Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Faiz lobisi yıllardan beri kanımızı emmiyor mu?

Faiz lobisi yıllardan beri kanımızı emmiyor mu?

Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan, "Faiz lobisi Türkiye'nin kanını emmek istiyor" diyerek bir gerçeğe dikkat çekmiş ama eksik bir dikkat çekiş söz konusu. Çünkü, faiz lobisi sadece Türkiye'nin kanını emmek istemiyor, yıllardan beri emiyor. Bundan sonra da fırsat verildiği sürece emmeye devam edeceklerdir. Onların işi paraya ihtiyacı olanların kanını emmektir. Hatta onlar kendilerini işadamı olarak görüyor, verdikleri para karşılığı aldıkları faizi yaptıkları işin bedeli olarak takdim ediyorlar. Kapitalist sistem sürdüğü, kapital yani para emekten daha önemli kabul edildiği sürece de faiz lobisinin karı artarak devam edecektir. Kapitalist sistemi kabul edenlerin küresel ve ulusal sermaye çevrelerini kan emici sülük gibi görmelerinin aslında bir mantığı da yoktur. Çünkü, kapital sahiplerini kan emici olarak kabul ettiğiniz andan itibaren kapitalist sistemi reddetmeniz, bu sistem ile fakir fukaranın, bunun da ötesinde gelişmekte olan ülkelerin sermaye sahipleri tarafından sömürüldüğü gerçeğini kabul etmeniz gerekir. Hemen belirtelim ki kapitalist sistemi tek başına reddetmeniz de fazla bir anlam ifade etmez. Faizi reddeden alternatif sisteminizi ortaya koymanız ve topluma sunmanız gerekiyor. Aksi halde hem kapitalist sistemi dünyanın bir gerçeği olarak kabul edip arkasından da sermaye sahiplerini kan emici sülükler olarak nitelendirmeniz doğru olmaz. Bunun da ötesinde böyle bir nitelendirme samimi de olmaz.

Sayın Bakanın ulusal ve küresel sermaye çevrelerini kan emici olarak nitelendirmesine sonuna kadar katıldığımı belirtmek isterim. Ancak, bundan kurtulmak için AK Parti iktidarı 9 yıldır ne yaptı? Türkiye'nin iç ve dış borç stokunda azalma mı oldu? Her fırsatta Hükumetten yapılan açıklamalarda IMF'ye olan borcun azaldığı gündeme getiriliyor ve bununla övünülüyor ama cari açığın nasıl kapatıldığından hiç söz edilmiyor. Söz gelimi yılın ilk üç ayında cari açığın 22 milyar dolar olduğu açıklandı. Bu açığa rağmen en azından şimdilik bir kriz söz konusu olmadığına göre bu bir yerlerden, daha doğrusu bir takım yollardan kapatılıyor demektir. Artık ekonomiden anlayan herkesin ifade ettiği gibi bunca borç ve cari açığa rağmen bir krizin yaşanmayışı yüksek faiz sebebiyle küresel sermeyenin içerideki ayakları vasıtasıyla ülkemize gelişi ile izah ediliyor. Buna ister sıcak para deyin ister bir başka şekilde izah edin. Yani küresel sermaye ülkemizde yüksek kar elde ettiği için çeşitli yollardan ülkemize geliyor ve yüksek gelir(faiz) elde ederek dışarıya transfer ediyor. Kısacası Sayın Bakan'ın faiz lobisi dediği, benimse küresel sermaye çevreleri dediğim kesim ülkemizin kanını emmeye yıllardan beri devam ediyor. Bunu engelleyecek adımların atılması karşısında hemen içerdeki uzantıları ve etkiledikleri çevreleri harekete geçirerek iktidarların değişmesini bile sağlamaya çalışıyorlar. 28 Şubat Sürecinin sebeplerinden birisinin küresel ve ulusal sermaye çevrelerinin çıkarlarına taş konulması olduğunu unutmamak gerekiyor. Kısacası küresel sermaye ulusal yönetimleri bile çıkarları doğrultusunda dizayn etmeye bunu başaramazlarsa yönlendirmeye çalışıyorlar. Bir çıkar savaşı veriyorlar.

Bu noktada Sayın Çağlayan'ın sözlerinden bir bölümü aktarmak istiyorum:

"Aman Türkiye büyümesin, büyürse enflasyon artar, diyorlar. Bize söylenenler, Türkiye'nin kanını emmeye çalışanların ve faiz lobisinin tezgahıdır. Bu faiz lobisi Merkez Bankası'na baskı yaparak, faizleri artırmayı ve bu şekilde Türkiye'nin büyümesini önlemeye çalışıyor."

Sevgili kardeşim Reşat Nuri Erol köşesinde bu alanda sürekli olarak uyarılarını yapıyor, sistemin hastalıklarına dikkat çekiyor ama izniyle Sayın Bakan'ın sözleri ile ilgili bazı hususlara ben de dikkat çekmek istiyordum.

Türkiye şu anda küresel sermaye için en karlı ülkelerden birisi olmasına rağmen söz konusu çevreler belli ki elde ettikleri ile yetinmek istemiyor, daha fazla kazanmak istiyorlar. Vampire kan emiyor diye kızmanın bir anlamı yoktur. Çünkü vampir kan ile beslenir. Önemli olan onların yaşama alanını daraltmak, kanınızı emmelerine izin vermemek, bunun için gerekli tedbirleri almak gerekir. Kaldı ki yukarıda da belirttiğim gibi kan emiciler kapitalist sistemin ana unsurlarından birisidir. Çünkü bu sistemde en önemli değer kapitaldir. İnsanların emeği bile sermaye sahiplerinin gücünü artırmak için kullanılır. Öyle olmasaydı bu ülkede sürekli olarak fedakarlık yapmak emekli ve çalışanlar ile dar ve sabit gelirlilere düşer miydi?

Kısacası kan emiciler sistemin hastalığıdır. Bu hastalıktan kurtulmanın yolu parayı yani sermayeyi putlaştıran sistemin yerine alın terini yani emeği esas alan sistemin hayata geçirmektir. Bu gerçeği dünyanın realitesi gibi bir takım nitelendirmelerle bir kenara iterek sermaye sahiplerinin sömürüsünden şikayetçi olmanın anlamı kalmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi