Ladin'le birlikte Geronimo ikinci kez öldürüldü!..
Ölmüş birinin ikinci kez öldürülmesi mümkün mü? Elbette ölünün yeniden öldürülmesi fiilen mümkün değil ama Bin Ladin'i öldürenlerin bunu da gerçekleştirdiklerini söylemek abartma olmaz diye düşünüyorum. Çünkü, Ladin'e karşı düzenlenen operasyona "Geronimo" adı verilmiş. Böylece yüz yıl önce katlettikleri Geronimo'ya duydukları kin ve öfkeyi böylece bir kez daha gündeme taşımışlar.
Bu noktada 'Geronimo kimdir?' sorusu akla geliyor... Bu sorunun cevabı iki günden beri medyada satır aralarında veriliyor ama kısaca aktarmak istiyordum.
Geronimo topraklarını beyaz işgalcilere karşı koruyan bunun savaşını veren, bu uğurda ölümü göze alan bir Kızılderili lideri... Geronimo beyaz işgalcilere karşı mücadele verirken, işgalcilerin büyük kayıplar vermesine yol açmış. Uzun yıllar dağlarda saklanarak beyaz işgalcilerden kendisini korumuş. Ancak dağların didik didik edilmesine rağmen Kızılderili Geronimo'yu yakalayamayan süvarilerin Kızılderili köylerine saldırıp kadın ve çocukları öldürmeye başlaması üzerine Geronimo teslim olur. 1909 yılında savaş mahkumu olarak ölür.
Geronimo'nun hayatı ile Ladin arasında ABD'li yöneticiler bir benzerlik kurmuş olacaklar ki Ladin operasyona Geronimo adını vermişler. Her ne ise görünen o ki 1800'lü yıllar boyunca ve 1900'lü yıllar başlarında kendilerine Amerikalı adını veren Avrupa'dan bu kıtaya göçenlerin davranışında aradan geçen yüzyıllara rağmen bir değişiklik olmamıştır. O zamanda hak hukuk tanımaz, kanun benim mantığının temsilcisi olmuşlardır bugün de... Bu bakımdan başını ABD'nin çektiği Batılı güçlerin ne ad altında olursa olsun, dünyanın neresinde bir operasyonları söz konusu ise bilinmelidir ki o operasyonun hukuka dayanması söz konusu değildir. Çünkü davranışlarını "Kanun benim" anlayışı şekillendirir. Onlar için ölçü hak ve hukuk değil çıkardır. Bir yerde çıkarları varsa akbabalar gibi oraya üşüşürler. Çıkarları yoksa dünyanın bazı köşelerinde kan dökülmüş, insanlar ölmüş umurlarında bile değildir. Kısacası bunlar kendilerini dünyanın efendisi, geriye kalanları ise köleleri olarak görmektedirler. Bunların hizaya getirilmesinin yolu ise ancak köleleri(!) ayaklandıran Spartakuslarla mümkündür. Kısacası köleler köleliğe rıza gösterdiği sürece bunların vahşeti devam edecektir. Yaptıklarını bir takım uluslar arası hukuk kurallarına bağlamaya kalkışmaları sadece kandırmaya dönüktür. Meseleye bu açıdan bakıldığında, "Bin Ladin'i öldürmek yasal mı?" gibi sorular açmanın da anlamı yoktur. Çünkü, anlamsız bir tartışmadan öte geçmez. Yasa benim diyen bir anlayış sadece güçten anlar.
Diyelim ki ABD'nin Bin ladin'i Pakistan'dan izinsiz ve habersiz Pakistan topraklarında öldürmesi yasal değil -gerçekte budur- ve dünya kamuoyu da buna karar verdi... Ne olacak? Bunun müeyyidesi ne? Bir müeyyidesi varsa bunu hangi ülke ya da uluslararası örgüt uygulayacak? Birleşmiş Milletler ya da NATO mu? Bu köşede BM ve NATO'nun ABD'nin emrinde örgütler olduğuna, ABD ve yandaşlarının haydutluğuna uluslararası yasal zemin hazırlamakla görevli olduğuna dikkat çektik. Kısacası BM ve NATO gibi örgütlerin hak ve hukuk peşinde olmadığını tekrar tekrar söylemeye bile gerek yok. Çünkü, bu örgütler ABD ve yandaşlarının çıkarlarına ayarlı,onların güdümündedir.
Bu arada ABD'nin Bin Ladin'in cesedini denize atması ve ölüm fotoğraflarını göstermemesinin bir takım sorulara yol açtığı, bunun için dünya kamuoyuna bazı deliller sunulması gerektiği tartışılıyor. Bu sorulara aslında bir takım cevaplar verilmiyor değil. Söz gelimi "Bin Ladin'in ölü haldeki fotoğraflarının korkunç, yayınlanması halinde tahrik edici olabilir" şeklinde açıklamalar yapılıyor. Yapılan her açıklamanın yalan içinde yalan olduğu görülüyor. Çünkü, olayın ardından ilk açıklamalarda Bin Ladin'in tek kurşunla öldürüldüğü belirtiliyordu. Böyle olunca ister istemez nasıl bir tek mermi kullanıldı ki Ladin'in cesedi korkunç bir hal aldı? Sorusu cevap bekliyor. Belli ki tek kurşunla öldürüldüğü açıklamaları da yalan, şimdilerde yapılan açıklamalarda gerçeği yansıtmıyor. O bakımdan saldırının yasallığının tartışılması da bir takım delil beklentileri de havada kalmaya mahkum.
Bu arada elbette Bin Ladin'in cesedinin denize atılması olayı da başlı başına bir haydutluk, gaddarlık ve İslam düşmanlığının tezahürüdür. Kin kusma ve öç alma içgüdüsünün harekete geçmesidir. Ladin'in dini inancına göre defnedilmesine imkan verilmemesi bir anlamda İslam Dünyasına meydan okuma, gözdağı vermektir. Kısacası hadise sadece bir kişinin öldürülmesinden ibaret değil, bir inancın mensuplarına haddini bildirme operasyonudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.