En tatlı söz: Bayram
Yarın bayram dostlar.
Kutlanan bazı diğer günlerde olduğu gibi, ne sadece zenginin, ne sadece yoksulun, ne sadece kadınların, ne sadece erkeklerin, ne sadece anne veya baba olanların, ne sadece sevgilisi olanların, ne sadece şu veya bu meslekte, şu veya bu görüşe sahip olanların günü.
Herkesin, hepimizin ortak günü.
Bu ülkenin insanı geren, yoran ve bıktıran bildik siyasi gündemlerinden biraz uzaklaşıp nefes alabilme dönemindeyiz.
Biz de, içinde bulunulan dönemin mana ve önemine uygun konular yazsak fena olmaz değil mi?
Başlayalım o halde.
Bilirsiniz;
Dışarıda güleç yüzlü olan ya da öyle bilinen kişilerin birçoğu evlerinde ya da özel hayatlarında pek öyle değildirler.
Hayatı boyunca komik rollerde oynayan, izleyenleri gülmekten kırıp geçiren birçok tiyatro sanatçısı, özel hayatlarında farklı bir görüntü çizmişlerdir.
Nitekim, bir keresinde tiyatro sanatçısı rahmetli Vasfi Rıza Zobu’nun eşi Rukiye hanıma sormuşlar:
“Vasfi Bey, evde de hep böyle güldürür mü?”
“Hayır” demiş Rukiye hanım, “Vasfi Bey evde hep dram oynar!”
Hatta bir keresinde karı koca deniz kenarında baş başa oturmuş, mehtabın denizdeki yansımalarını izlerken, birden duygusallaşan Rukiye Hanım Vasfi Bey’in elini tutarak, “Ne olur; bana tatlı bir şey söyle” demiş.
Bir anda canı sıkılan Vasfi Rıza, Rukiye Hanım’ın yüzüne birkaç saniye ters ters baktıktan sonra cevap vermiş:
“Baklava!”
Kuşkusuz insanların suratının asılması, canının sıkılması, hüzünlenmesi, ıstırap duyması, kahrolması için yeterince neden var bu dünyada.
Kim bilir, belki önce ailenizde veya yakın çevrenizde, sonra ülkenizde, sonra İslâm dünyasında ve sonra da dünyada yaşanan birçok gelişmeyi hatırlamanız bile, bedeninizi ve ruhunuzu inceden kalına doğru büyüyen hüzün nehirlerinin istilasına uğratıyordur.
Gerçekten de hüzünlenmek için ne çok ve ne haklı nedenlerimiz var:
Yoksulluklar, adaletsizlikler, zulümler, savaşlar, işgaller, katliamlar, ayrılıklar, hastalıklar...
Ancak hüzünlenmek için ne kadar gerekçe, neden ve bahane bulursak bulalım, gülümsemek ve sevinmek için de hiç değilse bir tane olsun neden bulabilmeliyiz.
Ki bu nedeni bulmak, hiç de zor değil bu günlerde.
çünkü yarın bayram.
Her şeye rağmen, hayatta, en anlamlı sevinçleri ve en soylu tebessümleri kuşanabilmeyi mümkün kılan en güzel dönemlerden biri.
Tüm yoksulluklarına, tüm yoksunluklarına, tüm acılarına rağmen, bütün bir İslâm aleminin bayramı.
Kurban kesme işlemi tamamlandıktan sonra, en güzel elbiseler giyilecek yarın...
En güzel kokular sürülecek...
En güzel tebessümler fışkıracak gözbebeklerinden...
çocuklar, bir başka çocuk olacaklar bayram gününde.
En güzel sabırlar ve hoşgörüler kuşanılacak birbirine karşı.
Kinler, nefretler törpülenecek, dargınlıklar, küslükler, kırılmalar, gücenmeler, yanlış anlamalar hafifleyecek.
Geçen bayram birlikte olunduğu halde bu bayram aramızda olmayanların hatıra ve hasreti dile gelecek ve bu vesileyle uğruna birbirimizi ezdiğimiz, parçaladığımız, gücendirdiğimiz, aldattığımız, çaldığımız, çırptığımız, yarıştığımız bu hayatın, aslında birçok şeye değmeyecek kadar kısa ve geçici olduğu bir kere daha idrak edilecek.
Paylaşmanın hazzına varılacak yarın. Normal zamanlarda kasapların önünden geçemeyen birçok yoksul evinde, “Bu kafayla mı AB’ye gireceğiz? Ortalığı kavurma kokusu dolduruyor” diye şikâyetlenen tuzu kurulara inat, et pişecek.
En güzel yemekler, en güzel tatlılar hazırlanacak, misafirler için.
Bu Arife gününde birçok evde nasıl da bir tatlı telaş hüküm sürüyordur, kim bilir.
Memleketim olduğu için biliyorum; örneğin bizim Antepliler, bayram namazı dönüşü ve bayram süresince afiyetle yenecek olan o nefis “Yuvarlama” yemeği için, her türlü hazırlıklarını çoktan tamamlamışlardır bile.
Evet, yarın bayram dostlar.
Bu vesileyle başta hastane köşelerinde inleyerek şifa bekleyenler, hapishanelerde eşinden dostundan ayrı düşmüş mahkumlar ve acımasız savaşların ortasında her türlü mağduriyeti ve mazlumiyeti yaşayanlar olmak üzere, bütün Müslümanların Kurban Bayramını tebrik ediyorum.
Yarın “Ne olursun, bana tatlı bir şey söyle” diyecek olan ev halkınıza, büyük bir gönül huzuruyla “bayram” diyebilirsiniz.
Gerçi evli kadınların eşlerinden duymayı bekledikleri ideal cevap “bayram” da olmayacaktır ama....
Baklavadan daha tatlı bir cevap olacağı da kesindir!
---------
münaşaka
CHP Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, CHP üst yönetimini piyanist Fazıl Say’ı örnek göstererek eleştirmiş ve “Say kadar muhalefet yapamadılar” demiş.
Yine de fazla umutsuz olmaya gerek yok;
Bakarsın Baykal, yarından itibaren piyano derslerine başlar!..
----------
sözünözü
Hani ya o özlem, hani ya o tat? / Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat / Haftalar öncesi her gün, her saat / Babamdan sorduğum bayramlar hani? (Abdurrahim Karakoç)