Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Gidişat iç açıcı değil

Gidişat iç açıcı değil

Bugün mezar taşlarıyla övünmek geldi içimden. Faydalı olacağını umuyorum. Sıkılmadan, yazdıklarımı okursanız, okuyanlarıma teşekkür ederim: Millet olarak, bizim kadir kıymet bilen bir ecdadımız vardı. Onlar, güzel hasletlerini İslam'dan almışlardı. Edebi, hayayı, namus ve şerefi korumayı iman ettikleri dinlerinin gereğini, kültürleri olarak yaşıyorlardı. İslam'ın istediği güzellikler onların hasletiydi. İnsan olmanın, ancak İslam'la mümkün olacağına inanırlardı. İnandıkları gibi de yaşarlardı.

İster misiniz, onlardan birkaç örnek vereyim.

Çok değil, bundan 70-80 yıl öncesine kadar, millet olarak bizim ecdadımızın yaşantısında:

• Büyüğün ve küçüğün yanında ayak ayak üstüne atmak kabalık ve çok ayıptı.

• Başkalarının yanında ellerini pantolonunun cebine koymak ayıptı.

• İç çamaşırları herkesin görmeyeceği yerlerde kurutulurdu. Hiçbir kadın çamaşırını teşhir etmezdi.

• İkindi namazından sonra, kalabalığı çok olan yerlerde, Müslüman hanımlar dolaşmazlardı.

• Hiçbir Müslüman kadın, kendini ve vücudunun organlarını elaleme teşhir etmezdi.

• Gayr-i müslim (müslüman olmayan) hanımlar da 19'uncu asrın sonuna kadar tesettürlü gezerlerdi.

• Ecdadımızın kültürü, bir gevezelik kültürü değil bir hikmet kültürüydü. Bunun için, büyüklerin huzurunda müsade alınmadan konuşulmazdı.

• Memalik-i Osmaniye'de (Osmanlı ülkesinde) mahkemelerin işleri çok azdı. Topluma adalet hakimdi. Adaletsizlikleri düzeltmek için mahkemelere nadiren ve istisnai olarak başvurulurdu.

• Ülkedeki gayr-i müslimlerle müslümanlar arasında iyi komşuluk ve güven havası mevcuttu.

• Ekmeğe nan-ı aziz (aziz ekmek) denilirdi. Ekmeğe yapılan saygısızlık günah ve terbiyesizlik sayılırdı.

• Yaşca küçük olan kimse, bir büyüğün ziyaretine gittiği zaman kendisine bir yer gösterilmeden oturmazdı. Yer gösterilmeden bir yere oturmak çok ayıptı.

• Tevazu (alçak gönüllülük) geçer akçe idi.

• Bir kimseye hanımını, kızını sormak, "nasıllar, iyi midirler?" gibi sorular yöneltmek çok ayıptı. Hiçbir Müslüman böyle bir terbiyesizliği yapmazdı.

• Hiçbir Müslüman yediği yemeği, banyo yaptığını, aile içindeki özel hayatını başkalarına anlatmazdı.

• Bir yere gidip kapı çalındıktan sonra, yüz kapıya çevrik olarak beklenilmezdi. Kapı açılınca içeride görülebilecek bir uygunsuzluk olabilir diye düşünülür, kapıya yan veya arka dönülürdü.

• Çarşıdan, pazardan yiyecek bir şey alındığı zaman kapalı torbalarda eve taşınır, içindekiler başkalarına gösterilmezdi.

• Kokusu komşuya ulaşan yemeklerden bir kaba konularak götürülüp verilirdi.

• Ezan okununca çarşı ve pazarlarda ancak gayr-i müslimler, kediler, köpekler, eşekler ve tavuklar kalırdı. Bütün erkekler namazlarını camide cemaatle eda ederlerdi.

• Halk, devletten önce kendi ırzının, namusunun, haysiyetinin bekçisiydi. Müslüman bir kadına sarkıntılık etti diye Maraş'ta kutsal bir isyan başlamış, istilacı kuvvetler ülkeden kovulmuştu.

Bütün bunlar bugün birer mezar taşı oldu. Ve biz, işte şimdi bunlarla övünüyoruz.

Encamımız hiç iyi görünmüyor.

İnsanlar şaşkın, kararsız ve mutsuz.

Ülkede bed bereket kalmadı.

Milyonlarca ağız dolar, mark, altın, para böğürtüleri çıkararak cehennemi bir hava meydana getiriyorlar.

Müslümanlar, hele bir düşünün, bu işin sonu nereye varacak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi