Olmak mı, yapmak mı? Sinan mı, Shakespeare mi?

Olmak mı, yapmak mı? Sinan mı, Shakespeare mi?

“Gelişmiş ülkelerle geri kalmış ülkeler arasında ne fark vardır” şeklindeki bir soruya yüzlerce cevap verilebilir tabii.
Ancak ben, şu cevabı vereceğim:
“Olmakla yapmak arasındaki fark vardır!”
Aklı başında ülkelerde bir şeyi “yapmak” önemlidir.
Bizim gibi ülkelerde ise bir şey “olmak.”
Aklı başında ülkelerde insanlar ancak bir şeyler “yaptıkları” takdirde değerlenip etraflarında bir ilgi halesi oluşturabilirler.
Bizim gibi birçok açıdan geri kalmış ülkelerde ise hiçbir şey “yapmasanız” bile bir şey “olmuş” olmanız, sizin, bir ilgi ve önem yağmurunda sırılsıklam olmanız için yeterlidir.
Nitekim bizim ülkemizde de insanlar “olmayı” ve “olmuşa teveccüh göstermeyi” pek severler.
Hayallerimizin çoğu “olmak” üzerinedir.
İşyerinde şef “olmak”, müdür “olmak”…
Milletvekili “olmak”, bakan “olmak”, Genel Başkan “olmak”…
Kaymakam “olmak”, vali “olmak”, emniyet müdürü “olmak”...
Anne “olmak”, baba “olmak”, teyze “olmak”, amca “olmak”, bacanak “olmak” …
“Olmak” üzerine ne de çok diyaloglar kurulur günlük yaşamda:
-Falancayı duydun mu; müdür olmuş!
-Helal olsun Ali Bey’e; önce şef oldu, sonra müdür oldu, şimdi de genel müdür olmuş!
-Vay be, şansa bak, çobanlıktan geldi ama bakan oldu!
-Bizim yan dairede oturan Şevki Bey var ya; yönetici asistanı olmuş.
Anlayacağınız bu cennet vatanda “olan olana!”
Hani elini sallasan “olana” çarpıyor.
Ee, bu kadar “olanla” ne olmaz!
Olanın bol olduğu, yapanınsa bulunmadığı bir ülkede yoksulluk, yolsuzluk, rüşvet, talan, işsizlik, açlık ve beşinci sınıf demokrasi “olur” tabii.
“Olan hazret” bu kadar çok olunca “olan da ülkeye olmuş” işte.
Biz “öteki şunu oldu, beriki bunu oldu” diye oyalanaduralım, bir de bakıyorsunuz, kaşla göz arasında hakikaten olan olmuş!
Belli bir gelişim çizgisini yakalamış ülkelerde ise insanların bir şey olmasından ziyade “ne yaptığı” ön planda olduğundan dolayı, diyaloglar da farklılaşıyor tabii.
-Duydun mu, falanca yeni bir film yapmış; gişe rekorları kırıyor.
-Geçenlerde filancaya rastladım; o mezbelelik yere son derece güzel bir spor merkezi yapmış.
-Alt katımızdakilerin oğlu master yapıyormuş.
Kısacası, bazı ülkelerde birisi hakkında “Falanca bir şey olmuş” dediğiniz zaman “Boş ver ne olduğunu. Olmuş da ne yapmış?” sorusu sorulur hemen.
İnsanların yaşamında “oldukları” değil “yaptıkları” sıralanır oralarda.
Ve oralarda hiçbir şey “yapmadan”, bir şeyler “olmanın” imkanı da yoktur.
Bizde olduğu gibi hiçbir şey yapmadan “olma merdivenleri”ni birer ikişer ve süratle tırmanmak zordur.
Hatta bizde, bir şey yapmadıkça daha da kolay “olunuyor” sanki.
Adama bakıyorsunuz görev aldığı bürokraside hayatı boyunca hiçbir şey yapmamış ama bu arada sürekli olmuş da olmuş!
Bir sohbette, hayatı “olmakla” geçen bir bürokrattan laf açıldı.
“Bu günlerde en son ne oldu” diye sordum, “Emekli oldu” dediler.
İşe bak sen;
Yani adamcağız her zaman “olacak” bir şey buluyor, şimdi de “emekli olmuş” nitekim!
(Allah uzun ömürler versin tabii. Fani dünya, bir gün de bakarsın rahmetli “olmuş”)
Bizde hiç “Falanca ne yaptı, neler üretti, neleri keşfetti vs” sorularını duyar mısınız?
Haşa.
Ama “ne olduğu” hep sorulur.
Ya da “Ne zaman olacağı? Hâlâ mı olamadığı? Hakkı yendiği için mi olamadığı?”
Bir yanda “olanlar” vardır, diğer yanda da “olanların” üfürdüğü bir sürü içi boş laf.
Siz yapanlardan olmaya bakın.
“Mimar Sinan” gibi.
Dikkat edin; hiç Mimar Sinan’a ait laflar duyar mısınız ortalıkta?
Duyamazsınız; çünkü o konuşmak yerine “yaptıklarını” konuşturuyor.
Dolayısıyla;
“Olmak ya da olmamak…” diyen maceracı ruhlu Shakespeare’e kanmayın sakın.
İlla olacaksanız, Sinan olun.
Ne dememiş Sinan:
Yapmak ya da yapmamak, işte bütün mesele bu!
----------
münaşaka
Yıllardır işgal ettiği Irak’tan çıkmayan ABD’nin Başkanı George Bush, İran’ı, Irak’a müdahale etmemesi yönünde uyarmış.
Dahası Bush, “Irak’a müdahaleyi bırak, aksi halde ABD, çıkarlarını savunacaktır” demiş.
Böylece bir kere daha anlıyoruz ki, demokrasi falan hikaye;
Irak, ABD’nin sadece çıkarıdır!
-----------
sözünözü
önemli olan akıllı olmak değil, o aklı yerinde kullanabilmektir. (Descartes)


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi