Öfke körlüğü
Silvan baskını, PKK programlayıcılarının adımları hızlandırma harekâtı gibi görünüyor. Baskının, demokratik özerkliğin ilânı ile aynı zamanlarda ayarlanmasından da öyle anlaşılıyor zaten.
Tabanda birlikte yaşama problemi olmayan kardeş halkların arasında yakın geçmişte yine dışarıdan programlı totaliter baskılar kanalıyla ayırımcılık oluşturuldu. Bunun nasıl başarıldığını, olayların seyrini düşününce insan ister istemez Garaudy’nin Filistin meselesi hakkında yazdıklarını hatırlıyor. İslam coğrafyası üzerinde oynanan oyunların adı ne olursa olsun metodu aynı.
Batı dünyasının, gerçek niyetini açıkça belli etmemesi geleneğinde var. Batı, emperyalist amaçlarını perdeleyerek sahneliyor. Üstelik bunu da, üzerine oynadığı ülkenin insanlarının eliyle yapıyor. Gizli niyetin öncü aktörleri ise genellikle medya mensupları oluyor.
Herkesin malumu olan bu yöntemleri hatırlatmaktan maksat, kontrolsüz öfkemizle şiddetini arttırmaya niyetlenen PKK terörünün ekmeğine yağ sürmemektir.
Haklı tepkimizi göstermek için doldurduğumuz meydanların köşe başlarını provakatörlerin tuttuğunu unutmamalıyız. Bir zamanlar sağ sol çatışmasıyla meydanlara sürüklenen kalabalıkları galeyana getirenlerin maksat hasıl olunca buharlaştıklarını bilmek için falcı olmaya gerek yok. Hatırlayalım: 12 Eylül harekâtının ertesi sabahında, Türkiye’nin bütün meseleleri bir gecede çözüldüğünden mi ortalık süt liman oldu?
Kürt meselesinde ister kabul edelim ister etmeyelim, mesafeler alınmıştır. Yirmi otuz yıl sonra neticeye varılmış, sular durulmuş olarak birileri hatıralarını yazmaya başlayacak. Yaşananların, Türk tarihinde önemli dönemler arasına kaydı düşürülerek yorumları yapılacak. Şimdi bize düşen aklımız ve ferasetimizle tanık olduğumuz dönemleri tarihe lekeli sayfalar olarak geçirmemektir.
Kim barış istiyor, kim kanla beslenmekten yana, açıkça belli olduğuna göre bütün iş gerçekten barıştan yana olanlara düşüyor. Yüreklere, izi silinmeyecek ateş düşürmeyi iş bilicilik sanan eşkıyaya ne söyleseniz kâr etmeyecektir. Böylelerine en hafifinden bizim yörenin tabiriyle “Allah vurmuş aklını almış” derler. Dağ adamı olmayı yöntem olarak belirleyenin sözünü dinletme biçimi de halkı korkutarak sindirmekten ibarettir.
Barıştan yana olan Kürtler, demokratik özerklik isteyenlerin halkı nasıl bir çıkmaza sürüklediklerinin farkındalar. Halkının sorumluğunu üzerinde hissedenler ucuz kahramanlıklara yeltenmez, militan ağzıyla konuşmazlar.
Demokrasinin gerektirdiği ahlâk bilincinden uzak olanlarla sorunların çözülemeyeceğini tecrübeler gösterdi. Daha ağzını açmadan sen bunu söyledin diye her şeyi çarpıtıp kargaşa yaratmak isteyenlerin iyi niyetli olduklarını söylemek saflık olur. Buna rağmen sabrı zorlayanların oyunlarının farkında olmaya mecburuz. Farkında olursak dolduruşa da kolay kolay prim vermeyiz.
Gerektiğinde yürüyüşler yapalım, meydanlarda toplanalım, ama bunu Kürt kardeşlerimizi tartaklamaya dönüştürmeyelim. İtidal bize Peygamberimizin nasihatidir. Ağır sorumluluğu olan meselelerde maç seyreder gibi davranamayız. Türk, Kürt ciddi bir imtihandan geçiyoruz. Neticeleri vahim sonuçlar doğuracak her türlü taşkınlıktan uzak durmak hem insanî hem tarihî görevimizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.