Anayasa-kurucu meclis-Türkiye milletvekili
Türkiye dar bir geçitten geçiyor.
Denizden karadan kaynayan silah ve cinayetlere izah bulmak mecburiyetinin yolu, Ergenekon davasıyla vahşet senaryolarına çıktı. Geçen asırda Samuel Huntington, İslâm’a dönük düşmanlık niteliğindeki, “Medeniyetler Çatışması” kitabında Türkiye merkezde. Bu, fikir mi, arzu mu, bir kadronun eylem planı mı idi? Batı’da mı planlanıyordu? Herkesin görebildiği açık bir ayrım mı doğrulmuştu? Zorluklar aşılamazsa felaket, gayretle aşılınca ferahlıktır.
CHP avukatlığından destek alan, 2. Cumhuriyet ve 12 Eylül darbeleriyle gelen anayasalar, bu dar geçidin oluşmasında bir neden, aşılmasında engel teşkil etti. Yeni bir anayasa gereği: A) Açık bir gerçektir. B) Zarurettir. C) Acil ihtiyaçtır.
Dar geçitler, aynı zamanda atılım imkanıdır. Memleket meseleleriyle ilgi, normal zamanlarla kıyaslanamaz derecede vatan borcudur. İhmalin faturası ağırdır. Doğru bilgiye ulaşmak ve gereğini yapmak gerekir. “Ben biliyorum” demek ve TV yetmez. Samimiyetine inanılan haber gazetesi ve istişare temel şarttır.
Yeni anayasanın, bir an önce milletin önüne gelmesi için fikren ve fiilen gayret göstermek Hükümet ve TBMM’nin vatan borcudur. “Bir an önce” gayreti, sabırsızlığa da düşürmemelidir.
ANAYASA İÇİN KURUCU MECLİS:
Gereksizdir. Yanlıştır. Zararlıdır. Millet, kurumlar yığınından farklı şeydir. Kurum çıkarları, millet vicdanı değildir. Devleti, millet kurar.
Türkiye yeni kurulan bir devlet değildir.
Millet meclisinden mahrum bir darbe de yoktur. Milletin seçtiği TBMM vardır. Akıl, kanun, nizam ve teamülde TBMM’nin yapmasını gerektirir.
Anayasa, siyasi belgedir. Siyaset meslektir. Birey, insan ömrüne göre, devlet adamı, millet ömrüyle düşünür. Siyasette istikbal, günden ağırlıklıdır. “Popülistlik” ithamı, “halkı dikkate almayın” demek değil; “yarını dikkate alın” demektir.
Kurucu meclis seçimleri, halktan uzak, dikkatsiz ve sözde seçimlerdir.
Darbeci, anayasayı kendi kurduğu kurucu meclise müzakere ettirir, emanet etmez, edemez, emreder. Nitekim, Kenan Evren, “O maddeyi öyle istedik; bu maddeyi böyle istedik” deyip durmuştur. TBMM, millet adına düşünen siyasi vicdandır. Hatalar, istikbal tahmini yanılgılarından, ikincisi bakış açıları farklılığındandır.
Kurucu meclis konusunda iki anekdot:
1960 darbesinde Osmaniye Özel Lisesi müdürü ve Öğretmenler Derneği Başkanı idim. Kurucu Meclis için öğretmenlere kontenjan ayrılmıştı. Osmaniye ve Adana kongrelerinde seçildim. Ankara’da MEB Müsteşarı Nuri Kodamanoğlu adaydı. Ben onu desteklemeye karar verdim. Önce gelmiştim, 2-3 gün çalıştık.
Toplantı, TEV Koleji salonunda. İzdiham, gürültü. Delegeden çok CHP’li var. Prof. Turhan Feyzioğlu alkışlarla sahnede konuşuyor. Ümitsiz bir vak’a. Adayım Nuri beyle oturuyorum. “Aday teklifi” istenecek diye bekliyoruz. Feyzioğlu, konuşmasını bitirdi. “Bir liste geldi. Başka teklif yok. Okuyup oylayacağım” gürültü hepten ayyuka çıktı. Alkışlar seçimin bittiğini anlatıyordu.
İKİNCİ ANEKDOT:
1960 darbe sonrası ilk parlamenterler toplantısı, Anadolu Kulübü’nde yapıldı. Tabii senatör ve eski kurucu meclis üyeleri de vardı. Söz alan Kocaeli eski DP Milletvekili, Milli Birlik Komitesi ve Kurucu Meclis üyelerinin, “milletvekili ve senatör” sayılamayacağına dair ateşli bir konuşma yaptı ve salonu terk etti.
Anayasa, milletten kaynaklanmalı, millete dayanmalıdır. Bütün kurum ve fert katkılarıyla milletin vekilleri tarafından hazırlanıp millete sunulmalıdır.
Diğer önemli bir mesele, “Temsilde adalet, yönetimde istikrar” konusudur. Çözüm olarak, “100 Türkiye milletvekilliği” diyen var. Küçük devletler için olabilir. Türkiye için ciddi yanlış. Tabii çözüm var. Cuma’ya.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.