ufkumuz açık olsun
Önemli bir seçim yaptık. Normal seçimlere ulaşmak için kritik yoğunluğu azalan bir-iki seçim daha gerekebilir. Huzur ve dayanışma için manevi değerler şart. Birbirini ötekileştiren, “dişini sökme” hırsına esir, millet huzurunda utanmadan küfür eden liderlerle demokrasi olmaz. Huzur ve kardeşlik liyakat, haya ve edeple kazanılır. Dua ve gayret gerek. Seçim, milletimiz, İslam dünyası ve insanlık için hayırlı olsun. Kansız-kavgasız seçimler, maddi-manevi bahar olur inşallah.
Bizim seçimle atlatmaya çalıştığımız zor geçidi, İslam dünyası, şekil farklarıyla yaşıyor. Tahrir meydanı ile Mübarek cephesi arasındaki çekişmenin sandıkta yapılması, önemli bir merhale. Özde fark fazla değil. Normale erinceye kadar yeni merhaleler gerek. Seçim ve tahrir önemli. Değişim orada başlıyor. Kolay değil. İmtihan dünyası bu. Liyakat ister. İyiliği yaymak, kötülüğü engellemek lazım. Ayak tutacak sağlam zemin, ahlak, irade ve emekle oluşur. Fert ve toplum olarak kendimize bakmamız ve kendimizden başlamamız gerekiyor. İslam ülkelerindeki hayatiyete, “Arap Baharı” deniyor. Bahar değil, baharın müjdesi. Müslümanlar, aynı vücudun uzuvlarıdır. Bu müjdeyi, vücudun bir kısmıyla, yani Arap dünyasıyla sınırlamak yanlıştır. İslam dünyasının baharıdır. İslam’ın Arap’ı, Acem’i, İngiliz’i, Japon’u olmaz. Bir duvarın taşları gibi bir ve bütündür. Hadiseler ve bireylerdeki gayret, bu silkinişin bütün İslam dünyasında yaşandığını göstermektedir.
Dünya Müslümanları olarak, uzun bir kış geçirdik. Kara bulutlar perdeledi ufkumuzu. Fakat kara bulutlar arkasındaki Müslüman’ın ufku, İslam inancının her zulmeti delen nuru ile hiç kaybedilmedi. Bugün değilse, yarın bahar. Ölümsüzlük yaşatan iman için engel mi olur, karanlık mı kalır. Köle Bilal-i Habeşi, hâlâ milyarların gönlünde. Ebu Zer’ler, Yunus’lar hep öyle. “Benden değilsen düşmanımsın” diye dünyaya meydan okuyan Bush’lar, Lenin’ler, Stalin’ler ve taklitçisi ufaklıklar neredeler? Kız çocuklarının örtüsünü yırtarak makam, rütbe ve çıkar yarışındakilerin nasıl yokluk çukuruna düştüklerini tarih anlatıyor.
Alem yeni ibret sahneleri sergiliyor. Heykel ziyaretine gelenler, aynı heykeli baltalarla parçalıyor. İslam baharı, derin dünya devletini sarstı. Telaştan, gizlilik perdelerini yırttılar. İslami değerlere açık saldırı, gizli örgütler için, balığın karaya vurmasından farksızdır. Abdülhamit Han’ı, cihan imparatorluğu tahtı ve Hilafet makamından indirip, Yahudi Alatini’nin Selanik’teki evinde göz hapsine almakla gururlananlar, bugünün yönüyle yarına bakmalıdır. İmam Hatip okulu ve başörtüsü yasağındaki bunca emek ve fedakarlıkları heba oluyor. Bilgi çağıyla, evrensel gizli örgütlerin sömürgecilik devri bitiyor. Ya evrilecek, ya devrilecek. Yaşayan görecek. Globalleşme ve bilgi, vicdanları harekete getiren, gizli tuzaklar üzerine gün ışığı düşüren bir imkandır. Provokasyon ve tuzaklarla durumu kışa çevirmek imkanı kalmamıştır. Ekmel-i ve eşref-i mahluk olarak yaratılan insan, üstün ve şerefli yerini alacaktır. Ufuk aydınlık, çağ İslam’ın ve insanlığın çağıdır.