Büyük Türkiye’nin anlamı
Ekonomi dediğiniz şey karakterini siyasetten alıyor.
Eskiden hâkim olan bir kanaat vardı.
Sermaye kapıdan girince ideolojinin camdan kaçacağına inanılırdı.
Dünya hakikatten değişiyor.
Artık sermaye ideoloji ile birlikte hareket ediyor.
Çünkü eski ideolojiler anlamını yitirdi.
Liberalizm, komünizm, kapitalizm, sosyalizm vesaire...
İthal medeniyetin fikir çatıları bugün dünyadaki bir milyar Müslüman için ne mana ifade edebilir ki?
İslam topraklarında şiddetli din savaşları ve istilalar yaşanıyor. Batı orduları her taraftan kuşatıyor. Görülmedik zulümler sergileniyor. Büyük kaynaklara sahip toplumlar yerel işbirlikçiler eliyle şiddetle sömürülüyor.
Bu coğrafyalarda sahipsiz ve başsız olmanın yol açtığı muazzam bir istikrarsızlık hâkim.
Bu arada Türkiye’nin ekonomisi ve siyasi etkisi hızla büyüyor. Bu durum, bildiğimiz büyüme formüllerine uymayan bir farklılığa sahip.
Gidişata göre Türkiye, İslam coğrafyasının çekirdek devleti olma rolünü yeniden üstlenecek. Aslında bu bir tercih değil, mecburi istikamettir.
Bu siyasetin ekonomideki yansımaları da ilginç olacak. Mesela farklı ülkelerden nitelikli iş gücü ve sermayenin topraklarımıza akacağını öngörebiliriz.
Aslına bakarsanız Türkiye’nin şirketlerinde de büyük bir zihniyet değişimi yaşanıyor. Belirmeye başlayan yeni piyasa anlayışı, onları büyüğünden küçüğüne kadar ideolojik anlamda yakın gördükleri coğrafyalarda iş yapmaya doğru itiyor.
Yakın zamana kadar iç piyasaya göre dizayn edilmiş bu yapılar, coğrafi olarak uzak fakat ideolojik olarak yakın bölgelere göre çekidüzen alıyorlar.
Özellikle küçük ve orta boy işletmeler dışarıdan sermaye çekmeye ve yeni ortaklıklar kurmaya daha fazla yönelecekler.
Yakın zamanda açılan sınırlardan başlayan küçük ticaretler zaman içinde sosyal boyutlarıyla birlikte çok farklı gelişimler gösterecek.
Şirket yönetimleri depolarındaki mallarının yanında bir kısım hisseleri de satmak üzere çantalarında hep hazır bulunduracaklar.
Batının istila ve sömürü baskısı altındaki İslam topraklarındaki sermaye, zaman içinde ideolojik tepki vererek Türkiye’ye doğru kayacaktır.
Gelecek yıllarda çok farklı etniklere dayalı göç dalgaları da göreceğiz.
Bu da kötü bir şey değil. Aslına bakarsanız büyük devletlerin nüfusu da büyük olmalıdır.
Bu anlamda Müslüman toplumların ürettikleri trilyonlarca dolarlık ortak ekonominin, Türkiye ile iç içe geçmesini destekleyecek her türlü politika doğrudur.
Değişen başka şeyler de var zihniyetimizde.
Eskiden “Türkiye bir köprüdür” ifadesinden de pek hazzetmezdik.
İki yakaya da ait olmayan ve aradaki suni bir yapı gibi görünürdü o köprü gözümüze.
Çok sonraları anladık ki, Osmanlı barışı tarihteki en muhteşem köprü mühendisliklerinden birisiymiş.
Medeniyetler arasında, ticaretin, barışın ve hürriyetlerin üzerinden akıp geçtiği bir yapı imiş.
Özeti adalet olan bu değişim kısa vadeli değildir elbette.
En azından asırlık bir proje olduğu hesap edilmelidir.
Bu tamamlandığında Türkiye asli fonksiyonuna dönecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.