Toplum yapısındaki derin hasarlar
Kayseri’nin Talas ilçesinde 1,5 yıl önce bayramlaşmak için mahalle komşularını ziyaret eden ve kaybolan üç çocuğun cinayete kurban gittiği tespit edildi... Birine tecavüz eden ve diğerlerini de olaya şahit oldukları için öldüren katil yakalandı. Uzun süredir çocuklarından iyi bir haber alacağını ümit eden aileler yeniden yıkıldılar. Tüm Türkiye onların acılarını paylaşmaya çalıştı... Şimdi herkes tedirgin; çocuklarını sokağa çıkarmanın ne kadar tehlikeli olduğunu görüyorlar ve “Acaba bu olay bizim başımıza da gelir mi?” diye endişe ediyorlar. Yürekleri dağlayan bu olayla birlikte buna benzer bir çok tecavüz olayı ve işlenmiş cinayetler bir biri ardına geldi... Sanki toplum cinnet geçiriyor; kadınlar sokak ortasında kurşunlanıp hayatına son veriliyor... Tehdit edilen kadınlar, kendilerinin devlet tarafından korunmadığından şikayetçiler. Kimileri yasaların, çocukları ve kadınları koruyamayacak durumda olduğunu; bu nedenle yeni yasal düzenlemeler gerektiğini öne sürüyorlar. İdam cezasının yeniden getirilmesini istiyorlar. Şimdi bu tartışılmakta...
Bir televizyon kanalında, Pedagog Barış Çiçek yakın zamanda çıkardığı “Sesimi Duyan Var mı?” adlı kitabından bir deneyimini anlatıyordu. Çocuklar için yalnızca sokakların değil internetin de tehlikeli alan olduğunu söylüyordu. Çiçek, bir cuma akşamı saat 17.00’de cinsel içeriği olmayan, sıradan bir sohbet sitesine takma “Begüm10” ismiyle girmiş. İlk yarım saat içinde 100 kullanıcı onunla sohbete başlamış ve 43’ü ilk cümlede cinsel içerikli sözler sarfetmiş... Çiçek, 43’üne de 10 yaşında olduğunu söylemiş olmasına rağmen bir kişi özür dileyip sohbetten vazgeçmiş, diğerleri ona cinselliği öğretmeyi önermişler. Görüldüğü gibi sadece sokaklar değil; internet ve hatta çocukların yakın çevrelerinden bile tehlike gelebileceği yaşanan olaylarla anlaşılmaktadır.
Bu tür savrulmalara karşı aile yapımız son derece önemlidir. Toplumu ayakta tutan ve direnme gücünü oluşturan tek kurumdur... AB uyum yasası çalışmaları içinde, AKP iktidarında “zinanın suç olmaktan çıkarılması” bu kurum için tehlikeli bir başlangıç olmuştur. Gene aynı şekilde terörist başına idam cezası verildikten sonra DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti döneminde, idam cezası da kaldırıldı. Böylece toplumun kendini savunacağı alanlarda zafiyet hali ortaya çıktı; şimdi “köpekler salıverilmiş ama taşlar bağlanmış” durumda.
Bataklıklar Kurutulmadan Sivrisineklerle Mücadele Edilemez
İdam cezasını geri getirerek bu olayların önüne geçebileceğimiz ümidiyle bir gayret söz konusu... Ceza elbette önemli, ancak suç işleyen kişilerin yetiştiği ortamların etkilerini de göz ardı edemeyiz... Doğrusu 28 Şubat uygulamaları toplumu ayakta tutan manevi dayanakları çekti ve dengeler bozuldu. Bu ülkede Kur’an-ı Kerim öğrenme yaşını sınırlayan bir 28 Şubat kararı var... 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Kanunu’nun 40. maddesine 22/07/1999 tarihinde ilave edilen bir ek maddeye göre; Kur’an-ı Kerim ve mealini öğrenmek, hafızlık yapmak ve dini bilgiler almak isteyenlerin ilköğretimi bitirmeleri gerekiyor. Bu madde 11 yılı aşkın süredir değiştirilmemiştir. Kur’an-ı Kerim öğrenme yaşını sınırlayan bu hüküm kaldırılmalıdır. Böyle bir çalışma aynı zamanda Büyük Birlik Partisi’nin rahmetli Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun da vasiyetidir. Yani bunu yapmakla hayatını bu millete hizmet etmekle geçirmiş ve bu yolda canını vermiş bir millet evladının vasiyeti yerine getirilmiş olacaktır. Ayrıca 28 Şubat’ta İmam-Hatip Liselerinin kapatılması için meslek liselerini de perişan eden “zorunlu kesintisiz eğitim” halen devam etmektedir. Bu uygulamalar, toplumun ayakta kalması için gerekli ve ekmek-su kadar hayati öneme sahip manevi değerlerimizi dışlamıştır...
İdam cezasının tek başına bu sorunların üstesinden gelemeyeceğini biliyoruz; belki bunların sayısı azalacaktır. Olaya bu yönden baktığımızda sivrisinekleri öldürerek bataklıkla mücadele edilemeyeceğini, kaynağın kurutulması gerektiğini söylemeliyiz. Toplumun manevi değerlerini ihya edecek adımlar atılmalı, aile yapısı güçlendirilmeli ve bunlarla birlikte idam da düşünülmelidir.
Kayseri’de hunharca katledilen üç evladımıza ve canilerin canlarına kıydığı diğer insanlarımıza Allah(cc)’dan rahmet ve yakınlarına sabırlar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.