İyi terörist-kötü terörist oyunu
Silvan saldırısı sonrası, Bayık’ın çıkışı Öcalan’ı PKK üstü, siyasi bir konuma yükseltti!
Silvan saldırısı hem BDP’nin hem Öcalan’ın söylemiyle ters bir tablo oluşturup, Öcalan ve açılım yanlılarını zora soktu!
Bu tablo içerisinde Hükümetin pazarlık payı da bir hayli artmıştı.
PKK saldırıyı üstlenemezken, kısa süre içinde Cemil Bayık’ın saldırıyı sahiplenmesi Öcalan’ın elini oldukça rahatlattı. Ve Öcalan’ı PKK’dan bağımsız çözüm yanlısı, uzlaşıcı, iyi terörist konumuna oturttu.
Cengiz Çandar’ın TESEV için kaleme aldığı raporda da iyi terörist kötü terörist ayırımı yapılarak, bu algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Öcalan ve Karayılan’ın başını çektiği “iyi PKK” Sünni, uzlaşmacı ve siyaset taraftarı kanadı temsil ediyor.
Diğer taraftan Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Ali Haydar Kaytan kötü PKK’yı temsil ediyor.
Çandar raporuna göre, “kötü PKK” derin bir Troyka gibi hareket ediyor.
PKK’nın derin adamı, şahin kanat temsilcisi Cemil Bayık’ı kim harekete geçirdi? Şahinleşen Erdoğan karşısında zora giren Öcalan’ı rahatlatacak hamleyi kim dizayn etti?
Tam bu noktada Cemil Bayık’ın Ergenekon tutuklusu Levent Ersöz ile birlikteliğini, Kuzey Irak’ta bir araya gelerek belge alışverişi yaptıklarını hatırlatmak gerekiyor.
Erdoğan şahinleşmeye başlamıştı ki, Silvan’da 13 askerimiz şehit olduktan sonra 4 bir taraftan herkes Öcalan’ın elini rahatlatmak ve topu taca atabilmek için büyük çaba sarf ediyor.
Reşadiye saldırısını da sözüm ona İran destekli kötü teröristler gerçekleştirmişti.
Taksim saldırısını da yine kötü terör örgütü TAK gerçekleştirmişti.
Silvan’da da gelin görünki aynısı olmuş, yine PKK’nın söz dinlemeyen kötü teröristleri saldırı düzenlemişti!
Murat Karayılan Reşadiye saldırısının bilgisi dışında gerçekleştiğini açıklamıştı.
Karayılan’ın dediğine göre Reşadiye saldırısını İran destekli Cemil Bayık gerçekleştirmişti.
Fatih Altaylı’ya göre ise, Türkiye Suriye’deki İslam dalgasına destek verince, PKK ile derin bağları bulunan Suriye, Silvan eylemini tetikledi.
Oysa bugün Öcalan’ı koruma derdine düşen Altaylı, 2008 DTP kongresinde halay çekenlerin kanını dondurduklarını yazmış, kimsenin kılı kıpırdamıyor diye eleştirmişti.
Tüm bu yazılar Başbakan’ı büyük bir çıkmazın ve tuzağın içine sürüklüyor.
Basın aktörleri bir taraftan Erdoğan’a gaz veriyor, Kürt sorununu çözmesi, Öcalan ile masaya oturması için Erdoğan’ı yüreklendiriyor. Diğer taraftan da bazı gazeteler Başbakan’ı ataletsizlikle suçlayarak, zayıf düşürmeye çalışıyor.
Erdoğan’ın tek çıkış yolu, eğer Kürt sorununu bitirmek istiyorsa, Kürt sorunu ve PKK’yı birbirinden bağımsız iki öğe olarak ele alıp, önce Kürt sorununun aşılmasında bir engel olan PKK’yı bitirmekten geçer. Erdoğan hem demokratik açılımlar konusunda hem de PKK’yla mücadele konusunda dirayetli duruşunda yumuşama göstermemeli.
Bir taraftan yeni anayasa çalışmalarını sürdürmeli diğer taraftan PKK’yı iyi teröristler ve kötü teröristler olarak ayırt etmeden üzerlerine gitmeli.
Kurulan tuzağa düşmemeli.
Bir taraftan Fatih Altaylı ve Ertuğrul Özkök diğer taraftan Hasan Cemal, NTV, Milliyet kısaca tüm Beyaz Türk cephesinin açılım yolunda AK Parti hükümetine verdikleri gazın sonucunda en büyük mağlup AK Parti ve önümüzdeki yıllarda iktidara gelemeyecek olan muhafazakar siyasi partiler olacaktır.
Çünkü kurulacak olan herhangi bir demokratik özerk yapının faturasının kesileceği tek yer AK PARTİ hükümeti ve temsil ettiği siyasi çizgi olacaktır.
Kazanan taraf ise yine sermayeyi elinde tutan Beyaz Türkler olacaktır.
PKK’nın başarılı olması sonucunda Beyaz Türkler yeniden toparlanma fırsatı bulacak ve kaybettikleri demografik gücü doğuda kurulacak olan bir yapı ile dengeleyecekler.
Doğuda kurulacak olan yapının başına geçecek olan dinsiz, sosyalist ve Türk düşmanı bir hükümetin Türkiye’deki en büyük müttefiki Beyaz Türkler olacaktır.
Diğer taraftan Batı’da AK Parti’nin başını çektiği muhafazakar siyasi yapılar bir daha ayağa kalkamayacak şekilde sandığa gömülecek, belki de Erdoğan şiir okuyarak çıktığı cezaevine geri dönecektir.
Doğuda özerk bir yapı kurulduğunda ilk çark edecek olanlar da her zamanki gibi bugün hükümeti açılımlar konusunda dolmuşa bindiren, Bayık’ı kötü terörist, Öcalan’ı, Karayılan’ı uzlaşmacı iyi terörist ilan edenler olacaktır.
Bunun örneklerini daha şimdiden görmek mümkün.
Seçim sürecinde özerklik vurgusu yapan CHP, bugün Başbakan’a çakıyor, şehitlerin hesabını soruyor.
Altaylı 2008’de DTP kongresinde halay çekenlerin kanını dondurduğunu yazarken bugün Başbakan’a gaz veriyor.
Milliyet’te Hasan Cemal, 10 bin kişinin katili Karayılan ile Kandil’de görüşürken, sadece 1 kişinin katili Ağca’yı TRT ekrana çıkarınca, Milliyet TRT’yi günah keçisi ilan ediyor.
Çok kısa sürede ve dar alanda Cemil Bayık’la paslaşan medyamız, demokratik adımlar atıldığında bu kez de en büyük yaygarayı koparacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.