Mısır halk hareketini teferruatta kaybetmemek
Siyaset, günü istikbal için kurgular. İleriye bakar. Göz bebeğine dayanan kibrit çöpü ufku; detayda esası; patikada ana caddeyi kaybettirir.
Detay önemlidir; onda boğulmamak şartıyla. Ömrünü patikalarda geçiren, bir türlü ana caddeye çıkamayan siyasiler var. Mesele hedefi kaybetmemek. Siyasetten maksat, hak-hukuk, millettir. “ABD; AB, yeni diktatör arıyor. Ordu, 40 akil adam belli. Süleyman, Tantavi, demokrasi istemez” detaylarına takılan, “Mısır, otuz yıl daha kaybediyor” der.
Evrensel değişimin kapısında, böyle büyük bir diriliş hareketi, elbette bir anda olup bitecek değildir. Bedel ve sabır ister. Liyakat ve hak etmeyi gerektirir. Endişe ve detayda milletini kaybetmeyen siyaset, milletin gönlünde taht kurar. Menderes, o tahta oturdu. Demirel, darbelerle savruldu. Post modern bir darbenin altında kaldı. Milletin omuzlarında girdiği siyaseti, millete karşı darbe safında bitirdi.
Mısır’da anayasa komisyonu, İhvan’ın partileşmesi önemli adımlar. Asker yanlış yapmamalı. Dünya değişti, İslâm dünyası ilerliyor. Gereken, gayreti artırmaktır. Müslüman, kuvveti hakta görür. Hakka ve halka sahiplenen öne geçer. Kayı Beyliği, beyliklerin en küçüklerindendi. Hakkı tuttu kazandı. Mısır, mevcut imkanlarının çok üstünde potansiyele sahip. İhvan-ı Müslimin, bilgi, ahlak, edep ve irfan sahibi büyük bir kadrodur.
Hadise için sebep gerek. Ama Mısır, Tunus’un domino taşı değildir. Tahrir’deki halkı doğuran, 1882 İngiliz işgalinden beri süren zulümler ve Mısır’ın kararan istikbalidir. Domino taşı, ideolojik ve çıkar grupları ile bindirilmiş ekiplerin işidir. Onda halk yoktur. Tahripkardır. Köksüzdür. Gelir geçer. Türkiye’de, Cumhuriyet mitingleri... O kadar gayret... Netice? Şimdi CHP milletvekili çağırdı dominoya. Kim tındı?
Halk hareketleri, zulümden, hukuksuzluktan doğar. “Yeter!” der, devam eder. Tek parti CHP zulmüne, 1950’de halk, “Yeter!” dedi. Bunca darbe, CHP’yi geri getirmeye çalıştı. Halk kararlılıkla, “Yeter” diyor. Şimdi Mısır, “Yeter” dedi. Devam eder.
“Ümit vardı ki, Mübarek direndi” denemez. Akıl, mantık dışı işten ümit çıkmaz. Bir general, silahı eline alıp, “Bu boru, boru” dese? Bu, ümit değil, şaşkınlıktır. Doktor, tedavi istemeyen sağlıklı kimseyi, hapishane yerine hastanede yatırabilir mi? Akıl mantık dışı iş, ters tepen silahtır. Kendine ve koruyucu dostlarına zarar vermektir.
Ama, “derin talimatlar” akıl, mantık tanımaz. Emir alan çaresizdir. Başörtüsü yasağı ne? İlim dini İslâm’ı öğretmemek, İmam Hatip Okulları için tüm sanat okullarını engellemek ne? Akla mantığa sığar mı? Akılsız işten ümit değil, ancak marazi bir hayal doğar. Fransız mason locası toplandı, Türk locasına, “Halkın % 80’i istese izin vermeyin” dedi. Neden? Mason üstatlarından Celil Layiktez, 4 ciltlik “Türkiye’de Masonluk Tarihi” kitabında yazdı. “..masonluğun ilk üç derecesinin, yegane masonik kudred olduğunu, bu kudretin fevkinde, idari, mali, kazai ve teşrii hususlardan hiçbir otoritenin mevcut olmadığını aynen kabul ederek alenen beyan ve ilan ederler ki; // Türkiye Büyük Locası, üyeleri üzerinde yasama, yürütme ve yargılama yetkisinin mutlak sahibidir. Bu ilkelere dokunulamaz ve değiştirilemez.”
Derin işlerde, yasama, yürütme, yargı tekeldedir. Kırmızı çizgi ve değişmezler de, Rotary kulübü dergisi önsözünde Prof. Fahir Armaoğlu da, “Bulunduğumuz ülkelerin görünmeyen asıl yöneticileri bizleriz” diyor. Bu dernek üyeleri, “ülkenin görünmeyen asıl yöneticilerinin emri” diye itaat etmek zorunda. 18 milletvekili bu yanlışı kaldırmak için “mason locası kapatılsın” diye, ikinci döneminde kanun teklifi verdik. Ama komisyondan genel kurula indiremedik.
Dünya küçüldü. Sınırlar şeffaflaşıyor. Müslüman nüfusu, dünyanın birinci sırasına oturdu; ilerliyor. Müslümanların insanlığa karşı sorumlulukları daha da arttı. İnsan, yüce değerini bulma, sorumluluklarını yüklenme zorunda. Meydan ve seçim sandıkları, değişim için milletlere açılıyor. Milletler, derin devletin, diktatörlere çizdirdiği aşılmaz kırmızı çizgileri silip, insan haklarını kullanmak üzere yola çıkıyor.
Allah’tan, yöneticilere, ABD ve derin güçlere bakarak değil, milletle istişare imkanlarına yönelerek meseleleri hızla halletme basireti vermesini, sertlik, kan ve çıkmaz sokaklarda zaman kaybettirmemesini; bu canlanmayı, büyük bir dirilişle neticelendirmesini niyaz ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.