MHP dersi
BDP, bağımsız aday listesini YSK’ya sunduğunda Yeni Akit farkıyla ilk biz gündeme taşımıştık.
Doğrudan Kandil’den belirlenen bu 6 KCK sanığının nihai amacının bağımsız devlet kurmak olduğunu, savcılık iddianamesine dayanarak ayrıntılı biçimde gözler önüne sermiştik.
BDP, bu isimleri ilgili mahkemelerin tahliye kararı vermeyeceğini bile bile aday gösterdi.
Haberlerimizden de takip ettiğiniz gibi öyle isimlerdi ki bunlar; kimisi bağımsız devlet için yemin metni hazırlamış, kimisi Apo’nun sözcülüğünü yapmış, kimisi de dağa militan dahi temin etmişti.
Özetle bu isimler ayrı devlet yapılanması olan KCK’nın beyin takımıydı.
PKK bunun için istiyordu KCK tutuklularının TBMM’ye girmesini...
Seçimi, teröristleri hukukun elinden kurtaran birer araca dönüştürmeye çalıştı BDP.
Legal mecraları illegal amaç için kullanmaktı bunun adı.
Bu sadece bir gerilim stratejisiyle anlatılamayacak kadar iyi planlanmış bir hamleydi ayrıca.
Şiddetten beslenen BDP’nin asıl amacı gerilim oluşturup kaos çıkartmaktı.
BDP’nin zihni arka planında şiddet yoluyla her şeyi elde edebilecekleri algısı oluşmuştu bir defa.
Bu çerçevede “Tahliye yoksa Meclis’e girmeyiz” tehdidiyle yargıya baskı ve şantaj yaptılar.
Bu yöntemle, siyaseti; teröristleri yargıdan kaçırarak milletin meclisine taşıyan bir kurum haline dönüştüreceklerdi.
Çok önemli bir test gerçekleştiren BDP’nin asıl önemli planı ise: 2015’te APO’yu vekillik yolu ile dışarı çıkarma hamlesiydi.
Sokak olayları ile şiddeti kullanarak, tehdit ve şantaja bu yüzden başvurdular.
Hukuk’u zorladılar.
Milli iradenin tecelli ettiği, demokrasinin kalbi sayılan Meclis’i boykot ettiler.
Dağdan gelen talimatlarla hareket eden BDP’nin bu tutumuna bir ölçüde anlam verebilmek belki mümkün. Ancak Türkiye’nin en köklü partilerinden birisi olan CHP’ye ne demeli?
Değerlendirmeler “PKK’lıları CHP listelerinden Meclis’e taşıyan Kılıçdaroğlu’nun elinde oyuncak oldu Ana Muhalefet Partisi” şeklindeydi.
Kimin aklına gelirdi bir gün CHP’nin yemin törenini protesto ederek BDP ile aynı paralelde buluşacağı...
Ama oldu işte.
Ancak bu sürecin en kilit partisi MHP devreye girdi ve oynanan oyunu bozdu.
Kandil merkezli bu planı iyi okudu MHP yönetimi.
Kurulan tuzağı gördü.
Tıpkı “367 krizi”nde olduğu gibi.
MHP, kendi vekili Engin Alan’ın tutuklu kalması pahasına tarihi bir karar alarak hukuksuzluğun başka bir hukuksuzlukla çözülemeyeceğini BDP ve CHP’ye göstermiş oldu.
KCK’lıların Meclis’e girmemesi için set oluşturdu.
Popülist yaklaşımlara prim vermedi.
Milli iradeye sahip çıktı.
Devlet’in ne olduğunu ve de ne olmadığını ortaya koymuş oldu MHP.
Kılıçdaroğlu’nun, “Biz arkadaşlarımızı satmayız” göndermesine anında karşılık verilerek, “Asıl CHP 11 milyon seçmenin iradesini satmıştır” denilerek Kılıçdaroğlu’na demokrasi ve hukuk dersi verildi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır ise son noktayı koyup, “Burada satma oyunu mu oynuyoruz? Kılıçdaroğlu’nu milletin iradesine saygı göstermeye davet ediyorum. Yaşananlar Türkiye’ye, halka, demokrasiye yakışmaz. Yargıyla restleşmenin ne anlamı var? CHP’nin ve BDP’nin yaptığını hukuksuzluk olarak değerlendiriyoruz. Bunun sonucu Meclis’i, sistemi kilitlemektir. Sen halka verdiğin sözü tutmuyorsun demektir. Bu, BDP’ye destek vermektir. Bir olumsuzluğu geliştirmemek, soruna dönüştürmemek lazım. Bir yanlış, başka bir yanlışla kaldırılmaz. Bu gerginliğe sebep olmak hiçbir mazeret kabul etmez” tepkisini gösterdi.
Evet Şandır’ın bu sözleri MHP’nin yeni dönemde izleyeceği siyaset tarzının ilk işareti niteliğinde.
MHP, farkını ortaya koydu bu şekilde.
Umarız bu fark yapılacak “Yeni Anayasa” çalışmalarında da göz ardı edilmez.
Gelecekte elbet MHP’nin bu duruşunun siyasi bir karşılığı olacaktır.
BDP ve CHP’nin duruşunun karşılığının olacağı gibi...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.