İsrail’in, “Vaat edilmiş topraklar” inancını biliyorsunuz.

Bu inanışa göre dünya krallığının merkezi ve idare yeri olacak bir devlet için Türkiye’nin Güney Doğu bölgesinin de içinde bulunduğu Fırat’tan Nil’e kadar olan bölgeyi kapsar “Vaat edilmiş topraklar”.

1974’te zamanın İsrail Savunma Bakanı Ariel Sharon’un, “Türkiye de alaka alanımız içindedir” sözleri İsrail’in Arz-ı Mev’ud çerçevesinde Türkiye coğrafyasında da hedeflerinin olduğunun işaretidir.

Sözde Kürdistan haritası da tam olarak Arz-ı Mev’ud haritasının içerisine yerleştirilmiştir.

Bu çerçevede bakıldığında PKK-İsrail ilişkileri dikkat çekmektedir.

Veriler incelendiğinde PKK’nın İsrail ile işbirliği açıkça gözükmektedir.

Bunun için çok ötelere gitmeye gerek yok.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde Türkiye’ye sığınan ve Van’a yerleştirilen, 1960’larda İstanbul’a ve İsrail’e göç eden 38 kişilik Musevi grubun 12 Mayıs 2011’de Van’a gelişini ve coşkuyla karşılanışlarını bir hatırlayın.

Bu işi kim organize etti bir düşünün...

Yahudi grup Başkale’de BDP üst düzey yetkililerince şenlik havasında karşılanarak el üstünde tutuldular.

İsraillilerin Başkale’ye girişi BDP Van Bağımsız Milletvekili adayı Kemal Aktaş’ın sesli yayın aracı ve 40 araçlık konvoyla birlikte Kürtçe anonslarla gerçekleştirildi.

Karşılama PKK şarkıları eşliğinde adeta PKK-Musevi Dayanışma Şenliği’ne dönüştürüldü.

Yahudi grup BDP ilçe binası önünde toplanan halkla sohbet edip, kendilerine ait olduğunu söyledikleri evleri ziyaret ettiler.

Van’da Akdamar Adası ve Van Kalesi’ni gezdiler.

Ardından 13 Mayıs’ta BDP’li Başkale Belediye Başkanı Hecer Sarihan, BDP İlçe Başkanı Derviş Polat, BDP eski Belediye Başkanı İhsan Güler ve diğer BDP’liler ile Güroluk Köyü ve civarındaki köyler ile buralardaki Musevi mezarlarını ziyaret ettiler.

2009’da Başkale DTP ilçe teşkilatının Başkale’de yok edildiğini iddia ettikleri Yahudi mezarlığının onarılması için İsrail Büyükelçiliği’nden yardım istediği ve Büyükelçi ile görüşmek için randevu almaya çalıştıkları biliniyor.

Peki PKK-BDP çevresini neden Musevi mezarlığı merakı sardı acaba?

Sıradan bir merak mı sizce bu?

Asla...

Bakın Yahudi lobisinin de desteği ile ABD’nin Irak’a müdahale etmesi sonrasında Irak’ın kuzeyindeki Kürtler ABD’ye daha da yakınlaştı.

İsrail ise bölgedeki Kürtler üzerinden Irak’ta nüfuz sahibi olmaya yönelik çalışmalarına hız verdi.

PKK ise bu vesile ile Irak’ın kuzeyinde daha serbest hareket etme imkanı buldu.

En son teslim olan PKK itirafçılarının, PKK’nın Irak’ın kuzeyinde bulunan petrol kuyularını korumakla görevlendirildiğini anlatması, uluslararası işbirliğini gözler önüne seriyor.

İsrail’in “Kürtlerle ilişkilerini geliştirme” sebebinin bölgedeki eski Yahudi yerleşimlerden kaynaklandığı belirtilmesine karşın bir diğer görüş de; “İran’ın nükleer çalışmalarını izlemek, bölgedeki istihbarat ağını genişletmek, Irak’ta arazi satın alarak bölgede kalıcı olmak, Kerkük-Hayfa ile Musul-Hayfa boru hatlarını faaliyete geçirmek” şeklinde.

Barzani ve Talabani’nin yardımı ve İsrail’deki Kürt Yahudiler aracılığıyla bölgede arazi alımı yapan İsrail’in, ileriki süreçte ülkesindeki Kürt Yahudileri bölgeye göndereceği de başka bir öngörü.

Hatta bu amaca dönük olarak Kürt-Yahudi Birliği gibi komitelerin kurulması da başka bir boyut.

Ayrıca, İsrail’in Yahudi kadınlarla üst düzey Kürt yönetici ve akrabalarını evlendirerek nüfuz elde etmeyi amaçladığı, dışarıdaki Yahudilerin bölgeye göç ettirildiği, Irak’ta Müslüman olmuş Yahudilerin diğer ülkelerdeki akrabaları kullanılarak tek çatı altında toparlanmaya çalışıldığı, Irak’a gelen özel güvenlik, ticari, sanayi, petrol, ilaç ve gıda alanındaki şirketler vasıtasıyla Irak’ın kuzeyini kontrol etmeyi hedeflediği iddiaları da yine bu kapsamda değerlendirilmekte.

12 Haziran’da PKK-BDP ve İsrail destekli bağımsızlara oy vermek isteyen bölge halkı bir de bunları hesaba katmalı.

Kurulan Kürt-Yahudi komitelerini ve PKK-BDP bağlantılarını bir kez daha gözden geçirmeli.

Bizden söylemesi...