Devrim travması!
Siz bu satırları okuduğunuz esnada biz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Ukrayna’nın başkenti Kiev’deyiz.
Ukrayna izlenimlerimizi yarınki gazetemizden takip edebilirsiniz.
Bugünkü konumuz: Yerli otomobil.
Türkiye yerli üretime dair büyük hamleler gerçekleştiriyor.
Başta Milli Savunma Sanayi olmak üzere milli tasarım ve teknolojiyle kendi uçağımızı, kendi uydumuzu, kendi savaş gemimizi, kendi tanklarımızı, kendi insansız hava araçlarımızı üretmemiz noktasında büyük mesafeler kat edildi.
Son yıllardaki siyasi irade sürdürülürse; Türk mühendislerin çok daha büyük projelerin altına imza atacağı, yerli üretimde büyük bir ivme kazanılacağı muhakkak.
İşte geçen hafta Başbakan Erdoğan’ın işadamlarına yönelik “yerli otomobil üretin” çağrısında bulunması bunun bir göstergesi.
Türklerin önem verdikleri üç şeyden birisinin; binek yani eskinin atı, bugünün otomobili olduğunu biliyoruz.
Bunu en iyi şekilde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte AGİT zirvesi için gittiğimiz Atayurdu Kazakistan’da gördük.
Zira Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in başkent Astana’da yaptırdığı mezar anıtlarına baktığımızda, eski Türklerin hemen hemen tümünün atlarıyla birlikte defnedildiklerini görüyoruz.
Yani Türkler en çok değer verdikleri varlıklarla birlikte defnedilmişler o zamanlar.
Buradan da anlaşılacağı gibi Türkler için bineğin farklı bir anlamı, farklı bir önemi var.
Madem öyle “Neden yerli otomobilimiz yok?” diye soracak olursanız...
Bir kere Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim’deki başarısızlık önümüzde müthiş bir psikolojik bariyer olarak duruyor. Devrim’le birlikte oluşan o “biz yapamayız, biz beceremeyiz, biz başaramayız” travması hâlâ sürüyor.
Şimdi Erdoğan, bu kompleks ve travmaları ortadan kaldıracak bir hamle başlattı “yerli otomobil üretin” çağrısı yaparak.
Peki yapabilir miyiz?
Bu konuyu dünyanın en büyük organize sanayi bölgeleri arasında gösterilen OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın’la konuştum. Aydın, Türkiye’nin mevcut durumunu, uygun fiyata kaliteli otomobil üretme üssü olarak nitelendiriyor.
Yabancıların maliyeti azaltmak için Türkiye’yi ucuz üretim üssü olarak kullandıklarını belirten Aydın’ın bu konudaki görüşü şöyle: “Yabancı firmalar Türkiye’yi sadece montaj üssü olarak görüyor. Çünkü Türkiye’de işçilik kaliteli ve ucuz. Bizim sadece bu yönümüzü kullanıyorlar.”
Ankara’da yerli otomobil üretmenin mümkün olduğunu vurgulayan Aydın, Türkiye’de büyük sermayenin küresel firmalara bağımlı olduğuna dikkat çekiyor.
Aydın’ın bu konudaki düşüncesi ise şöyle: “Yerli otomobili ancak milli bir oluşum yapabilir. Bu iş yabancı firmalardan beklenemez. Onlara rağmen yapılabilecek bir iş bu. Burada sorun maliyet değil, milli strateji. Bizim bu konuda uzmanlarımız var. Şu anda istediğimiz aracın motorunu, tasarımını yapabiliriz.”
Aydın, üretim yaptıktan sonra pazar probleminin de olmayacağını şöyle ifade ediyor:
“Türkiye’nin elinde müthiş imkânlar var. 800 milyon nüfuslu G8 Türkiye’yi bekliyor. Üretip onlara satabiliriz.”
Olur mu derseniz?
Neden olmasın...
Ambargoya rağmen İran yapıyor, Çin yapıyor, Japonya yapıyor, Rusya yapıyor, Kore yapıyor da biz neden yapmayalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.