Cüneyt Arvasi

Cüneyt Arvasi

Nil bilmecesi

Nil bilmecesi

Kahire, Osmanlı Devleti’ne karşı yürütülen siyasi faaliyetlerin en önemli üslerinden birisi olmuştur.
Enteresan bağlantılar vardır. Mesela Yüzbaşı Halid İslâmbuli tarafından suikast tertip edilen bir önceki diktatör Enver Sedat’ın ismi, İttihatçı Enver Paşa’ya atfen verilmiştir. İsmine layık işler de yapmıştır.
O topraklarda Mason locaları ve Kıpti Kilisesi, batı gizli servisleri ile her zaman çok uyumlu çalışmışlardır.
Sokak ayaklanmalarına bakınca “Mısır’daki ayaklanma provası İhvan’ı iktidara taşır mı?” sorusu geliyor hemen akla. Öyle derin siyasi analizlere lüzum yok. Şimdilik mümkün değil. Çünkü ortada henüz İslâm rejimi talebi yok.
Görüntüler, ezilmiş halk kitlelerinin diktatörlüğe karşı sokak isyanını yansıtıyor ekranlara.
Fakat bu bir başlangıçtır.
Ortadoğu’da beklenen değişimin en azından bugünkü sokak hareketlerine benzemeyeceğini biliyoruz. Batıyı İslâm coğrafyasından birkaç yüzyıl kadar uzaklaştıracak kadar keskin bir darbe olacaktır.
Otuz sene ezilmiş Mısır halkının sokaklara inmesi ne kadar tabii ise, Batı’nın bu ayaklanmayı kontrol altında tutmaya çalışması da o kadar tabiidir. Mısır devleti ile birlikte bir çözüm üretmeye çalışacaklardır. Kısa vadede, basıncı alınmış kızgın halk kitlelerinin “fit olacağı” ortak bir iktidar modeli çıkacaktır ortaya. Halka daha nazik muamele edilecek, kesenin ağzı açılacak ve yeni iktidara itibar kazandıracak siyasi beyanatlar verilecektir. Gerekirse ordu yönetime geçici olarak el koyacak, geniş tabanlı bir koalisyon kompozisyonu çizilecek, İhvan gibi İslâmi unsurlar da içerisinde eritilmeye çalışılacaktır.
Mübarek çiftliğinin kontrolden çıkması batı açısından tehlikeli sonuçları üretebilir.
Ortadoğu’nun elde tutulması, İran’ın önüne bariyer çekilmesi, enerji kaynakları, deniz ticaret yolları, emtia piyasalarının ve herşeyden öte İsrail’in güvenliği için Ürdün ve Mısır rejimleri Batı açısından çok önemlidir.
Özellikle Mısır, İslâm coğrafyasının kapısıdır.
Uzun yıllar boyunca kukla rejimler ve diktatörlükler ile iş yürüten Batı, büyük bir hata yaparak Irak ve Afganistan’da istila hareketlerine kalkıştı. Başka devletlerin askeri üniformaları altında Irak’ı istila eden Yahudiler her geçtikleri yerde korkunç manzaralar bıraktılar. İsrail’in vaad edilmiş topraklardan ne anladığını bütün İslâm dünyasına gösterdiler.
Bu yıkım tablosu, İslâm dünyasında Mübarek gibi diktatörlere karşı duyulan nefreti körükledi. Halkalar kendi rejimlerinden utanç duymaya başladılar.
Kafalar karışıktır. Bununla beraber yıllarca baskı altında kalmışlığın sokaklardaki sosyal patlamaları henüz bir İslâm devleti talebini dile getirmekten uzaktır. Ancak Mısır’da sokaklara dökülen ve ekonomik olarak ezilmiş alt sınıflar er veya geç İslâmi rejim talebini ortaya koyacaklardır.
Bu eksene, Mısır ordusunun genç kadrolarının da yakın zamanda dâhil olacağı anlaşılıyor.
Rejimlerin polisi ile sokaklarda itişip kalkışmak kitleleri her zaman cesaretlendirir. Köşeye sıkışan diktatörler de taviz vermeye başlarlar.
Bu gelişmeler Türkiye açısından da çok kritik bir süreç anlamına geliyor. Her halükarda Türkiye’nin dış politika çizgisi Batı değerlerini temsil etmek olmamalıdır.
Ilımlı İslâm gibi hayali kavramlar Türkiye’nin imajını bir anda yerle bir edebilir.
İslâm’a siyasi yorum getirmek yerine Osmanlı barışı üzerinde daha fazla düşünmek zamanıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cüneyt Arvasi Arşivi