Çakma Gandi ve Mohandas Gandi…
Kurultay konuşmasında Kılıçdaroğlu, Başbakanı ekonomiyi ve piyasayı bilmemekle itham etti…
“Acaba, kendisi biliyor mu” sorusu bu iddia kadar anlamsızdır…
Nedir ekonomi bilmenin ölçüsü?
Ekonomist olmak mı?
Yoksa piyasa adamı olmak mı?
Obama, Sarkozy, Medvedev ve Merkel de ekonomist değiller…
Siyasilerin iktisat üzerinde kariyer yapması, yönettikleri ülkelerde ekonomilerin varlığı için bir şart değildir elbette...
Galiba Halkçı Kemal Bey, “Başbakanın ekonomiye bakış açısını” kastetmeye çalıştı…
İktidarın ekonomiye bakış açısı elbette ki eleştiriye açıktır…
Kendi bakış açısı da öyle…
Maliye ve iktisat kökenli olan Kılıçdaroğlu, şu ana dek eski CHP yönetiminin toplamından daha etkili bir muhalefet yaptı…
Üst bürokrasi geleneğinden geliyor…
Ekonomide “yeni ufuklar aç ve yönet” yerine “denetle ve yakala” ekseninde bir bakış açısına sahip…
Yaptığı bol vaatli konuşmada satır aralarından çıkanlar bunlar…
Fakat siyasi tecrübesi itibariyle, kurultay konuşmasının İstanbul sermayesi üzerinde Zekeriya Temizel etkisi yapacağını bilmemesi de mümkün değil…
Kaldı ki ana muhalefet partisi CHP’nin büyük hisse sahibi olduğu ve Türk bankacılık sektörünün lokomotifi olan İş Bankası Yönetim Kurulunda görev yapmışlığı da vardır…
Rotayı buna göre ayarlayacaktır…
Yani bankalara ve sermayeye karşı derin sosyal politikalar izleyemez…
Yapacağı muhalefetin ekonomi odaklı olacağını da biliyoruz…
Bundan sermayeyi, bankaları ve mali sektörü çıkardığımıza göre…
Geriye siyasi malzeme olarak bir tek “kayıt dışı ekonomi” kalıyor…
Bu konuda Kılıçdaroğlu’nun hakkını yememek lazım…
Teferruatlı çalışmaları, raporları, kitapları ve konu üzerinde uzmanlığı var…
Türkiye’nin baş belası kayıt dışı ekonomiyi rakamlara döküp bunu hükümetin uzun iktidarı ile ilişkilendireceği anlaşılıyor…
Kayıt dışının sosyal hayat üzerindeki etkilerini hesaplayıp hükümete fatura çıkartacaktır…
Dış siyasette fevkalade işler yapan hükümetin, ekonomi ve maliye yönetiminde bir Davutoğlu kalitesinden bahsetmek pek mümkün olmadı…
Kılıçdaroğlu’nun sur duvarlarına bindireceği “koçbaşları” bu noktalarda yoğunlaşacaktır...
Kayıt dışı ekonominin etkileri genelde dört ana başlıkta incelenir…
Borçlar ve düşen milli gelir, yüksek ve çok kalemli vergiler, artan işsizlik ve büyüyen yasadışı gelirler yani suç ekonomisi…
Kayıt dışı ekonominin daraltılması her yönetimin öncelikli politikasıdır…
Hükümet de bu noktada 2008-2010 eylem planını gündeme getirecek…
AK Parti ve CHP arasında şiddetlenecek muhalefetle birlikte karşılıklı dosyalar da havada uçuşacak…
Türkiye’de yakın zamana kadar muhalefet boşluğundan olsa gerek siyasi gündem kısır tartışmalar etrafında dönüp durdu…
Bu yüzden AK Parti iktidarında kayıt dışı ekonomi ile alakalı yürütülen çalışmalarda çok önemli bir nokta gözden kaçtı…
Ergenekon yapılanmasının su üzerinde görünen kısmı, üst düzey bürokrasinin yasadışı bağlantıları idi…
Buzdağının görünmeyen derinliği ise bu yapılanmanın Türkiye ekonomisindeki hacmini ifade ediyordu…
Diğer bir ifade ile AK Parti devraldığı enkaz ekonomisini, 2010 ekonomisi ile mukayese ederken Ergenekon yapılanmasının farkını ve ekonomi üzerindeki etkilerini de gündeme getirecektir…
Getirmelidir…
Bu bakımdan etkili bir muhalefet, iktidar partisi açısından da iyidir…
Ekonominin Türkiye gündemine oturması, ülke açısından fayda sağlayacaktır…
Kim hangi tarafı temsil ediyor sorusunun cevabı da halk nazarında iyice berraklaşacaktır…
Statüko ile tenhalarda el ele dolaşanlar, referandumda milletin cevabını alacaklardır…
Mohandas Gandi’ye gelince…
O statükoyu yıkmıştı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.