Şefik Dursun

Şefik Dursun

Son günde düşünceler ve beklentiler

Son günde düşünceler ve beklentiler

Dün 12 Eylül, bu yazımı kaleme almaya başladığımda Türkiye referandum için sandığa gitmeye başlamıştı. Milletimiz olayı son derece önemsiyor... Bunu görmek de beni mutlu ediyor... Umre’ye gidip oylama için erken dönenler, yurtdışında yaşadığı için oy kullanmaya gümrük kapılarına gelenlerin tavırları çok anlamlı... İstanbul’a girişte bayram dönüşünü erkene alan binlerce vasıta, yoğun bir trafik sıkışıklığı oluşturmuştu önceki gün... Bütün bunlar dikkate alındığında 12 Eylül 2010’un ülkemiz için tarihi bir gün olacağına inanıyorum... Şu an sonuçların ne getireceğini bilemiyoruz; ancak milletimin yoğun ilgisinin güzelliklere vesile olacağını ümit ediyorum... Bu çabanın, sonucun Evet çıkmasını önemseyen vatandaşlarımızın gayretleri olduğunu düşünmekteyim... Referandumda oylanacak değişikliklerin tümünün önemli olduğunu söylemeliyiz... Ancak bunların içinde üç hususun değişmesi için bunca eziyete katlanan insanlarımızın varlığı Türkiye’nin geleceği için önemli... HSYK ile Anayasa Mahkemesi yapılanmasını değiştiren maddeler ile parti kapatmayı zorlaştıran maddeler... Referandum sonucunda bu ilginin boyutunu sayısal olarak da göreceğiz... Gerek Evet oyu kullanacaklar gerekse Hayır oyu kullanacaklar veya boykota istekli ya da isteksiz katılacaklar sonuçta bizler bir milletiz... Ne sonuç çıkarsa da ona razı olacak ve buna bağlı olarak ülkemiz için yapılması gerekenleri bir plan içinde hayata geçirmeye çalışacağız... Hiç şüphesiz Türkiye’nin demokratik ve temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir ülke olması için gereken mücadele verilmeye devam edecektir... Ümit ediyorum ki; er veya geç ülkemiz Yargıçlar İktidarı ile değil Milletin İktidarıyla yönetilecektir... Ülkemizde artık darbeler ve darbe teşebbüsleri tarihe karışacaktır...
Sevindirici bir husus da bu referandumda şehirlerde terörist eylemler ile huzurun bozulmasını hedefleyenlere, güvenlik güçlerinin engel olmak için elinden geleni yaptığını görmekti... Oylamanın huzur içinde yapılmasını sağlayabilmek önemli bir başarıdır. İnşaallah bir üzücü olay olmadan, medenice bu sınavı başarırız...
ÖSYM ve Sınavların Üzerindeki Tehditler
Son yapılan KPSS sınavında 500’den fazla adayın tüm soruları doğru yanıtlamasının ardından, soruların çalındığı ve kopya yapıldığı iddiaları referandum sürecinde gündeme oturdu... Bu olay son derece hayati... Gençlerimizin bir meslek edinmek için senelerce çalışması, dershanelere yüklü ücret ödemelerinin ve sonuç olarak alın terlerinin karşısında birileri, hangi yöntemleri kullanıyorsa onu bilmiyoruz, hiç emek sarf etmeden sınavda başarılı oluyorlar!.. Bu durum kabul edilecek gibi değil... Sadece 2010 KPSS değil Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS)’nda ve geçen ALES sınavında da soruların çalındığı iddiaları gündeme geldi... Olayla ilgili başlatılan soruşturma devam etmekte... Bu doğrultuda bazıları gözaltına alındı ve bu öğrencilerin bir dershanenin öğrencisi olması nedenine dayalı yorumlar yapılmaya başlandı...
Bu değerlendirmelerin konuyu sağlam bir zemine oturtmadan, belge ve bilgi olmadan yapılmış olmasının haksızlık olacağını düşünüyorum. ÖSYM’nin yaptığı sınavların sorularının çalınması bugünkü olaylar değil ki... Önceki yıllarda da soruların çalınmış olduğu biliniyordu... Hatta iptal edilen sınavlar oldu... Sınava gireceklerin herhangi birine “bu sorular sınavda çıkabilir” denilse, rağbet etmeyen parmakla sayılacak kadar az öğrenci bulunur.. Önemli olan sınav sorularının kimler tarafından ve nasıl çalındığını tespit edebilmektir... Buna bağlı olarak da önlem alabilmek.. Her gün iletişim vasıtalarının yeni gelişmiş teknolojileri ile yüz yüze geliyoruz... Bunları yani iletişim teknolojilerini kullanmak kötü niyetlilerin sorulara ulaşmasını sağlıyorsa, soruları muhafaza etmek için de önlemlerin alınmasında çıtayı yükseltmek gerekir...
Bazı yayın organlarında bir gurubun suçlanmasını görünce doğrusu Danıştay saldırısı ile Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasını hatırladım... Toplum olarak, halen sürmekte olan Ergenekon davasıyla olayları yeni yeni anlayabildik... Biri, eski Danıştay Başsavcısı şimdi Hayır’cı olan Çölaşan, çıkıp saldırganın “tekbir getirerek saldırdı” açıklamasında bulundu... Yani bir karşı taraf oluşturarak ona yüklenmek istedi... Daha doğrusu inanan insanları töhmet altında tutacak bir proje uygulanmak istendi ve uygulandı... Eğer saldırganın ilişkileri ortaya çıkarılmasaydı, bu saldırı, ezilen başörtüsü mağdurlarının sıkıntılarını dile getirenlerin üzerinde kalacaktı... Vakit gazetesinin bir haberi de mizansende kullanılmak istendi, ancak geri tepti... 28 Şubat’ta da ahlaksız insanların aktör olarak kullanıldığı bir oyun sergilenerek aynı proje hayata geçirildi...
Benzer sınavlarla ilgili sıkıntıların geçmişten bugüne kadar geldiğini ifade ettim. Soruların hazırlanması ve basıma kadar saklanması sıralarında ve basımından sonra da, yani her zaman dışarıya çıkarılması mümkündür... Bunu yapanların menfaat karşılığı hayata geçirdikleri belli... Ve bunun için de alınacak tedbirleri delecek teknolojik imkanları olduğu açık... O zaman tedbirlerin yeniden gözden geçirilmesi için bu son olayın bir fırsat olduğunu kabul edelim... Teknolojik imkanlar alınacak tedbirleri zayıflatıyor... Bu noktada ne ÖSYM yöneticilerinin ne de YÖK’ün doğrudan hedef alınması yanlış... Hiçbir yönetici böyle bir duruma düşmek istemez... Bu durum bize tedbirlerdeki açıkları değerlendiren bir şebekenin, menfaat karşılığı bu işleri yapmış olabileceğini göstermektedir... Bu konuda Ergenekon benzeri bir çete olduğunu düşünmekteyim... Olayın üzerine gerek idari gerekse adli olarak ciddi şekilde gidilmeli... Gerçek suçlular bulunmalı...
PKK’nın Şehir Yapılanmasının Etkisi Önemsenmeli
Soru hırsızlığının farklı boyutları da var... Senelerdir Güneydoğu-Doğu illerinde yapılmış üniversite giriş sınavlarında, öğrencilere sınavda birilerinin soruları cevaplattığı söylentileri hep vardır... Ciddi bir çalışma yapılsa bunu görmek mümkün olabilir!.. Rağbet edilen üniversitelerin fakültelerini kazanmış öğrenciler incelense belki bu durumun haklılığı tespit edilebilir... Şimdi PKK’nın şehir yapılanması diye ortaya çıkan KCK’nın, yörenin belediye başkanları dahil birçoklarının kontrollerini elinde bulundurduğu iddiaları basına intikal eden haberler arasında... Sadece yöneticileri değil referandumda halkı dahi kontrol etmek isteyen bir gücün, sınavlarda istediği takdirde etkili olabileceği doğrusu beni endişelendirmektedir....
Soru çalma ve kopya çekme olaylarında bu hususun göz ardı edilmemesi ve bu durumun getireceği haksızlığın ortadan kaldırılması için de her türlü etkili tedbirin alınması gerekir... Soru çalma hadisesinde PKK terör örgütünün ve ilişkide bulunduğu yardımcılarının da mutlaka araştırılması gerekir... Çünkü bu yol onlar tarafından gelir ve imkan getirici önemli bir kaynak gibi görülebilir...
Soru hırsızlığını kim yaparsa yapsın çirkindir; gerçek failleri çete veya çeteler mutlaka ortaya çıkarılmalıdır... Bu haksızlık ülkenin huzurunu terör kadar tehdit etmektedir... Önemsenmeli ve üzerine gidilmeli, çeteler mutlaka ortaya çıkarılmalıdır... Ayrıca bunca açığa çıkmış gerçekler var iken son KPSS sınavının iptal edilmesi de kamuoyu vicdanı açısından düşünülmelidir...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi