Adalet Bakanı’yla dobra dobra
Önceki gün Meclis gündeminde yine Balyoz davası vardı.
Anamuhalefet Lideri Kılıçdaroğlu’nun, “Ergenekon’un avukatıyım” diyen selefi Baykal’a göre bir adım daha ileri giderek, “Böyle bir örgüt varsa, gidip üye olacağım” demesi yeni tartışmaları beraberinde getirdi.
Açıkça taraf olduğunu ilan eden CHP ve bu davayı hükümetle ilişkilendirmek isteyen çevrelere Başbakan Tayyip Erdoğan tepkiliydi.
“Bu işleri hükümetle ilişkilendirenler, hezeyan içindedir” dedikten sonra CHP Lideri’nin başarısızlıklarına kılıf aramak için, seçim sonrasına kaos senaryoları çizmeye başladığını söyledi.
Tutuklamalardan sonra ortaya atılan iddialara ilişkin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le bir görüşmemiz oldu.
Yalan yok, kamuoyunda şöyle bir kanı hakim:
“Gerek Ergenekon, gerekse Balyoz davası sürecini Hükümet çok yakından takip ediyor. Hükümet hatta alttan altta bir takım yönlendirmelerde dahi bulunuyor.”
Bunlara göre, Hükümet işi gücü bırakmış, Ergenekon’la yatıp, Balyoz’la kalkıyor.
Başından beri birileri bu yönde bir propaganda yürütüyor.
Bana göre, bilinçli ve sistemli bir propaganda bu.
Durumu, bu konuda Hükümet kanadının en ilgili ve yetkili ismi olan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le konuştum.
İnanır mısınız, Bakan Bey, Balyoz tutuklamalarından cep telefonuna gelen bir bilgi mesajı ile haberdar olmuş.
Hani sıradan GSM bilgi mesajları var ya, onlardan biri ile…
Bu bile tek başına neyin ne olduğunu ortaya koymaya yetiyor.
Birbirinden ilginç iddialar…
Al işte, onlardan biri daha:
“Adalet Bakanlığı tutuklamalara itirazlarla ilgili inisiyatif kullanarak, sanık muvazzafların bir kısmının serbest bırakılmasını sağlayacak.”
Bakan Ergin’in, bu iddiaya da cevabı net oldu:
“Tutuklamalar olurken bize mi sordular ki, serbest bırakırken bize sorsunlar. Sürece hiçbir şekilde dahlimiz sözkonusu değildir.”
Adalet Bakanı “Biz kendi işimize bakıyoruz” dedikten sonra, şu an gündemlerinde Danıştay ve Yargıtay’da artırılacak daire sayıları olduğunu söyledi.
Ergin “Bu yeni Daire’ler için hizmet binası düzenlemekle meşgulüz” dedi.
Adalet Bakanı’ndan sonra Balyoz davasına bakan Mahkeme Başkanları’nın görevden alınması ve yerlerine yenilerinin atanmasıyla ilgili HSYK üyesi olarak oy kullanan Ali Suat Ertosun ile görüştüm.
Ertosun’a sözkonusu mahkeme başkanlarının oybirliğiyle görevden alma gerekçelerini, haklarındaki soruşturmayı ve iddiaları sordum.
Bu iddiaları daha önce gazetelerde yayınlanan “vahim iddialar” olarak nitelendiren Ertosun şöyle dedi:
“Haklarında soruşturma vardı. Dosyaları önümüze geldi. Biz de kurul olarak bu arkadaşların alınması yönünde oybirliğiyle karar verdik. İddialar menfaat temin etmek, bazı davalarda taraf olmak gibi vahim iddialardı. O iddialar önümüze geldiğinde biz tedbir açısından kurul olarak oy birliğiyle böyle bir karar aldık. Ama şöyle bir şey var; alınanların yerine atananlar oybirliğiyle olmadı. Mesela ben itiraz ettim yeni atananlara. 5’e karşı, 16’ya göre karar verildi. Ben her yerde böyle önemli davalara atananların oybirliğiyle atanmasını söylüyorum. Çünkü bu davalar Türkiye gündemine oturan davalar.”
Ertosun ayrıca “Yargı süreci devam ediyor. Bu adamlar ceza alırlar, beraat ederler bilemiyoruz. Onun için yıpranmamış isimleri göreve getirmek gerekir ve onların da arkasında durmak gerekir. Ben bunu söylüyorum” dedi.
Referandum öncesi HSYK’nın yapısının değiştirilmesine muhalefet eden Ertosun’a şu anki görüşünü de sordum.
Cevabı şöyleydi: “Kimin haklı kimin haksız olduğunu şu saat itibariyle söylemek imkânsız. Aradan on sene geçer o zaman anlaşılır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.