Kimyasal Sami!
Geçenlerde “Başlangıç” filmini izledim.
Hayli ilginçti.
Bir yeri beni taa geçmişe sürükledi.
Hani Kimyasal Ali’yi idam etmişlerdi ya...
İnsanlığa karşı suç işlemekten...
Halepçe’de kimyasal gazla 5 bin insanı katletmekten...
Oralara kadar sürüklendim.
Bir de Kimyasal olunca söz konusu olan; aklıma “bizdeki versiyonları” geldi istem dışı olarak...
Katliam denilince işte; “Bir insanı katletmek, tüm insanlığı katletmeye eşdeğer” tutulduğundan hareketle...
•
Şimdi size ilginç bir şey anlatacağım kimyasalla ilgili...
Nereden icap etti derseniz?
Acele etmeyin, izah edeceğim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim: Üstad-ı Azam’ın iki isminin olduğu, isminde bir de “Sami” ekli olduğu daha evvel yazılıp çizildi.
60 yıllık “sır” Nüfus Müdürlüğü kayıtlarıyla ortaya çıkartılmıştı...
Ayrıca 13 Aralık 1953'te bir kızının doğduğu ve Zengül adını verdikleri çocuğun 22 Aralık 1955'te öldüğü de.
12 Mart 1948'de evlenen Sami Bey, Zengül’ün doğduğu yıllarda Ankara'da yaşıyordu.
Zengül henüz 2 yaşındayken hayata veda etmişti...
Sami Bey'in böyle şeylerin konuşuluyor olmasından hiç hazzetmediğini biliyorum...
Onun için ben şu meşhur “Ayakkabıcı” hikayesini burada tekrar hatırlatıp Sami Bey’i daha fazla zorda bırakmadan asıl mevzumuza geçmek istiyorum...
Bugünkü konumuz “Kimyasal”.
Nereden çıktı demeyin!
“Başlangıç” sürükledi dedim ya...
Hatırlarsanız www.habervaktim.com’da ilginç bir haber yer almıştı “Kimyasal”la ilgili...
Haberde Sami Bey’in; hastanelerde keyif çatan “Altın kalpli Ergenekoncuyla birlik olup hanımefendiye kimyasal verildiğinden” bahsediliyordu...
Sakın “Olur mu böyle şey” demeyin?
Bir düşünün:
Özel hayatıyla ilgili esrarengiz; Ayakkabıcı, Zengül, nüfus kütüğünde yer alan “Sami” ismi...
Resmi göreviyle ilgili ise 28 Şubat’taki kritik rolü...
İşte tüm bunları göz önünde bulundurup resmiyetteki ve özeldeki ayrıntılara tanıklık eden “hanımefendi”yi hesaba dahil edince...
Hele bir de Sami geleneğinin “sır”ra verdiği önem hatırlanınca...
Sami ırkının, kritik konumdaki insanlara “unutturmak” için kimyasala en önemli reçete olarak başvurdukları düşünülünce...
Ve de Ergenekon’dan gözaltına alınan Meşrik-i Azam’ı havaalanında destek ziyaretinde bulunup uğurlamaları yan yana konulunca...
İnsanın aklına her şey geliyor...
Tabiî kan donduran şeyler bunlar...
•
Bir de Sami Bey’in çok gücüne gitti bu “Kimyasal” işi...
Acep neden?
Öyle gücüne gitmiş olmalı ki;
Kendi imzasıyla daha evvel bir tek dönemin AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül’ün bir gazetedeki beyanatından dolayı açıklama gönderdiğini biliyorum.
Bir de www.habervaktim.com’da yayınlanan “Kimyasal” haberine...
•
Hatırlatmak isterim; Sayın Gül’ün AK Parti’nin yeni kurulduğu günlerde, “... onun da en büyük arzusu merhum Özal gibi halk tarafından ebediyete uğurlanmak. Bu, onun en büyük ideali. Ancak 28 Şubat’taki rolünden dolayı bu asla olmayacak. O şansını kaybetti” mealindeki beyanatını...
Biliyorum Sami Bey'i bu ifadeler yine sıkıntıya sokacak ama maalesef “Kimse kimsenin acısına mola vermiyor” işte...
Bu dünyada böyle...
Öbür dünyaya gelince; içimdeki his, Sami Bey'in işinin zor olduğunu söylüyor.
Tabiî en doğrusunu Allah bilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.