Mısır’dan etkilenen CHP’nin direniş ve ayaklanma çağrısına ilginç bir destek geldi.
CHP’de önce İsa Gök, Meclis Adalet Komisyonu’ndan arkadaşlarıyla beraber istifa edip, vatandaşı sokak sokak direnmeye çağırmış, ardından da Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “Malkara’dan, Recep Tayyip Erdoğan’a söylüyorum. Diktatörlüğe özenme, bak Mısır’ın, Tunus’un hali ortada. Türkiye, diktatörlükle yönetilemez” diye konuşmuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da vekillerin sözlerine destek vermişti.
Bu noktada CHP’lilerinkine benzer bir açıklamayla topa Öcalan da girdi.
Mısır’da yaşananlardan etkilenerek, Kürtler’i sokağa çağırdı.
Bölücübaşı’nın avukatlarıyla yaptığı görüşmeleri yayınlayan bir internet sitesinin haberine göre Apo’nun çağrısı şöyle:
“Diyarbakır’da halk, Mısır’daki gibi günlerce sokaklardan ayrılmazsa, taleplerini dile getirirse, işte o zaman barış gelir, bakın bakalım o zaman AKP kalır mı kalmaz mı? İşte o zaman Erdoğan’ın kendisi bu sorunun çözümünü talep edecektir. Yeri gelmişken belirteyim; bu Tunus ve Mısır’daki gelişmeler de şunu gösterdi; ben yıllar önce ve savunmalarımda 2000’li yılların halkların baharı olacağını belirtmiştim. Gelişmeler bu öngörümü doğruluyor.”
Kürtleri sokağa dökmek isteyen Öcalan, Mart tehdidini de böylece yinelemiş oluyor.
Ve bölücülükten yana olduğunu şu hezeyanlarıyla ortaya koyuyor:
“Ortadoğu’daki diktatör rejimlerin demokratik konfederalizm sistemiyle aşılacağını çok önceden beri söylüyoruz. Demokratik konfederalizm çözümü tek çözümdür. Ayrıca Mart değerlendirmem de yanlış anlaşılıyor, Mart başı vurgusu da bir isyan günü ilanı değildir. Tam tersi buradaki amacımız sorunun çözümünü sağlamaktır. Demokratik çözüm kanalları tıkanırsa ister istemez şiddet tırmanacaktır, bu bir durum tespitidir. Demokratik çözüm yolları tıkanırsa bu ne demektir, ayrılmaya kadar giden bir dönemin başlaması demektir. Biz bunun önüne geçmek, demokratik çözümü sağlamak istiyoruz. Bütün çabamız bunun içindir. Silahların devreden çıkarılması için demokratik kanalların açılması gerekiyor. Silahsızlanmayı böyle ele almak gerekiyor. Demokratik kanallar açılmadan silahsızlanmadan bahsetmek bir tehlikedir.”
Apo ile CHP arasındaki Mısır kardeşliği, Ergenekon davasında da devam ediyor. Yargılananların artık PKK ile savaşmayı kabul etmeyenlerden oluştuğunu söyleyen Bölücübaşı, onlara şu ifadelerle sahip çıkıyor:
“Bu Ergenekon tutuklamaları hakkında da bu paralelde yeni değerlendirmeler geliştiriyorum. Benim ‘99’da Türkiye’ye getirilmemle birlikte bu özerk gladio içinde bizimle en çok savaşan kesimler, artık bu sorunun bu yöntemle çözülemeyeceğini, bu şekilde bizi yok edemeyeceklerini anlamışlardı. Daha farklı yollarla sorun çözme eğilimine girdiler, bu çerçevede benimle burada görüşülmesi gerektiğini belirtiyorlardı. Bizimle artık savaşmaya yanaşmayan, savaşmak istemeyen bu kesim dışarıda bırakıldı, yani tasfiye edildi. Savaşmayı-çatışmayı sürdürmek isteyen kesimler özel gladio içinde tutularak, yola devam edildi. Bugün Silivri’de yargılanan bazıları bizimle savaşmayı artık kabul etmeyenlerdir, bu savaşın artık çözüm olmayacağını düşünenlerdir. Bu netleşmiştir. Kısıtlı da olsa takip etmeye çalışıyorum. Örneğin, bu gün Silivri’de yargılanan Hanefi Avcı, kitabında, ‘sorunun çözümü için Apo’yla görüşülsün’ diyormuş.”
Görüyorsunuz değil mi?
CHP’nin pasını, Silivri’dekilerin ortasını, Bölücübaşı’nın golünü…
Ancak bu maç böyle bitmez.
Daha çok gol görür…
Hangi kaleye olacağını bilmem, belirtmeme gerek var mı?