Milli Görüş devam edecek
Erbakan Hoca'nın vefatı günlerden beri tek konumuz, beynimizin odaklandığı nokta oldu. Elbette böyle olacaktı. O'nu unutmamız da mümkün değil. Uzun yıllar Erbakan Hoca'nın takipçisi olanlar için acıların acısı yaşandı, yaşanıyor. Hemen belirtelim ki Erbakan Hoca'nın vefatı Milli Görüş hareketinin sonu olmayacaktır. Yine gönüldaşlarına rehber olmaya devam edecek... Bu harekete yeni katılanlar olacak, yolculuğu sürdürürken ebedi hayata intikal edenler olacak. Hayat zaten bu değil mi? Doğumla başlayan hayat ölümle sonuçlanmıyor mu? Ancak, inananlar için ölüm bu dünyada doğumla başlayan hayatın son bulması, buna karşılık ebedi hayatın kapısından geçiş değil mi? Bu bakımdan bugün tüm Milli Görüşçüler geçmişin muhasebesini yaparken geleceğe yönelik duruşlarını sürdürmeleri gerekiyor. Bu onlar için bir görevdir. Elbette liderin kaybedilmiş olması işleri zorlaştıracak, zaman zaman olumsuz düşüncelere kapıldığımızda bizi uyaracak, yeniden harekete geçirecek Erbakan Hoca'nın olmayışı işimizi zorlaştıracaktır. Ama bu bayrak yere düşmeyecektir, düşmemeli. Eğer düşecek olursa geçmişte dersimizi iyi çalışmadığımızı göstermiş oluruz.
Bu bakımdan acımızı yüreğimizde taşıyarak, geçmişi unutmadan hayatı Milli Görüş perspektifinden yorumlamaya devam etmek durumundayız. Aksi halde bunca yıl verilen emeklerin unutulmaya terk edilmesi gibi istenmeyen bir sonuçla karşı karşıya kalırız.
Bu duygularla biz kendi hüznümüzle yaşarken çevremizde olayların durmadığını, devam ettiğini hatırlatmak istiyorum. İslam Dünyası yine kaynamaya devam ediyor. Özellikle Libya'ya emperyalistler NATO vasıtasıyla müdahale ve işgal etmenin planlarını yapıyorlar. Demokrasi getirmek adına girdikleri Irak'ta sayıları milyonla ifade edilen Iraklının katledildiği unutulmuş, Afganistan'da teröristleri yakalamak iddiası ve demokrasinin yerleştirilmesi yalanı ile işgal edip pek çok masum Afganlıyı katledişlerini kimse bilmiyor gibi, şimdi de Libya'yı diktatör Kaddafi'den kurtarmak bahanesiyle Libya'nın işgalini tartışıyorlar. Elbette işgal edeceğiz demiyorlar, akan kanı durdurmak için müdahale gerektiğini ileri sürüyorlar. İnsan sizin getireceğiniz demokrasi orda kalsın demekten kendisini alamıyor.
NATO ileri sürülerek Libya'ya müdahale edilecekse bunun demokrasi getirmek için değil, zengin petrol yataklarına el koymak adına olacağını kimse bilmiyor, sanki dünya aptal sadece emperyalistler akıllı. Bunu söylerken elbette Libya'da yaşanan iç savaşın sürmesini, insanların birbirini öldürmesini istiyor ya da savunuyor değiliz. Her gün haberleri izlerken yüreğimiz kan ağlıyor. Söylemek istediğimiz Libya'daki iç savaşa çarenin emperyalistler tarafından bulunacağı iddiasının kendimizi kandırmaktan öte bir anlamı olmayacağına, çarenin İslam Dünyası tarafından bulunması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Artık İslam dünyasının kendi sorunlarını kendilerinin çözmeleri zamanı çoktan gelmiştir. Yoksa emperyalist güçler önce Saddam'ı Kuveyt'e saldırtır ve işgal ettirir, arkasından Saddam'ı Kuveyt'ten çıkarmak bahanesiyle askerlerini bu ülkeye sevk eder ondan sonra da Kuveyt'in petrol gelirlerinin önemli bir kısmına savaş tazminatı olarak el koyarlar. Güya Kuveyt'i işgalden kurtarmışlardır. Sanki Saddam'ı Kuveyt'e salan da kendileri değilmiş gibi. Sadece Kuveyt petrollerine mi el koydular Körfez Krizi'nin ardından. Aynı faturayı Suudi Arabistan'ın da önüne koydular. Ardından Irak'ı işgal edip düne kadar kendilerinin has adamı olan Saddam'ı asanlar da onlar değiller mi?
Kaldı ki NATO'nun kuruluş gayeleri arasında iç çatışmalara müdahale yoktur. Ülkeler arasındaki muhtemel çatışmaları önlemek, önlenememişse durdurmak gibi bir görevi vardır.
Sonuç olarak bu sıkıntı ve sömürüden kurtulabilmek için Erbakan Hoca'nın İslam Birleşmiş Milletleri, İslam NATO'su kısacası İslam Birliği fikrinin en kısa zamanda hayata geçirilmesine ihtiyaç var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.