Bahar “Namazla Dirilmek” İçin Yeni Bir Fırsat
Bu sene bahar erken geldi. Oraya-buraya koşturmaktan şöyle bir etrafınıza bakmaya fırsat bulabilmişseniz bencileyin, hemen farkedersiniz baharın coşkusunu. E-6 yolunun E-5’e bağlandığı çamlıca kavşağında trafik büsbütün durunca artık tamamen görürsünüz baharın güzelliğini. önce beyaz papatyalar, kıştan miras kalan kar birikintisi intibaı verir insana. Biraz daha yakından bakınca sarı papatyaların daha bir güzel açtığını görürsünüz. Kirazlar dahil kimi ağaçlar çiçekle bezeneli hayli oldu. Son yağmurlarla çimenler de iyice yeşerdi hani. Şehir merkezinde ise gözler tomurcuklanan rengarenk lâlelere aşina artık... Hasılı bahar diriliş, canlanış, yeniden doğuş, tazelenme, ferahlık...
Kışın dur durak bilmeyen “Namazla Diriliş” programlarımız da baharla birlikte yeniden canlandı adeta. ülke hudutlarını aşan namaz gönüllüleri, Avrupa Namaz Gönüllüleri Platformu’nu kurarak yurtdışına açıldılar. önceki hafta Lyon’daydık, vize problemi yüzünden Hollanda’yı erteledik, bu hafta sonu ise Senai Demirci ve Mehmet çelen’le birlikte Kıbrıs’tayız inşaallah. (Cuma günü Magosa, Cumartesi Girne ve Lefkoşa, Pazar günü ise Lefke programları var.) Bu arada Gemlik, İçerenköy ve Erzurum programlarını da icra ettik. Namazın bereketi kesilmiyor hamdolsun.
16 Mart 2008 Pazar günü İslâm Toplumu Milli Görüş Lyon Bölge Kadın kollarının organizesiyle St Priest Espace Mosaique salonunda yapılan ‘Namazla Diriliş’ programına ilgi gerçekten çok sıcaktı. Abdullah Yıldız, Cemil Tokpınar ve Dursun Ali Taşçı üçlüsü olarak katıldığımız programa kadın-erkek, yaşlı-genç, çoluk-çocuk hep birlikte gelen gurbetçi kardeşlerimiz bir karnaval havası estirdiler. Müslümanların bu çağda, özellikle de Batı tipi hayat tarzının egemen olduğu yerlerde ancak günde beş vakit Allah’la irtibat kurarak ve Kur’ân’ı sürekli birinci gündem yaparak ayakta kalabileceklerini vurguladığımız panelde yer yer göz yaşlarını tutamayan Fransa’daki kardeşlerimiz bizlere de şevk ve heyecan verdiler. Namaz üzerine ilk kez böylesine doyurucu ve heyecan dozu yüksek bir program izlediklerini belirten izleyiciler Kur'ân tilaveti ve İsmail Tüzen ekibinin ilahi ve semazen gösterisi ile büsbütün coştular. Programın sonunda halen inşaatı devam etmekte olan Vénissieux Eyüp Sultan Camii yararına düzenlenen yardım kampanyası ve açık artırma (hayır yarışı) büyük ilgi gördü. (Camiye yardımlarınız için irtibat bilgileri: Tlf: 06 98 35 82 06 --09 64 40 79 65 mail: [email protected] )
Lyon, Fransa’nın Paris’ten sonra ikinci büyük kenti; üniversiteleri ve tarihi yapıları ile kadim bir şehir. Ortasından geçen Rhone nehri, şehre ayrı bir hava veriyor. Mağribli Müslümanların açtığı Al-Kindi Lisesi’nin samimi havası ve Lyon Camii’nin Endülüs usûlü sütunlarıyla bizi yüzyıllar öncesine taşıyan ferahlatıcılığı, gezme imkanı bulduğumuz Fourviere kilisesinin barok tarzı sütunlarında ve nereye baksanız gözünüze ilişen heykeller ve tasvirler arasında kayboluyor ve kasvete dönüşüyor. Ellerindeki bir demet yeşil dal parçası ile o mukassi ortamda huzur arayan insanların yalnızlığını ve huzursuzluğunu görünce, o diyarlardaki camilerimizin daha bir özenli ve estetik yapılmasının ve böylece tüm insanlığı namazın huzur iklimiyle buluşturmanın elzemiyeti daha bir ortaya çıkıyor.
Son haftalardaki “namazla diriliş” toplantılarında dinleyicilerimle paylaştığım bir hatırlatmayı siz okuyucularımla da paylaşarak bugünkü yazımı sonlandırmak istiyorum ki, o da şudur: Malumunuz, ümmet sadece fiili anlamda işgallere ve tecavüzlere uğramakla kalmıyor; dünyada ve Türkiye’de Müslümanların gündemleri planlı bir şekilde birileri tarafından işgal ediliyor (işgal ve meşgul aynı kökten gelse de, burada işgal sözcüğünü bilerek tercih ettim). Bu işgalin farkına varılmadığı zaman, süreç zihinlerin/kalplerin işgali ile sonuçlanıyor. Başta Türkiye olmak üzere siyasal gündemlerin çok hızlı ve ani değişmesine ilaveten, ekonomik ve sosyal gündemler, sportif ve sanatsal gündemler, bireysel, yerel ve küresel başka gündemler medya marifetiyle insanların zihin ve gönül dünyalarına alabildiğine abanıyor. Bu gündemler anaforunda Müslümanlar, çoğu zaman asli gündemlerini ihmal ediyor, unutuyor ve ıskalıyorlar. Bir Müslümanın gündemini günde en az beş defa değiştirmesi ve asli mecrasına sokması gereken namazın önemi işte burada bir kez daha karşımıza çıkıyor. Müslümanın, zihnini, kalbini ve ayaklarını kaydırmaya başlayan sahte gündemlerin tasallutundan kurtulması için namazdan başka bir liman, bir sığınak, bir kale bulması mümkün mü? “Haydi namaza”, “Haydi kurtuluşa” çağrısına uyarak kıldığımız namazlarda okuduğumuz âyetler, yaptığımız dualar, zikirler, tesbihler, tevhidler, tahmidler bize asli gündemimizi yani “kulluk görevimizi” hatırlatmasa biz bu “fesat uygarlığının” çok yönlü saldırılarına karşı nasıl direnebiliriz ve her gün nasıl dirilebiliriz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.