Hükümete giden finansal raporlar...
Yeni zamlar ve vergilerden 2010 yılında 10 milyar lira ek gelir bekleniyor...
Bankacılık sektörü ise 2009 sonu itibariyle 19 milyar liraya yakın dönem kârı elde ettiğini açıklıyor...
Neredeyse zamlardan beklenen paranın iki katına yakın bir kârlılıktan söz ediyoruz...
Üstelik bu yeni zam ve vergilerden etkilenecek olan reel kesim de geçen yıl yüzde 11 civarında küçülmüştü...
Dengesizliklerle dolu bu tablodan çıkartılabilecek en net sonuçlardan birisi de, hükümete giden finansal raporlarda bazı sıkıntıların olduğudur...
Bu çarpıklığın üzerinde bir an durup düşünmek gerekiyor...
Çünkü ekonomi ve paranın yönetiminde bazı şeyler ters gidiyor...
Reel sektörler büzülürken, finans sektörleri görülmemiş kârlar yazabiliyor, işin faturası ise yeni zamlar ve vergilerle sokaktaki insanlara kesiliyor....
IMF ve Dünya Bankası tarafından gelişmekte olan ülkelere yıllardan beri dayatılan bu programlar, sermaye piyasası, varlıklı kesim ve büyük şirketlerin üzerindeki vergi yükünü büyük oranlarda hafifletti...
Sisteme eklenen offshore bankacılığı gibi mekanizmalar sayesinde kanunların arkasına gizlenip muazzam miktarlarda vergi kaçırmak pekala mümkün hale geldi...
Çok kazanandan neredeyse hiç tahsil edilemeyen vergiler, ekonomideki istikrarsızlığın ve gelir adaletindeki dengesizliklerin ana sebebini oluşturuyor... Sürekli bütçe açıklarının yanı sıra ağır borçlanma gereksinimi de ortaya çıkıyor...
Bu borçların geri ödenmesinde faizler ve masraflar da sürekli artıyor ve aynı ölçüde milli gelire oranı da artıyor....
Oluşan bütçe açıkları ise geniş halk yığınlarına dayatılan zamlar ve vergiler yoluyla kapatılmaya çalışılıyor...
Aslında en sağlam hükümetler döneminde de durum pek değişmiyor...
Ekranda hep aynı film oynatılıyor....
Sudan sebeplerle toplum kamplara ayrılıyor, siyasi gerilimler tırmandırılıyor, hükümetlerin karşısında her kesimden toparlanmış keskin bir muhalefet oluşturuluyor...
Medya ortalığı kızıştırırken kredi derecelendirme mekanizmaları da riskleri abartıp katlamaya başlıyorlar...
Hızlanan para kaçışı, tıkanan reel ekonomi, artan işsizlik hükümetleri er geç çark ettiriyor...
Direnenler ise demokrasinin rafa kaldırılmasına kadar gidecek ara dönemlerle karşı karşıya geliyorlar...
Bu filmin hem üçüncü dünyaya hem de yakın tarihimize ait ezberlenmiş kareleri saymakla bitmez...
Ekonomi yönetimlerinin IMF ve Dünya Bankası programlarına tavır almadan önce önlerine konulan finansal raporların doğruluğunu tekrar tekrar kontrol etmeleri gerekiyor...
Türkiye 2010 yılına zam yağmuru ile girdi... Devamı da gelecektir.. En sonunda da IMF gelip altına imzasını atacak...
Finans sektörünün kârlılığı da devam edecek....
Bu çarpıklık, hükümete özellikle son bir yılda aktarılan finansal raporların güvenirliliği hakkında derin şüpheler oluşturuyor...
Finasal raporların sağlamlığı, vergi ve zamların sadece küçük insanlar için olmadığını gösterecek ve faizle ekonomi idare etmenin anlamsızlığını da ortaya çıkaracaktı...
Birileri para kazanırken ekonomik faturayı halk, siyasi faturayı da hükümetler ödüyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.