Komplodan sonra şeytan ittifakı!..
Baykal'ın "komplo" iddiaları şimdilerde "ihanet ve şeytan ittifakına" dönüştü. Medyaya yansıyan haberlere göre Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığa adaylığı ve arkasından Genel Sekreter Önder Sav'ın desteğini, bununla da kalmayarak "Baykal ile yollarımız ayrıldı. Geri dönse bile Kemal Bey'i desteklerim" şeklindeki açıklamasına en sert tepki Yılmaz Ateş'ten geldi. Ateş'in Kılıçdaroğlu'nun adaylığını ilan etmesinin ardından, "Partinin üzerinden Baykal'ın gölgesi kalkınca Sav operasyon yaptı. Kemal Bey'i kullandı. Bu iç tuzak, ihanet tutmaz" sözleri önümüzdeki günlerin tartışmalarının merkezini oluşturacağa benziyor. Bu arada bazı gazetelerde Baykal'a atfen verilen "Buna ihanet ve şeytan ittifakı denir" sözleri de sanıyorum CHP'de bundan sonra kıran kırana bir mücadelenin devam edeceğinin işaretleridir. CHP içindeki mücadele elbette öncelikli olarak bu parti mensuplarını ilgilendirir. Ancak, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını ve Önder Sav'ın desteğini açıklaması öyle anlaşılıyor ki Baykal ve yakın çevresine sürpriz olmuş. Böyle bir gelişmeyi beklemedikleri anlaşılıyor. Eğer tüm bu gelişmeler önceden planlanmış bir senaryonun sahneye konulması değilse Deniz Baykal'a bir düzeltme görevi düşmez mi? Hatırlanacağı gibi Baykal genel başkanlıktan istifasını açıklarken bir komplo ile karşı karşıya olduğunu, iktidarın desteği olmasaydı söz konusu kasetin servise konulmayacağını ileri sürmüştü. Yani iktidarı kendisine komplo kurmakla suçlamıştı.
O açıklamanın ardından bu köşede yayınlanan bir yazımda Baykal'ın komplocuları yakın çevresinde aramasının daha doğru olacağını belirtmiştim. Bunları yazarken CHP içindeki son gelişmeleri önceden biliyor değildim. Kılıçdaroğlu'nun adaylığını ilan etmesinin ardından Önder Sav'ın desteğini açıklamasının eğer doğru ise Baykal'ın "Buna ihanet ve şeytan ittifakı denir" sözleri çok ağır bir nitelendirmedir. Böylesine ağır nitelendirme için bizim bilmediğimiz ama Baykal'ın bildiği önemli hususlar olması gerekir. Bu arada Önder Sav'ın bir gazeteye yaptığı, "53 yıllık arkadaşım, sırdaşım, siyaseten ayrıldık ama dostum kalmaya devam edecek" sözleri insanı düşündürüyor. Söz gelimi bundan sonra Baykal ile Sav nasıl olacak da dost olarak kalacak, kalınabilir mi? Özellikle de Baykal'ın yukarıya aldığım sözlerinden sonra nasıl olacak bu dostluk..
Hemen belirtelim ki bizim Kılıçdarolu'nun CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını açıklamasına yönelik bir eleştirimiz söz konusu değildir. Her partinin genel kurulunda çeşitli adaylar çıkabilir. Özellikle de genel başkanının istifasının ardından kurultaya giden CHP için bu çok daha olağandır. Böyle olmasına rağmen karşılıklı ithamların dozunun böylesine ağırlaşmış olması insanın aklına farklı düşünceler getiriyor. Söz gelimi bugünkü gelişmeler Baykal'la ilgili kasetin medyaya sızdırılması ile başlamıştı. Eğer böyle ise Baykal'ın iktidarı kendisine kurulan komplonun içinde olmakla suçlamasının doğru olmadığı ilk anda hedef saptırmak adına yapılmış bir açıklama olarak nitelendirilebilir. Böyle değilse Baykal'ın gerçek komplocuları yeni tartışmaları, kendisine yönelik yeni eleştirileri gündeme getirmeyecekse kamuoyuna açıklaması gerekiyor.
Bu noktada bir kanaatimi belirtmek istiyorum. Kılıçdaroğlu'nun adaylığını açıklaması birkaç saatlik görüşmelerin sonunda yakalanmış desteğin sonucu değildir.
Çok öncelere giden hazırlıkların bir sonucudur. Baykal ve çevresinin bunu görememiş olması mümkün değildir. Görmüş olmalarına karşılık engellemeye güçlerinin yetmediğini gösteren bir gelişmedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.