Değerli okuyucularım, danışmanlık merkezlerine veya psikiyatristlere son zamanlarda internet bağımlılığı yüzünden ders başarısı düşen, okulda başarılı olamayan, sosyal ilişki kuramayan, arkadaş çevresi olmayan birçok gencin aileleri başvurmakta... Tabii ki internet yerinde ve zamanında kullanıldığında harika bir araç. Ancak gençlerimiz veya çocuklarımız zamanının çoğunu internet başında ya oyun oynayarak ya da facebook’a girerek geçiriyor. Bütün bunların sonucunda tabii ki düzenli ders çalışamıyor, uzun süre internet kullandığından dolayı dikkat problemleri ortaya çıkabiliyor, böylece de ders başarısı düşüyor. En önemlisi de sosyal yönden geri kalıyor, arkadaşlarıyla kaliteli vakit geçireceğine zamanının çoğunu sanal ortamda geçiriyor. Anne ve babalardan şu sözleri sık duyar oldum: “Kıvanç hanım, evimizde bilgisayar var. Aslında almayacaktık fakat mecbur kaldık. Öğretmenleri okulda bilgisayardan çok sık ödev veriyorlar. Çocuk mecbur kalıyor, ödev için internet kafeye gidiyor, daha da kötü oluyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. Evde internet olmasa bu sefer verdiğimiz harçlıkları biriktirip yine bizden izinsiz kafeye gidiyor. Ders çalışmıyor, ancak öğretmen korkusundan ödevlerini zar zor benim ısrarımla yapıyor.”
İnternet bağımlılığı, bilgisayar başında, internete bağlı olarak, gereğinden fazla zaman geçirme sorunu şeklinde tanımlanmaktadır. İnternet bağımlılığının belirtilerini şöyle sıralayabiliriz: İnternet başında aşırı zaman geçirmeye bağlı olarak yaşam biçiminde değişiklikler olması, genel fiziksel aktivitelerde azalma, kişinin sağlığının, gözlerinin bozulması, internette fazla zaman geçirmeye bağlı olarak uyku aktivitesinde bozulma, arkadaşları kaybetme ve sosyalizasyonda azalma, aile ve arkadaşları ihmal etme, iş ve kişisel sorumluluklarını ihmal etme, internette zaman geçirmediğinde eksiklik hissetme, internete giremediğinde endişe yaşama gibi belirtilere sıklıkla rastlanmaktadır.
Bir araştırmacı internetin tıpkı kumar oyunu gibi bağımlılık oluşturduğunu, sağlık sorunları ve uykusuzluğun yanı sıra depresif eğilimlerin oluşmasına neden olabileceğini belirtmektedir. İnternette fazla zaman geçiren çocuk ve gençlerin giderek yalnızlaştığını ve yüz yüze ilişki kurmakta güçlük yaşadıkları belirtilmiştir.
Özellikle ergenlik dönemi; gencin kimliğini oluşturduğu, gelecek için amaçlarını belirlediği, kendisi için kimin önemli ve değerleri olduğu, başkaları ile ilişkilerinin nasıl olacağı, yaşamında hangi yolu izleyeceğine dair temel soruların yanıtlanmaya başlandığı karmaşık bir dönemdir. Bu dönemde genç, ailesinden ayrı olarak karar vermek istemekte, duygularını yönetmede zorluklar yaşamaktadır. Bu nedenle sanal ortamda kazandığı bilgiler, msn’de sanal arkadaşlarla yazışmalar gencin kimliğini oluşturmasında ve normal gelişimini olumsuz anlamda etkilemektedir.
Aslında sorunun kaynağı bilgisayar değil, bilgisayar kullanan insanlardır. Özellikle ilgilenilmeyen, aile içinde sağlıklı ve güvenli bir ortamı bulunmayan çocuklar interneti bir kaçış, atlatma aracı olarak kullanma yoluna giderler. Bu çocuklar en çok internetten zarar görürler. İnternette oynanan oyunlarda örneğin bir yarışı kazanabilmek veya bir makineyi kontrol edebilmek çocukta başarı ve üstünlük duygusu oluşturur. Bu durumda çocuk, onunla mutlu olmayı öğrenir, başka mutlulukları tadamaz. Çocuk veya genç bu doyumu sağlamak için ‘okula gidiyorum’ diye evden çıkıp, internet kafeye gider, zamanının çoğunu orada geçirir.
İnternet bağımlılığında mutlaka psikiyatrist-psikolog-öğretmen-anne ve baba işbirliği çok önemlidir. Tedavide ilaç ve psikoterapi birlikte kullanılmalıdır.
Bir başka teknolojik ürün olan cep telefonlarına az da olsa değinmek isterim. Özellikle son yıllarda çocuk ve ergenler, bu elektromanyetik kirliliğin yarattığı olumsuz etkilerden dolayı daha fazla psikologlara dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu şikayetiyle başvurmaktadırlar. Aşırı cep telefonu kullanan insanlarda yorgunluk, gerginlik, karamsarlık, depresyon, iş ve ders başarısı düşüklüğü, çeşitli sindirim dolaşım boşaltım sorunları görülmektedir. Bununla birlikte cep telefonlarının içerdiği oyunlar, cep telefonlarının yeni modelleri ile çocuk ve gençlerde tüketim duygusunun artmasına yol açmaktadır.
Burada cevaplanması gereken asıl soru “Çocuk veya genç hangi doyuma ulaşmamış ihtiyacını karşılamak için teknolojiye hayatlarını etkileyecek boyutlarda gereksinim duyuyor? Niçin arkadaşları ile gezmek, zaman geçirmek, iletişim kurmak varken sanal, yapay bir ortamı seçiyor? Cep telefonuyla veya diğer teknolojik araçlarla zamanını boş ve verimsiz geçiriyor?” Bu durumlara bakmak lazım. Bu da zaten psikologların işi...
Çocuk ve gençlerimizin interneti, cep telefonlarını ve diğer teknolojik ürünleri sağlıklı olarak kullanabilmeleri dileğiyle Allah’a emanet olunuz.
Danışma tel: 0212 543 43 17-0506 401 79 91