Uyum paketi ne oldu?

Uyum paketi ne oldu?

Seçim sürecinde tamamlanması gereken ve Başbakanın da o yönde taahhütte bulunduğu önemli konulardan biri, 12 Eylül referandumunda kabul edilen anayasa paketiyle ilgili uyum kanunlarının çıkarılması.

Özellikle pakete “evet” oyu verilmesinde etkili olan maddelere ilişkin kanunlar, maksada uygun şekilde bir an önce gündeme gelmeli ve çıkmalı.

YAŞ kararlarına yargı yolunun açılması ile AYM ve HSYK’nın yeni yapısına dair düzenlemeler bunların başında geliyor. Anayasanın ilgili maddelerinde yapılan değişikliklerin tamamlanıp uygulamaya yansıtılması bu kanunlara bağlı.

Eğer bunlarda gecikme olursa, hem ilgili kurumlarda, hem de düzenlemelerin taallûk ettiği görev ve hizmet alanlarında ve dolayısıyla o kapsamdaki kesimlerde ciddî sıkıntılar yaşanır.

Bunun faturası da özellikle hükümete çıkar.

Nitekim sıkıntı işaretleri belirmeye başladı.

Üye sayısı 11’den 17’ye çıkarıldıktan ve yeni üyeleri seçildikten sonra Anayasa Mahkemesinin bu yeni duruma intibakta zorlandığı ve sıkıntı çektiği, dolayısıyla anayasa değişikliğine paralel uyum kanununun en kısa sürede çıkarılması gerektiği yönündeki haberler, bunun ilk sinyalleri.

Bilindiği gibi, aynı değişiklikle “AYM’ye bireysel başvuru hakkı”da getirildi. Bu hakkın ne şekilde kullanılacağının usul ve prosedürleri ile mahkemenin bu dâvâlara nasıl bakacağına ilişkin düzenlemelerin de yapılması icab ediyor.

Ve paket çıktıktan sonra bu konuyla ilgili olarak AYM Başkanlığından yapılan açıklamada, bireysel başvuru sistemini yürürlüğe koyacak esasların belirleneceği uyum düzenlemeleri için iki senelik bir süreye ihtiyaç olduğu, dolayısıyla şu an itibarıyla bu hususta yapılacak başvuruların işleme konulamayacağı deklare edilmişti.

Yani, üç ayı geride kalsa da, bu iş için hâlâ iki yıla yakın bir süre var. Ama zamanın göz açıp kapayıncaya kadar hızla geçtiği de unutulmasın.

Bir diğer konu HSYK’daki yeni yapı. Orada da yeni üyelerin seçimleri yapıldı ve sistem ona göre çalışmaya başladı. Ancak uyum kanunu ihtiyacı bu kurul için de söz konusu. Ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan gündemdeki taslakta öngörülen ve özellikle geçmişteki HSYK mağdurlarının durumunu düzeltmeye yönelik düzenlemelerin yetersizliğini dile getiren görüşler seslendiriliyor.

Dahası, kurulun yeni yapısı içerisinde ortaya çıkabilecek herhangi bir sıkıntı ve aksamayı kollayıp, kendi açılarından ortalığı ayağa kaldırmak üzere pusuda ve tetikte bekleyenler de cabası.

Mağduriyetlerin telâfisi noktasında HSYK’dakine benzer bir durum YAŞzedeler için de söz konusu. Karargâhta hazırlandığı anlaşılan uyum kanununda, mağdurların önce YAŞ’a, oradan olumlu sonuç çıkmadığı takdirde sonra AYİM’e yönlendirilmesini öngören düzenlemenin mağdurlar cenahında yol açtığı tepkiyi aktarmıştık. (30.11.10 tarihli “Paket ve YAŞzedeler” yazımız.)

YAŞzedelerce kurulan ASDER’in düzenlediği bir toplantıya AKP’yi temsilen katılan milletvekili Cevdet Erdöl, konuşmasına “Bu konular aceleye gelmez” diye başlayınca “Otuz yıldır bekle babam bekle. Sizin sekiz yıllık döneminizde de durumumuz değişmedi. Ne yapacaksanız yapsanız da ölmeden görsek” diyerek tepki gösteren mağdurları şu sözlerle yatıştırmaya çalışmış:

“Elde olan bütün mağduriyetler giderilecek. Sayın Başbakanımız konuyu çok yakından takip ediyor. Dört dörtlük bir hukukî metnin çıkması için çalışıyoruz. Bu iş seçim sonrasına kalmayacak...” (Serdar Arseven, Yeni Akit, 7.12.10)

Elbette ki bu konular seçim sonrasına kalmamalı ve mağduriyetlerin giderilmesi yine bir seçim vaadi haline getirilmemeli. Dahası, Başbakanın yeni anayasa çalışmalarını erteleme gerekçelerinden biri olarak “Bu dönemde birinci işimiz uyum kanunlarını çıkarmak olacak, onlara yoğunlaşacağız” demesi de bunu gerektiriyor.

Ama üç ay geçmesine rağmen bu konuda henüz somut bir gelişme olmaması normal mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi