Azınlıklar tarihi
HSYK seçimleri, Türkiye’de önümüzdeki günlerde her alanda adım adım yaşanacak korku kırılmasının en güçlü temeli olacak.
Türkiye’de her alanın ve her kurumun “azınlık” zihniyeti ve “kast sistemiyle” nasıl yönetildiği tek tek açığa çıkacak ve bu yapılar yerini tabana dayanan demokrat yapıya bırakacak.
Haydi itiraf edelim.
Yargının neredeyse tamamının bir mezhep grubu tarafından oluşturulduğu düşünülüyordu.
Bu mezhep grubunun, kendilerinden olanların sayısını 20 milyon olarak göstermesi, Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay’ın kasıp kavurucu söylemleri hepimizi buna inandırmıştı.
Belki yargının içindeki isimler bile buna inanmıştı.
Ama insanların, kendileri gibi düşünüp, kendileri gibi olabilmelerinin önündeki bentleri yıkan Anayasa Değişikliği’nden sonra, istisnasız hepimizin zihnindeki bu kalıbın ne kadar temelsiz olduğu ortaya çıktı.
11 bin hakim ve savcı, özgür iradeleriyle, koltuk değnekleriyle sandığa koşan hakimlerin görüldüğü coşku dolu, şevkli bir seçimle kendilerini mesleki olarak yönetecek yapıyı oluşturdular.
Sonuç, HSYK’nın yapısından çok bizim düşüncelerimizi değiştirdi.
Kast Sistemi’nin temsilcileri hem adli yargıda, hem idari yargıda sandığa gömüldüler resmen. Yedek üye bile seçtiremediler. Demek ki, bugüne kadar yargıyı şekillendiren yapının tabanda karşılığı yokmuş. Tamamen tavanı ele geçiren bir Kast Sistemi’nin varlığından ibaretmiş.
Bu tabu yıkılırken, Türkiye’nin prangalarla bağlanmış diğer kurumlarındaki kast sistemleri de çatırdamaya başladı.
Yargının toplumla barışık, Türkiye’deki gelişmelerin önünü açan, özgürlükçü ve demokrat, insan haklarından yana tavır koyan, bireyi ana unsur alan bir yapıya hızla nasıl bürüneceğini çok kısa sürede göreceksiniz.
Silahlı Kuvvetlerimiz başta olmak üzere diğer kurumlardaki bu “azınlığa” dayanan, tabandan kopuk, kendi kendini besleyen Kast Sistemi’nin yıkılmasıyla, Türkiye’nin rampasından nasıl fırlayacağını da göreceksiniz.
20 milyar dolar eden Telekom, bu Kast Sistemi sebebiyle 6 milyar dolara zor satıldı; Türkiye’nin en dar döneminde 2B arazilerinden gelecek 20 milyar dolar bu Kast Sistemi sebebiyle gelmedi; İstanbul’da Dubai sermayesinin 10 milyar dolara yaklaşan yatırımını bu Kast Sistemi engelledi; Bankalardan 40 milyar dolar hortumlayanları bu Kast Sistemi zaman aşımına uğrattı; 10 bin zeki fakir öğrencinin özel okullarda okutulmasını bu Kast Sistemi engelledi; Derin Devleti ensesinden yakalayan Şemdinli Savcısı’nı bu Kast Sistemi parçaladı, mesleğinden attı; Ergenekon savcılarını bu Kast Sistemi defalarca görevden almayı denedi; Ergenekon’un üzerine giden gazeteleri 5 binden fazla davaya bu Kast Sistemi boğdu...
Liste uzayıp gider...
Türkiye’nin ayağındaki prangaların sahibi Kast Sistemi, 11 bin hakim ve savcının oyuyla parçalandı.
Yargının içinde sindirilmiş, korkutulmuş Anadolu çocuklarından oluşan hakim ve savcılar, ancak gizli oylamada kendilerini ifade edebildiler.
İnsanımız bir defa daha “oyunun” kıymetini anladı, bir oyun gücünü gördü.
Cumhuriyetimiz artık dünden daha güçlü, yargımız artık daha bağımsız.
Azınlıkların yönettiği ülkenin tarihi değişiyor.
Hayırlı olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.