Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Kandil Gecesinden güne başlamak

Kandil Gecesinden güne başlamak

Gönüllerin dualarla, ibadetlerle hafiflediği, bir mübarek gecenin ertesinde insan doğan günü umutla, sevinçle, coşkuyla selâmlıyor. İçinde bulunduğunuz ana, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sualine muhataplığın emniyetiyle bakıyorsunuz. Ezel sözleşmesi yenileniyor; “evet Sen bizim Rabbimizsin”.
Miraç, rasyonel aklın sınırlarını zorlayan bir hadise olduğu için bilimsel verilere dayandırılan açıklamalar havada kalıyor. Diğer taraftan, Peygamber Efendimiz uyanıkken mi bu yolculuğu yaptı, rüyada mı, Mescid-i Haram’dan mı Mescid-i Aksâ’ya gitti yoksa aksi mi, Miraç ruhen mi, bedenen mi gerçekleşti, âyette zikredilen Süleyman Mâbedi Kudüs’teki Mescid-i Aksa mı, değil mi, gibi soruların araştırmasını, alanında ehil ilim adamlarına bırakmak lazım.
Mümine lazım olan, Hazreti Ebubekir’in, “O söylüyorsa, doğrudur” teslimiyetiyle Kur’an’a ve Hazreti Peygamber’in risaletine iman etmektir. Bilindiği gibi, Hazreti Ebubekir, Peygamber Efendimiz’in Miracını işittiğinde hiçbir yoruma kalkışmadan, “acaba” demeden, sözü eğip bükmeden, tereddütsüz; “O söylüyorsa, doğrudur”, demişti. Allah’a kul olmanın, bütün tutsaklıkların zincirlerini kıracağını, yönünü O’na çevirmeyenler kolay kolay anlayamazlar.
Hayat tecrübeleri, aslında insanı İlahî iradeye teslim olmaya çağırıyor. Endişelerimizin, vehimlerimizin, plân ve programlarımızın boşuna olduğunu olaylar bize anlatıyor anlatmasına. Ama, “Allah var, ne gam var” diyebilen sadelikte hayatı seyredemiyoruz.
Mübarek gecelerin, Allah’ın mümin kullarına bahşettiği seçilmiş zamanlardan olduğunu düşünüyorum. Arifler bizlere, tövbelerin, ibadetlerin, duaların, tefekkürün bereketlendiği bu güzel gecelerin nasıl ihya edileceğini öğütlemişler. Fakat son yıllarda, İlâhî olan değerlerle “dünyevi kutsalları” birbirine karıştırdık. Dolayısiyle edep anlayışımız da terk ettiğimiz güzel ahlâk özelliklerimizden biri oldu.
Kutsiyeti olan değerler adına yapılan özel günlerin ve kutlamaların, alkışlarla takdir edilen gösterilerden ayrı tutulması gerekir. Esasında bu gecelere yakışan sessizlik ve sadeliktir. Nafile ibadetin gizlisi makbuldür.
Bir anma gününde, çok güzel Kur’an okuyan hafız efendiyi alkışlayanlara şahit olmuştum. Kur’an ve alkış!.. Yan yana getirmek nasıl bir gaflettir? Kur’an-ı Kerim okunurken, aldırmayıp konuşanları neredeyse kanıksadık. Konuşacaksan çık dışarıda konuş be Allah’ın kulu desek de faydasız. İzan o kadar. Camilerde, cemaâtle namaz kılarken hoca efendinin uyarılarına karşı ısrarla telefonlarını kapatmayanların hamlığına da ara yerde gönderme yapalım.
Kutsallara karşı hassasiyetin gelişmesi için ciddi bir eğitime ihtiyaç var. Dinî terbiye anlayışımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. İnsanlığı kucaklayan evrensel bir dinin gerekleri, sayı hesabına dökülen ibadetlerle yerine getirilmiş sayılmaz. “Güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” diyen bir Peygamberin ümmeti olarak hâl ve davranışlarımızı terbiye etmenin gayretini göstermeliyiz.
Şair Nabi ne diyor?
Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâ’dır bu
Nazargâh-ı İlâhî’dir Makâm-ı Mustafâ’dır bu

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Belkıs İbrahimhakkıoğlu Arşivi