ağırlaştırılmış ruhsat işlemlerine bağlanıyor ama taktik silah sınıfına giren, ancak silahlı kuvvetler ve polis birimlerinin envanterinde bulunması gereken son derece tehlikeli pompalı tüfekler ise çoluk çocuğun elinde dolaşıyor...
Çalışmayan bir sistem ve sportif özelliğini kaybetmekte olan bir sektör, siyasi gerilimle birlikte güvenlik sendromu yaşayan kitleleri yüksek kapasiteli silahlarla donatıyor ve şehirlere sıkıştırıyor...
Arada Türkiye’ye binlerce kaçak silah giriyor ve suçlar bunlarla işleniyor...
“Keyifli bir hobi için hafif silah edinmek” ile “güvenlik dürtüsüyle silahlanmak” arasında derin uçurumlar olduğu kuşkusuz...
Maalesef mevcut sistem bunları aynı kefeye koyuyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.