Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Taraf olmak adalet duygusunu yok etmemeli

Taraf olmak adalet duygusunu yok etmemeli

Herkes için siyasi, ideolojik hatta inanç açısından bir mensubiyet söz konusudur. Bunun yanlış bir tarafı da yoktur. Ancak, bir tarafa mensubiyet adalet duygusunu yok etmemelidir. Eğer herkes hak hukuk tanımadan tüm derlendirmeleri sadece mensubu bulunduğu noktaya göre yorumlayıp nalıncı keseri gibi sadece kendisine ve yandaşlarına yontarsa adalet yok olup gider. Özellikle bu noktada siyasiler, yargı mensupları, kısacası devletin belli noktalarında bulunan ve adalet ölçüleri içinde hareket etmeleri gereken kişiler sokaktaki vatandaşa göre çok daha sorumludurlar. Zaten yargı bağımsızlığının anlamı da bu noktada tarafsızlığın sağlanmasıdır. Çünkü, yargının bağımsızlığı tarafsızlığı zedeliyor, mensubiyetler devreye giriyorsa o yargının bağımsız olması ile olmaması arasında fark kalmaz.

Elbette yargı görevini yaparken tüm kesimlere düşen sonucu beklemektedir. Böyle olmazda bir takım siyasiler daha işin başında fanatik takım taraftarları gibi ortaya çıkar kendilerine göre yargının işleyişini belirlemeye çalışırlarsa o zaman işin içinden çıkmak mümkün olmaz. Hemen belirteyim ki adalete sadece demokrasilerde değil, insanın var olduğu, devlet adı verilen bir yapılanmanın oluştuğu her yerde ve zamanda ihtiyaç vardır. Bunun için adalet mülkün temelidir.

Bu genel değerlendirmenin ardından bazı siyasilerin yargıyı etkileme, kendi anlayışlarına göre yönlendirme çabalarına temas etmek istiyorum.

Ergenekon soruşturması ile yıllardan beri bu ülkede bilinen ve hep kulaktan kulağa fısıldanan bazı oluşumlar ve darbe teşebbüslerinin üzerine gidilmesini, darbeci anlayışın sona ermesine yönelik bir gelişme olarak görüyorum.

Ancak, böyle görüyor olmam yargıyı yönlendirme yönünde çaba harcamam anlamına gelmez. Bu noktada herkesin sonucu sabırla beklemesi ve çıkan sonuca da saygı duyması gerekir. Eğer herkes bir yana çekerse savcı ve hakimlerin işi çok zorlaşır. Diyebiliriz ki yargıya intikal etmiş olayları abartmak da küçültmeye çalışmak hatta hadiseyi karikatürize ederek espri konusu haline getirmek de anlayışıma göre saygısızlık demeye gönlüm razı olmadığı için yargıya haksızlık olur.

Bir dava konusu olaya herkes farklı pencerelerden bakabilir. Ancak, hiç kimsenin yargıya müdahale anlamına gelebilecek söz ve davranışlarda bulunması düşünülemez. Bunu mevcut hukuk sitemimiz de doğru bulmaz..

Ergenekon üzerine bazı çevrelerin neler dediklerine, soruşturmanın biran sonuçlandırılmasını isteyenlere, hatta iktidarın bazı kurumları susturma hareketi gibi nitelendirmelere temas edecek değilim. Herkes kendisini ve konumunu çok iyi biliyor. Sanki bu memlekette zanlıları savunacak avukat kalmamış gibi kendilerini Ergenekon avukatı ilan eden siyasilerin tavrının tutarsızlığı üzerinde de durmak istemiyorum.

Bülent Arınç'a suikast girişimi olarak gündeme gelen ve bunu takiben Kozmik Oda'da aramaya dönüşen gelişmeler karşısında ortada daha hiçbir sonuç yokken CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, Ergenekon soruşturmasında olduğu gibi olayı, "Kozmik odadan kozmik patates çıktı" diyerek sulandırma gayreti karşısında uğradığım şaşkınlığı ifadede zorlanıyorum. Savcı ve hakimin aramalarından hiçbir sonuç çıkmayabilir. Ancak, bu aramaların bir takım çevreleri rahatsız ettiği de ortada. Önce içinde bir toz bulunan zarf ABD'den gönderildi. Bir paniğe yol açtı ama içinden tebeşir tozu çıktığı açıklandı. Böylece mesele unutulmaya terk edildi. Ardından bu defada Ankara'nın gündemine bomba gibi düşen bir başka olay gerçekleşti. Kozmik odada arama yapan hakim ve savcıya içlerinde 8'er adet mermi bulunan zarflar kargo ile gönderildi. Yapılan incelemede zarf ve mermilerin üzerinde herhangi bir parmak izine rastlanamadığı açıklandı. Kargoya veren isim de, zarfın üzerindeki gönderenin adresi de sahte çıktı. Kısacası inceden inceye düşünülmüş bir tehdit sergilendi.

Sorumlular bulunur ya da bulunmaz ancak ortada çok vahim bir olay vardır. Bu tepki Ergenekon soruşturması ile başlayan ve suikast girişiminin ardından sürdürülen soruşturma ve araştırmadan birilerinin rahatsız olduğu görülüyor. Bu noktada bir siyasi parti liderinin olayı mizah konusu yapmaya kalkışmasını anlamak mümkün olabilir mi? Gerçi "Kozmik odadan kozmik patates çıktı" diyen CHP Genel Başkanı Baykal'a gereken cevabı Bülent Arınç, "Baykal şimdi çıksın hakim ve savcıya gönderilen 8'er merminin yılbaşı hediyesi çikolata olduğunu söylesin" sözleri ile veriyor ama sanıyorum ülkemizin esas sorununa bir çözüm getirmeye yetmeyecektir.

Adaleti siyasi yaklaşımları uğruna askıya almakta beis görmeyen siyasiler olduğu sürece demokrasinin yerleşmesi yönünde atılan adımlardan istenen sonucun alınması zorlaşacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi