Kur’an-ı Kerim yasağı ve siyasi arena
Uyuşturucu ilkokula girdi. Kur’an-ı Kerim ilkokul çağına yasak! Bir İslam diyarında, Müslüman’a bundan ağır hakaret, bundan çirkin zulüm düşünülemez.
Yarasa güneşe, zalim çıkarcı Kur’an ışığına dayanamaz. İbrettir.
Milletlerin gücü eğitimindedir. Eğitimin esası ahlak, edep, insanlık, manevi eğitimdir. Ahlakın temeli dindir. Din İslam’dır.
Siyonizm, yaygın gizli örgütleri, sermaye, medya, propaganda imkanları ve tetikçi kadrolarıyla İslam dinine karşı gizli-açık, derin ve yaygın bir savaş içindedir. Kirli, baskıcı ve boğucu bir atmosfer doğuruyor. Bu havada, Müslüman her an itham ve iftiralarla baskı altına alınıyor ve en vicdansız zulümlere maruz bırakılıyor. Kur’an’ı tehlike ilan edip öğrenme hakkının yasaklanmasına kadar.
Amerika Oklahama City’de, 1995 yılında Federal binanın önünde bomba yüklü bir kamyon patlatıldı. 19’u çocuk 168 kişi öldü. Hemen, Müslümanları sorumlu tuttular. Mahkeme sonucu, gerçek anlaşıldı. Ama “İftira et, tutmazsa da iz bırakır” fitnesi görevini yaptı. Aynı itham ve iftiralar Türkiye’de Danıştay cinayetinde. Hemen resmi kişiler de dahil beyanatlar, yorumlar, ithamlar. Ve gerçek. Utanan mı var. Misalleri artırmaya gerek yok. Okuyucumun hafızasında yüzlercesi var.
Maksat, mazlumu her an suçlayacak baskı iklimi olsun. Müslüman, en tabii, en temel haklarını dahi arayamaz duruma gelsin. “Yeşil sermaye” tahribatından “Başörtülü Çankaya’ya çıkamaz” komedisine, “Kurban kanı boğazı boyadı” hokkabazlığına, “Çoban oyu ile benim oyum bir mi olacak” ilkelliğine, insanımızı, “göbeğini kaşıyan adam” şeklinde niteleme edepsizliğine kadar her çirkinlik, manevi atmosfer kirliliğini artırmaktadır. Banka içi bu havada boşaltılmakta; “411 parmak kaosa kalktı; Sezer gelsin tayin yapsın” gibi millete ve hukuka meydan okumalar, bu imkanla meşrulaştırılmaktadır.
Akla, vicdana, hukuka, ahlaka ters bu fiili egemen tavır tüm yolsuzluklarını, iş bilirlik ve adamlarını koruyup kollamak olarak göstermekte; partiye kaydolmadan genel başkan; hapiste milletvekili olma imkanları sağlamaktadır.
Akla, vicdana, insan haklarına, anayasalara aykırı Kur’an yasağı, bu kirli havanın, bu tehdidin zirvesidir. Millet istikbalini karartmaktadır.
“Dinsiz millet olmaz” gerçeği, tarihin, ilmin, fıtratın hükmüdür. % 98’i Müslüman bir ülkede, her şey serbest, Kur’an öğrenimi yasak? İslam ahlaktır. Ahlaksız özgürlük rejimi yaşamaz. Ahlaksız siyaset meydanı, yalan, iftira, döneklik ve aldatmacanın pazarı haline gelir. Demokrasi, millet adına diktatörlük olur. Stalinler devri, her diktatörden daha vahşidir.
Siyaset, istikbale bakar. Tehlikeli ameliyat gibi de olsa, istikbal denir. Savaşın anlamı budur. Cehaletin en tehlikelisi, bilmediğini biliyorum zannetmektir. Kur’an yasağı, parti yöneticiliğine gelmişleri dahi, kendi dinlerini; başörtüsünü rahibe örtüsüyle karıştıran, cumayı kazaya uğratan; bilmediğini bildiğini zanneden bir cehalet karanlığında bırakır.
Bütün milleti can evinden ilgilendiren utanç nedeni bu yasağın kaldırılması için, seçim meydanlarından gür bir ses çıkmıyor. İşsizlik, rakamlara göre 19’dan 12,75’e düşmüş; çevreden ekonomiye övgü geliyor. Muhalefetin tek konusu yokluk edebiyatı. Ahlaki yozlaşma, cehalet, İslam’a vurulan prangalar, insani değerler meydanlarda yok. Kirli baskın havanın rolü? Tamam da. Kurtuluş gayreti nerde!
Kanun kuvvetinde kararname yetkisi var. Bu utanç yasağı kalkmalı.
Bilgi yasağı kaldırılıp, mecburi cehaletten kurtulma imkanını gündeme taşıyan muhterem Diyanet İşleri Başkanımıza saygılarımı sunuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.