Şefik Dursun

Şefik Dursun

Libya’yı vuran koalisyon güçleri işgale hazırlanıyor

Libya’yı vuran koalisyon güçleri işgale hazırlanıyor

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Libya ile ilgili aldığı kararın ardından, Fransa, Paris’te bazı NATO ülkeleriyle gerçekleştirdiği toplantı bitmeden Libya’ya hava saldırılarını başlattı. Fransa’nın Libya halkını düşünerek bu saldırıyı başlatmadığını herkes biliyor... Eş zamanlı olarak ABD de Tom Hawk füzeleriyle denizden Libya’da tespit ettikleri hedefleri vurdu, Libya kör ve sağır hale getirildi. Bu saldırıların sadece Kaddafi yönetimine darbe indirmek değil aynı zamanda sivil kayıplara da neden olduğu ifade edilmektedir. Gelişmeler her zamanki gibi batının iki yüzlülüğünü de ortaya koymaktadır. Koalisyon gücünü oluşturan ABD’ye, Fransa’ya, İngiltere’ye ve İtalya’ya sormak gerekir; BM’nin sadece bu kararı mı var uygulanması gereken?.. İsrail’in uymadığı yüzlerce BM kararı var, bunlar için ne yaptınız?..
Libya’da olaylar başladığı sırada Türkiye kendi vatandaşlarını başarıyla uzaklaştırdı. Bununla birlikte bu ülkede işlerini kurmuş insanların yatırımları geride kaldı. Türkiye vatandaşlarını Libya’dan çıkarmadan önce temkinli idi ve bu duruş kabul edilebilir bir duruştu... Daha sonra Kaddafi’nin yönetimi bırakması doğrultusunda söylemler dile getirildi; Başbakan sayın Erdoğan ve Cumhurbaşkanı sayın Gül de son günlerde bunu sıkça dile getiriyorlar...
Ancak başlangıçta NATO’nun dahi müdahalesine karşı duran Türkiye şimdi Fransa’yı dışlayan(!) bir karar çıktığı için NATO’nun hareketi yönetmesine rıza gösterdi. Hareketin komuta üssünün de İzmir’de olacağı ifade edilmektedir. Libya halkı bizim kardeşlerimizdir. Kaddafi’nin zulmü elbette kabul edilemez. Bize yakışan tutum onlara yapılan saldırılara ve verilen zararlara karşı tavır sergilemektir... Ancak Fransa’nın da içinde bulunduğu koalisyon güçlerinin yanında bulunmak içimize sindirebileceğimiz bir durum değildir... Meclis’ten tezkere geçti; dört fırkateyn, bir denizaltı ve bir yedek gemi Libya’da bulunuyor. Orada var olan pozisyonumuzu korumak elbette önemli... Libya’daki iş adamları Fransa’nın taşeronu olmak istemiyoruz diyorlar ve haklılar. Başbakan “Biz Libya halkına top atmayacağız, kurşun sıkmayacağız” diyor. Ancak Kaddafi’ye saldırıyorum diye bu halkın üzerine atılan bombaların, sıkılan kurşunların verdiği tahribata da “dur” diyebilmeli, engel olabilmeliyiz.
Türkiye İnisiyatifi Ele Geçirmeyi Denemeli
Bir ay kadar önce Osmanlı Coğrafyasında Halk Hareketleri başlıklı Yeni Akit’teki yazımda; Libya’da Kaddafi ile muhaliflerin karşı karşıya geldiğini, bunun da sebep olabileceği muhtemel kayıpları dile getirerek, bu konuda Türkiye’ye görev düştüğünü ifade etmiştim. Bu süre içerisinde anlamlı bir gelişme olmadı. Kaddafi Türkiye’nin arabuluculuğuna evet diyen açıklamalarda bulunurken Türkiye bunu değerlendiremedi... Oysa Türkiye gerek Kaddafi’nin gerekse muhaliflerin üzerinde etkili olacak bir güce sahip. Bu kavgayı önlemek için araya girmeyi deneyebilirdi... Belki birkaç Arap ülkesini de ikna ederek iki taraf arasında barışı sağlayabilirdi. Bunda başarılı olamadık. Türkiye’nin Libya’daki varlıkları açısından da bu denenmeliydi.
Saldırıların gerçek nedeninin Libya halkını korumak olmadığı açıktır. Bu devletlerin Irak’a demokrasi getireceğiz diye verdikleri tahribat unutulmadı, halen de yaşanıyor. Bir milyonu aşkın insan hayatını kaybetti, kadınların namusları kirletildi. Bütün kültürel varlıklarının çalındığı ve yıllar sürecek Irak’ın petrol gelirlerinin üzerine oturdukları biliniyor. Bunlar nereye giderlerse aynı işleri yapıyorlar... Bu saldırıların batılı güçlerin doymak bilmez iştahlarının sonucu olduğu açıktır. Ve hiç çekinmeden haçlı seferi olarak da ifade edebiliyorlar... Kaddafi bu tutumuyla devam ederse daha çok saldırı ve daha çok can kaybı olacaktır. Bir an önce saldırıları sona erdirmenin yolları aranmalıdır.
Halen Türkiye bazı girişimlerde bulunarak Libya halkının menfaatlerini korumaya yönelik gelişmelerin başlatıcısı olabilir. Kaddafi’ye istediği bir ülkede kalabilme imkanı verilip Libya’dan uzaklaştırılmalı ve bu saldırıların önüne geçilmeli. Gerek Libya gerekse diğer Arap ülkelerindeki halkların taleplerinin barışçıl yollarla çözülmesi için İstanbul’da bir toplantı düzenlenmeli. Bu yolla Türkiye inisiyatifi ele geçirebilir ve batılı koalisyon güçlerinin hesapları bozulabilir. Böylece bu coğrafyada daha az kan dökülerek halkların taleplerinin karşılanması söz konusu olabilir. Türkiye Osmanlı coğrafyası üzerinde var olan devletlerin kendi kaderlerini konuşacağı bir zirve yapmaya önderlik etmelidir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi