Biliyorsunuz; Genelkurmay yine aynı yönteme başvurdu...
Probleme odaklanmak yerine kimin sızdırdığıyla meşguller.
Sınırdan geçen teröristlerin skandal görüntülerinin basında yer almasının yankılarından bahsediyorum.
Genelkurmay’ın yaptığı son açıklamayı biliyorsunuz.
Tümgeneral Gürbüz Kaya’nın “Çoban zannettik!” açıklamasını hatırlatır nitelikte bir açıklamaydı bu.
İşin uzmanları bu tip görüntülerin incelenmesiyle çoban mı yoksa terörist mi olduğunun anlaşılmasının zor olmadığını belirtiyorlar.
Konuştuğumuz askeri uzmanlar bu tip görüntülerde kaçakçılar ve teröristler arasında belirli kriterlerin uygulanması suretiyle ayrım yapılabileceğini ifade ediyorlar.
Örneğin yürüme şekilleri, silah taşıyıp taşımadıkları, elbiseleri, yürüyüş düzenleri, gruptaki kişilerin sayısı, yanlarında çuval taşıyıp taşımadıkları, yük taşımak için yanlarında katır bulunup bulunmadığı, mola verdiklerinde aldıkları emniyet düzeni, çıkış ve varış noktaları, ilerleme istikametleri ve sınırı geçerken kullandıkları bölgeler gibi bir çok kriterin uygulanması ile kolaylıkla görüntüdeki şahısların terörist olup olmadıkları belirlenebiliyor.
Sadece basına yansıyan görüntüler bile bu kriterler açısından incelendiğinde görüntüdeki şahısların terörist oldukları anlaşılıyor.
Peki, bizim kısa bir araştırma ile yaptığımız bu değerlendirmeyi yapabilecek uzmanlar Karargâh’ta yok mu?
Eğer varsa ve terörist oldukları tespit edilmiş ise, müdahale etmek için ne yapıldı?
Müdahale edilmediyse neden edilmedi?
Bu soruların cevabını yapılan açıklamada göremedik.
Asıl sorulması ve cevap verilmesi gereken sorular bunlardı.
Bilinmeyen bir başka şey de bu konunun Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın görev alanına girip girmediği...
Biliyorsunuz; Müsteşarlığın kurulma amaçlarından biri de istihbarat paylaşımı idi.
Acaba bu görüntüler Kamu Güvenliği Müsteşarlığı ile paylaşılmıyor mu?
Genelkurmay’ın görüntüleri inceleyecek imkân ve kabiliyeti yoksa Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın da mı yok?
Yoksa da böyle bir imkân ve kabiliyete ulaşmak için neden bir tedbir alınmıyor?
Bilindiği gibi bu olay ilk de değil.
Daha önce de bir kaç kez buna benzer görüntüler basına yansımış ve Silahlı Kuvvetler’in neden bu görüntülerdeki teröristlere müdahale etmediği tartışma konusu olmuştu.
Bu tartışmalara Genelkurmay tarafından henüz tatmin edici bir cevap verilebilmiş değil.
Tabii burada ilk akla gelen soru, “Acaba yeterli teknik donanıma sahip araç gereçlerimiz mi yok?” oluyor.
Ancak buna verilecek cevap da doğal olarak,“Nasıl olur da böyle bir konuda yeterli imkân ve kabiliyetimiz yok?” oluyor.
Yıllardır milyarlarca dolar para silahlanmaya ve ordunun modernizasyonuna, tanka ve topa yatırılırken İç Güvenlik Harekâtı’nda bu kadar önemli olan bir alanın neden ihmal edildiği de üzerinde kafa yorulması gereken önemli bir problem.
Son 15-20 yılın silahlanma ve modernizasyon stratejilerinin yanlışlığı da bu olaylarla bir kez daha ortaya çıkıyor.
Umarız bu olaylar modernizasyon stratejilerini yeniden gözden geçirmemize yol açar.