Küçük adamlar
CHP’nin Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay için verdiği mücadelenin, milli iradenin temsili için olmadığını, iki Ergenekon sanığını kurtarma ve bu emsalle diğer sanıklara yol açma çabası olduğunu başından beri söylüyoruz.
Yani bu bir “milli irade mücadelesi” değil, CHP’nin tek parti döneminden beri yürüttüğü İttihatçı zihniyeti ayakta tutmak için verilen Ergenekon mücadelesiydi.
Bunun kanıtı da Haberal ve Balbay’ın tavırları.
AK Parti ve CHP’yle karşılaştırmalı birer örnek verirsek konu daha iyi anlaşılacak.
AK Parti’nin kuruluş yıllarını hatırlayın.
Erdoğan, seçilme hakkından mahrum bırakıldı ama yılmadı.
Meydan meydan dolaşarak seçim çalışması yaptı, bütün Türkiye’de görülmemiş performans sergiledi.
Sonunda Başbakan olacak kendisi değil Abdullah Gül’dü...
Seçim sonrasında Türkiye için o dönem güven açısından çok kritik olan dış ilişkiler konusunda canla başla çalıştı.
AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla 15’ten fazla Avrupa Ülkesi’ni dolaştı.
Abdullah Gül’ün Başbakan olarak katıldığı bu gezilerden bir adım geride durmasını bildi.
Bunlar siyaset dünyasında nadir görülen fedakarlıklardı ama yaptı bunları Erdoğan...
Sonrasında Siirt’ten seçilmiş bir milletvekili Erdoğan için fedakarlıkta bulundu ve Erdoğan seçildi...
Fedakarlıklar zinciri AK Parti için tavanda ya da tabanda fark etmiyordu anlayacağınız.
Abdullah Gül bir an bile tereddüt etmeden koltuğunu Erdoğan’a bıraktı.
Koltukların önemini yitirdiği anlardı bunlar.
Sonra Türkiye’nin bir numaralı koltuğuna geldi sıra.
Cumhurbaşkanlığı koltuğuna...
Erdoğan aday olabilirdi ve partisinden de tam destek alabilirdi.
Demirel siyasetine alışmış Yavuz Donat o günlerde “Hiçbir fani bu koltuğa bigane kalamaz. Erdoğan aday olacaktır” diyordu.
Ama Erdoğan sivil toplum kuruluşlarından milletvekillerine kadar herkesle görüştü ve Abdullah Gül’ün adaylığını açıkladı.
Ülkeyi düşünmek, ülkenin geleceğini düşünmek, partisini düşünmek, partisinin geleceğini düşünmek ve bu uğurda şahsi fedakarlıklar yapmak.
Bunlar bizim Selçuklu’dan, Osmanlı’dan beri devlet terbiyemizden, kültürümüzden, dokumuzdan, genlerimizden gelen şeylerdi.
İşte bunun örnekleri AK Parti’de tecelli etti.
Gelelim CHP’ye...
Sonradan türeme İttihat ve Terakki Partisi’nde bize ait değerler alerji yaptığı için, devamı olan CHP’de de alerji yaptı.
Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal, “Bizim için partinin itibarını zedelemeyin, bizim yüzümüzden CHP zarar görmesin, seçimden yeni çıkmış ülkenin istikrarı zarar görmesin, Meclis’e girin yemin edin” demediler, diyemediler.
Çünkü bize ait değerler bir vadide; CHP ve Ergenekon Örgütü başka bir vadide.
Fedakarlık gerektiği anda kendi benliğinden fedakarlık yapamayanlar, küçük adamlar olarak kalırlar.
Kılıçdaroğlu, CHP’yi küçük adamların partisi yapma yolunda unutulmayacak bir süreç yaşattı bize son bir aydır.
Durup düşünüp bu tabloya bakmalılar.
Fedakarlıklarla yürüyen AK Parti ve Erdoğan büyük harflerle, büyükler olarak tarihimize yazılacak.
Tek dertleri “hüllelerle hukukun elinden kurtulmak” olan ve küçük hesaplar peşinde koşan Balbay ve Haberal gibiler ise küçük adamlar olarak kalmaya mahkum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.