Cüneyt Arvasi

Cüneyt Arvasi

Poz vermeden olmaz…

Poz vermeden olmaz…

2010 Türkiye’sinde hâlâ 27 Mayıs’ı sahiplenenler var…
Düşünmeden edemiyor insan…
Cunta darbelerini savunan bir beyin ile sakatatçı tezgahındaki koyun beyni arasında fark var mıdır diye…
Ikınıp zorla eksantrik laflar çıkarıyorlar…
Cunta darbesi değil de ihtilalmiş…
Öyle mi?
Dönemin, kendisine özel şartları varmış…
Başka?
Bir yığın laf kalabalığı, cerbeze, ipe sapa gelmez iddialar…
Geçiniz bunları…
Neticede ortada siyasi cinayetler vardır…
Politikayı, cuntayı, darbeyi, hükümeti, partiyi şunu bunu bir kenara bırakın…
4,5 saat sonra öldürülecek masum bir insanı “istirham ediyorum, utanıyorum" sözlerine rağmen zorla prostat muayenesine mecbur etmek, giderayak şerefi ve haysiyeti ile sonuna kadar oynamaya kalkışmak en aşağılık olmaklığın tezahürü değil de nedir?
Başka bir izahı yoktur…
Hukukun binlerce kez ırzına geçen 287 perdelik Yassıada intikam tiyatrosu henüz devam ederken, 30 mil uzaklıktaki İmralı’da mahkumlara zeytin çukurları diye mezarlar kazdırılıyordu...
Bedeni psikolojik ve fiziksel işkencelerle tüketilen, zehirlenen, tokatlanan, dövülen ve cezaevi müdürünün ifadesine göre göğsünde sigara dahi söndürülen bir insan vardı…
O, Türkiye’nin seçilmiş başbakanıydı…
Menderes ve arkadaşlarının zorla figüran yapıldığı, poz verdirildiği o filmler ve ses kayıtları insanın içini acıtıyor…
Bu ülkede en aşağılık suçları işleyenler bile böylesine bir muameleye maruz kalmadılar…
“Sizi buraya tıkan kuvvet” cümlesi ile sloganlaşan rezilliklerin diğer bir dekor malzemesi, cuntanın postalını yalamak için sıraya giren ordinaryüs profesörler, hukukçular, iş adamları, bürokratlar ve gazeteciler değil miydi?
Yıllar geçti, onların birçoğu toprak oldu…
Geriye temelleri o cunta darbesinde atılmış antidemokratik kurumlar kaldı…
Millet ve devlet arasına çekilmiş duvarlar ve statüko kaldı…
O darbeyle türeyen ve haksız rekabetle holdingleşen, memleketin kanını emen şirketler kaldı...
Bitmek tükenmek bilmez darbeleri, on binlerce vatandaşın öldürüldüğü iç çatışmaları, çeteleri, idamları, faili meçhulleri, etnik ve inanç kamplaşmalarını ve ekonomi krizlerini üreten elli yıllık yönetim kalitesi kaldı…
Yaklaşan referandum, seçtiği vekillerin cuntacılar tarafından harcanmasına ses çıkarmayan ve sınıfta kalan bu millet için bir nevi kurtarma sınavıdır…
Ve o çelişki 60 yıl sonra yeniden gündeme gelmiştir…
Yeter! Söz milletindir…
Hayır! İttihatçı statükonundur…
Bu belli olacaktır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cüneyt Arvasi Arşivi