Havra, Kilise, Cemevi aşkı, Cami ve başörtüsünün önüne geçince... Bu sat

Havra, Kilise, Cemevi aşkı, Cami ve başörtüsünün önüne geçince... Bu sat

İşte Türk siyasetinin en köklü partisi iddiasıyla iktidara gelmeye çalışan CHP'nin başındaki adamın bu ülkenin en büyük sorunlarından birisi olan başörtüsü sorununa yönelik düşünceleri.

"Halkçı" olarak yutturulmaya çalışılan, ama balunu yine onu şişirenler tarafından patlatılan Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında başörtüsü sorununu nasıl çözeceğini çok net ve açık bir biçimde (?) dile getirdi...

Bence bu sözlerin günlerce gündemde tutulması gerekiyor. Herkes, yutmadan önce iyice bir tadına baksın...

İşte sorular ve "Kılıçdaroğlu'nun halkçılığı bu kadar olur" dedirten çevaplar... 

-Siz siyasetin elini çekmesini istiyorsunuz...
Siyaset bu konudan elini çeksin. Evet bunu ısrarla söylüyorum.

Siyasetçi zaten belli olayları gündeme taşıdığı zaman o zaten tartışılıyor da, bunun ceremesini gerçekten vatandaş çekiyor. Bu sadece türban olayında değil ki, başka olaylarda da karşımıza çıkıyor. Biribirleriyle çekişiyor siyasetçiler, sonra da çözülmesi gereken olaylar birden çözümsüzlüğe itildi. Söylemek istediğimiz oydu. Yani, biz siyasetçi bu işten elini çeksin, bu iş bir yasa ile falan da düzelecek bir iş değil.
Siyaset elini çekti, Anayasa Mahkemesi karar verdi, kimse konuşmuyor. Türbanla ilgili konu da...

-Siyaset elini çekmezse bu insanlar ilelebet mağdur mu olacak?
Hayır efendim...
Ben samimi olarak söylüyorum, ben şunu da söylüyorum, pek çok yerde böyle bir sorun yok. Demek ki bu oyal siyaset kaşımadığı zaman kendiliğinden çözülecek.

-Ama sorun devam ediyor... Gidin üniversite kapılarına görün...
Bakın bu ülkeye fes geldiği zaman hatırlarsınız, çoğunuz tarihten okumuşsunuzdur, insanlar asıldı, insanlar kesildi, hayır biz bunu takmayız dendi, gavur icadıdır dendi. Şimdi fes takan mı var?

-Siyaset bunu serbest bıraksa ne olur?
Bakın biz bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Hukuk devletinden çıkmış kararlar var. Bir devleti devlet yapan o kararlardır. Ben parlamentoya nasıl giriyorum, genel kurul salonuna kot pantolonla giremem. Neden? Meclis iç tüzüğü böyle. O tüzüğe herkes uyuyor mu, uyuyor. Kravatsız giremem. Bu kuralları kim koyuyor, siyasi otorite koyuyor. Yani devlet koyuyor bu kuralları. Bu kurallara herkes uymak zorunda. Ha istiyorsa iktidardaki parti, ben bu kuralları değiştireceğim, buyursun değiştirsin. 

-Siz iktidara geldiğinizde ne yapacaksınız?
Bakın eğer çıkmış Anayasa Mahkemesi kararları varsa, çıkmış Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları varsa, biz bu kararları görmemezlikten gelemeyiz.

-Bu kararları değiştiremez misiniz?
Nasıl değiştireceksiniz? Bakın, bir toplumsal uzlaşma süreci içinde bunların tamamı çözülür. Bir toplumsal uzlaşma sürecinde. Ben bu uzlaşma sürecine yaklaştığımıza inanmıyorum. Neden, bakın siyaset kaşımadığı için bir karşı tepki de oluşmuyor. İş kendi doğal mecrasında yürümeye başladı. 

-Bu gözlemi yapıyorsunuz.
Yapıyorum. Bu doğal mecrayı çok fazla, illa şunu yapacaksın ya da şunu yapacaksın dememek lazım.

-Görmemek lazım mı diyorsunuz?
Efendim belki bir süre sonra türban takan kardeşlerimiz türbanlarını çıkartacaktır. İlla ömür boyu takacaksın diye bir kural mı var? Ben biliyorum, bazı evlerde kızlardan birisi takarken diğeri takmıyordu. Belki takmayaycaklar.

-Bir kişi olsa bile, eğer bu onun hakkıysa bu sorunu çözeceksiniz?
Niye türban takıyorsun diye bir şikayet oldu mu bugüne kadar?

-Hayır niye böyle okula gidiyorsun diye şikayet var...
Şimdi bakın devletin kuralları var dedim ben size.

-Milletin de inançları var...
Allah aşkına ilk okula giderken nasıl gidiyoruz, orta okula giderken nasıl gidiyoruz, meclise giderken nasıl gidiyoruz, subaylar nasıl giyiniyor, hakim cübbeyi takıyor, avukatlar cübbeyi takıyor.

-Ama üniversite diyoruz. Dünyanın hiç bir üniversitesinde böyle bir kural yok.
Ama ben size ne söyledim, bu olayı kendi doğal mecrasına bırakın, çözülecektir bu olay. Ama siz diyorsunuz ki illa çık şunu söyle. Ben gelince üniversitelerde şunu yapacağım. E peki ben o zaman anayasaya aykırı bir uygulama yapmış olmuyor muyum?

-Anayasayı siz yapıyorsunuz zaten...
Peki siz anayasa mahkemesinin hangi gerekçe ile iptal ettiğini biliyor musunuz? 2. maddesine aykırı diye. Söyler misiniz Allah aşkına, siz bize zorla hukuksuz bir tavır içine girin diyorsunuz. Biz diyoruz ki, hukuksuz bir tavır içine girmeyelim, bırakalım bu iş kendi doğal mecrasında çözülsün. Siz bana diyorsunuz ki, yasa dışı bir şey var, bunu görmemezlikten mi gelelim diyorsunuz. Bu tartışmalar olayı çözümsüzlüğe iter. Biz çözümden yanayız. Bu tür tartışmaları yaptığınız zaman farklı bir yere çekmiş olursunuz.

-Herkesin etnik kimliğinin ve inancının başımın üsütünde yeri var diyorsunuz, böyleyse eğer, iktidara geldiğinizde bunu yerine getirmeniz gerekiyor...
Eevet. Bana bir kişi çıksın desin ki, ben inancımın gereğini yerine getireceğim, Havra'ya mı, Kilise'ye mi, Cami'ye mi, Cemevi'ne mi, gideceğim birisi bana engel oluyor. Gelsin desin bana.

-Biz başörtüsünden söz ediyoruz.
Bakın iki şey farklı, iki şeyi karıştırmayalım bir birine. İnançları yerine getirmek farklı bir şeydir, inanç ibadet farklı bir şeydir. Şimdi türban takmak inanç gereği takabilirsin, ona da saygı gösteriyorum. Ben de diyorum ki, bunları buralarda tartışmayalım, bırakalım doğal mecrası içerisinde çözülür zaten, çözülmek zorundadır.

-Bu konuda diyorsunuz ki, uzlaşma, ama uzlaşmanın en ters ayağı CHP. CHP'nin türbanın önünü açın demesi kendi tabanını bile mutlu eder...
Bu konuda siyasetçi çıkınca işin içinden, kendiliğinden çözülecektir. CHP iktidarında biz bu işi çözeceğiz arkadaş diyoruz. Niye bize inanmıyorsunuz? Size bunu samimi olarak söylüyorum.

***

BEM BİR-SEN VE SULTAN KARA'YA TEŞEKKÜR
Haftasonu Babalar Günü dolayısıyla Bem Bir-Sen tarafından gerçekten güzel bir organizasyon gerçekleştirildi. Basın camiasından uzun zamandır görüşemediğimiz dostlarla, arkadaşlarla, büyüklerimizle piknikte bir araya gelme fırsatı bulduk. Bir araya getirmek, birleştirmek, kaynaştırmak gibi kavramların çok önem kazandığı günlerde böyle bir organisazsyonla bizleri sevindiren, gündem stresinden uzak tutmayı başaran sendikamıza ve organizasyonda büyük emeği geçen Sultan Tekin Kara'ya sonsuz teşekkür ediyorum. 

İyi haftalar efendim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi