Ne tatlı hayattı değil mi?
Özgürlüklerinizi savunma konusunda şüphe içindeyseniz, dayatmalara ses çıkartamazsınız...
Susmanın bedeli ağırdır, saymakla bitmez...
Mesela ekonomiye parazit bulaşabilir...
Cepler hortumlanır...
Memleket sömürülür...
Demokrasiyi koruyan şeyin, sabahın altısında sokakta dolaşan tank değil de ekmek kamyoneti olduğunu anladığımızda elli koca seneyi kaybetmiştik...
Birkaç neslin gençliği, bu gürültüler içinde ufalanıp gitti...
Yakında statüko hakkındaki tüm merakımızı yitirdiğimizde, memleketin geleceğini konuşmaya başlayacağız...
Bunlardan birisi de, bu zengin ülkede hayatımızı fakirleştiren sebep olacak...
Şimdilik siyasi sorunlar karmakarışık, ekonomik olanlarsa anlaşılamaz gibi duruyor...
Çünkü aynı yerden defalarca geçtik ve hep başladığımız noktaya döndük...
Ve milleti kuşatan köhnemiş duvar aniden çöktü...
Değişim başladı...
Demektir ki manzara gittikçe berraklaşacak...
Ekonomiyi hortumlayan baronlar, darbelerden oluşan müşterek savunma kalkanlarını kaybettiler...
Onları, kışkırtıcı medya kuvvetleri de kurtaramayacak...
Kirli servetlerin, ülkenin talan edilmesinin, hortumların ve tezgâhların hesabı yakında ortaya saçılacak...
Şu haliyle ekonomi, küçükler için berbat, büyükler için tadından yenilmez bir haldedir...
Çünkü milletin ve devletin kanını emen bankacılık sistemi onlara çalışıyor...
Vergi sistemi onlara dokunamıyor...
İşletilmeyen hukukun etkisizlik alanlarında istedikleri gibi at koşturuyorlar...
Dingonun ahırına dönmüş mali piyasalarda keriz silkeliyorlar...
Bu ülkede faiz ve rant karşısında üretimi anlamsız hale getirenler de onlar...
Kefen parası diye yüz milyarlarca doları dışarıya kaçıran da herhalde biz değiliz...
Büyüklere uzun yıllar dokunamayan devlet, küçüklerin işine, ticaretine, şirketine ve her şeyine ortak haldedir...
Bunların bağımsız krallıkları varken sokaklarda on üç milyon insan işsizdir...
Kendilerini memleketin efendisi sayan kudretli patronlar, daha düne kadar nakitte şu kadar milyar dolarım var diye ortalıkta dolaşıyordu...
O servetin meşruiyetini sorgulayacak kimse yoktu...
Halkın da ağzı kapatılmıştı...
Medyaları onlara methiyeler düzüyor ve TBMM’ye kafa tutuyordu...
Onların şerefine yapılan darbeler bin yıl daha sürecek deniliyordu...
Şimdi o patronlar, esip gürleyen o erkekler acaba neredeler?
Yaklaşan fırtınayı sezdiler ve kuytulara sindiler...
Bu bir başlangıçtır...
Gizli hesaplar da mecburen açılacaktır...
Herkes kaybederken onlar milyarlarca doları hangi yolla kazandıklarını artık bu millete anlatmak zorundalar...
Türkiye artık doğru yola girmiştir...
Ve onlar için zaman daralmaya başlamıştır...
Ekonomiye bağlamış oldukları kaçak hatlar kesilecek ve faturalar toptan yazılacaktır...
Sadece üç hamlelik şah mat oyunudur geriye kalan...
Eğer bir banka Türkiye’deki toplam mevduatın yüzde onundan fazlasını toplayamazsa...
Eğer doğrudan ve dolaylı vergilerdeki 30-70 oranı tam tersine çevrilebilse...
Ve eğer mali hukuk, gayrimeşru servetleri ve piyasaları ucundan denetleyebilse...
Palandöken dağındaki bakkalın bile cirosu kendiliğinden iki katına çıkacaktır...
Bunun Türkçesi de ekonomide iyileşme demektir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.