Nur nesli ve ittihad-ı İslâm
Geçen sene yapılan I. Risale-i Nur Gençlik Kongresi ve şöleni için yazdığımız “İşte Nur nesli” başlıklı yazımızda şöyle demiştik:
“Nur gençliğinin parlak imanına, yüksek ahlâkına, üstün muhakeme kabiliyetine, seçkin meziyet ve hasletlerine ışık tutan yeni örnekleri, bu yıl ilki yapılan Risale-i Nur Gençlik Kongresindeki masa çalışmalarında ortaya konulan sonuç bildirilerinde görmek mümkün. (... ) Hem bildirilerdeki fikir ve üslûp seviyesi, hem dolgun muhtevalarındaki derinlik, hem verilen mesajlardaki isabet, hem de Gençlik Şöleninde hakim olan coşkulu olgunluk, hasreti çekilen ideal gençlik modelinin adresini ortaya koyuyor.” (19.5.10)
Bu yılki ikinci kongre ve şölen, bu kanaat ve ümidimizi daha da pekiştiren yeni örnekler getirdi.
İttihad-ı İslâm konulu kongredeki masa çalışmalarından çıkan ve geçtiğimiz Pazar günü Elif-Enstitü ekimizde yayınlanan bildiriler harikaydı.
Dikkatle okunup saklanması gereken bildirilerden tadımlık bazı cümleleri burada da aktaralım:
EĞİTİM: Bediüzzaman Said Nursî’nin zamanımızın farz vazifesi olarak nitelendirdiği ittihad-ı İslâmı sağlamak; öncelikle Allah’ı bilen, tahkikî imana sahip, dünyasını ve ahiretini ihmal etmeyen gençlerin yetiştirilmesi ile mümkündür.
İMAN: İttihad-ı İslâmın temelini iman oluşturur. Müslümanlar arasındaki esasa ilişkin olmayan farklılıklar müsbet mânâda değerlendirilip, bir zenginlik olarak kabul edilmelidir.
HÜRRİYET VE ADALET: Fikrî, siyasî, ilmî… her türlü istibdat, fert ve grupların hak ve hürriyetlerinin elinden alınmasına yol açar. Bu durum toplumun birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunu zedeler, ihtilâfa sebep olur. Meşveret ve demokrasinin sağlıklı işlediği zeminlerde, ittihad-ı İslâmın önündeki en büyük engel olan ihtilâf ortadan kalkar. İttihad-ı İslâmda amaç, mezhep ve cemaatlerin “tekleşmesi” veya yöntemde birleşmesi değil; “maksatta ittihad”dır.
SİYASET: İttihad-ı İslâm, coğrafî ya da idarî bütünlükten öte, esas olarak fikir ve eylem birliği olarak algılanmalıdır. İttihad-ı İslâm maneviyatının gerçekleşmesi için Risale-i Nur özel bir program olarak ele alınmalıdır. Âlem-i İslâmın model kabul ettiği Türkiye’nin ‘rol model’ olabilmesi için tam demokrasiye geçmesi şarttır.
İKTİSAT: Kapitalizm ve sosyalizm gibi ekonomik modeller, insanı yanlış tanımladıkları için beşeri sefahet, israf ve yoksulluğa sürüklemişlerdir. İttihad-ı İslâmın önündeki engellerden biri, İslam dünyasının bu modellerin, bilhassa kapitalizmin etkisi altında olmasıdır. İktisat Risalesinde Kur’an ve Sünnet kaynaklı iktisat prensipleri çerçevesinde önerilen model, İttihad-ı İslâm idealinin önemli bir parçasıdır.
TOPLUMSAL KURUMLAR: Dinî cemaatlerin siyasî misyonlar edinmeleri din hizmetini zan altında bırakmakta ve ulvî hizmetleri aksatabilmektedir. Buna âzamî hassasiyet gösterilmelidir.
MİLLİYETÇİLİK: Hakikî milliyetimizin esası ve ruhu İslâmiyettir. Müslümanlar ancak kardeştirler. Buna binaen Müslümanlar olarak bizlere düşen, etnik farklılıklarımızı İslâm potasında eritmektir. Ta ki hakikî kardeşlik bağımız ve kaybettiğimiz ittihad-ı İslâm bize geri dönsün.
KÜLTÜR, SANAT VE DİL: Uluslararası platformlarda söz sahibi olunabilmesi ve farklı milletlerden Müslümanlarla diyalog kurulabilmesi için başta Arapça ve İngilizce olmak üzere yaygın dünya dilleri öğrenilmeli ve kullanılmalıdır.
İLETİŞİM: Esas amacı i’lâ-yı kelimetullah olan Müslümanlar, birbirlerini sevip sevgi bağlarını güçlendirmekle yükümlüdürler. Said Nursî bunu “müfritane irtibat” olarak ifade etmiştir. Müslüman toplumlar arasında İttihad-ı İslâmın tesisi ‘müfritane irtibat’ ile mümkündür. Bunun için de doğru ve sağlıklı bir iletişim gereklidir.
Sadece bu iktibaslar bile, nesl-i cedîdin ittihad-ı İslâm bahsine Risale-i Nur’daki parametreler ekseninde ne kadar derin bir vukufla yaklaştığını göstermeye yeterli. Tebrikler, teşekkürler...