Kaçınılmaz son
Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’yla ilgili “Askeri Vesayetin Hukuk Temsilcisi” başlıklı yazım oldukça ses getirdi.
Türkiye’de bütün muhabirler baktıkları alanlardan kulisler ve detay haberler yazmaya çalışırken, Genelkurmay Muhabirleri ise gazetelerdeki Karargah temsilcisi gibi hareket ederler.
Bu nedenle Karargah’ın içindeki kulislerden kamuoyu haberdar olamaz.
Çubuklu’yla ilgili yazımın ses getirmesi bu nedenleydi.
Karargah içinden de kulis yazılabileceğinin güzel bir örneğiydi.
Bu kulisler, Genelkurmay’da işlerin liyakat esasına göre değil, nasıl farklı hesaplarla döndüğünü göstermesi açısından önemliydi.
Yazımdan sonra geçen hafta ilginç bir gelişme olmuş, İnternet Andıcı Soruşturması kapsamında Tümgeneral Çubuklu, iddianameye “Örgüt Yöneticisi” sıfatıyla girmişti.
Geçen hafta İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, İnternet Andıcı İddianamesi’ni kabul etti ve Çubuklu hakkında yakalama kararı çıktı.
Şimdi Orgeneral Iğsız ile birlikte Tümgeneral Çubuklu da müebbet hapis cezası talebiyle yargılanacak...
Hukukçu ve Adli Müşavir sıfatını taşıyan birinin, Hükümeti devirmek için “yalan haber üreten kara propaganda siteleri” kurmakla suçlanması ne kadar utanç verici.
Neyse andıçtaki imzaların hesabı hukuk önünde sorulur.
Biz dönelim kulislerimize.
Çubuklu’nun Askeri Yüksek Yargı üzerinde de tam bir vesayeti var. AYİM Başkanı Tuğg. Abdullah Aslan bütün kritik davalarla ilgili Çubuklu’nun onayını almakta.
Bunda terfi ederek AYİM Başkanı olmasındaki Çubuklu’nun çabalarının etkisi var. Hükümetle Genelkurmay arasında problem olan 3 generalin terfisi meselesinde AYİM Başkanı Aslan, iktidarı zor durumda bırakan kararlarda etkili oldu. AYİM Başkanı Aslan daha iki hafta önce Çubuklu’nun isteği üzerine Habertürk TV’de AYİM’in kapatılmaması gerektiği ile ilgili izahatlar yapmaya çalışıyordu.
Hükümetin reform hazırlığını duyunca ekip alarma geçmiş belli ki. Sağcı gazetecilere yapılan “örtülü bağlama”yı Habertürk’ten açıktan yaptılar.
Askeri Yargıtay Başkanı Tuğgeneral Hasan Dengiz’in terfisinde de Çubuklu’nun katkısı büyük. Zir Vadisi Cephaneliğiyle ilgili Yarbay Mustafa Dönmez kararında Hasan Dengiz, oldukça yoğun çaba sarf etmişti. Çubuklu’nun kurduğu ekip sadece üst askeri yargıdan ibaret değil.
Önemli davalara bakan askeri hakimlerin tayinlerinde de teamül dışı aldığı roller nedeniyle askeri hakim atama döngüsünü bozduğu konuşuluyor.
Yakın çalıştığı personelin mevzuata aykırı olarak Ankara’da uzun yıllar kalması gibi.
Tabii bunlar huzur bozucu şeyler olarak askeri yargıya dönüyor.
Bu nedenle askeri yargıda Çubuklu’nun ekibine ilginç bir yakıştırma yapılmış: “Mahşerin dört atlısı.”
Bunlar; Hak. Bnb. Olcay Yeşilkaya, Hak. Bnb. Okşan Çidem, Hak. Yzb. Kurtuluş Kaya ve Hak. Alb. Şakir Aytaş’mış.
Bunlardan Yeşilkaya ve Çidem uzun yıllar Ankara’da görev yapan, Doğu görevi gelmesine rağmen bir türlü gönderilmeyen şanslı personellerden.
Diğer personelde bu nedenle kırgınlıklar var. Hak. Alb. Orhan Önder, Çubuklu’ya dargın biçimde emekli olup gitti örneğin. Şimdi Şakir Aytaş aynı sözlerle avutuluyor.
Muzaffer Yasin Aslan’a “senden iyi adli müşavir olur” denilmesi gibi. Bu sözlerle Askeri Yargıtay’a aday olmasının önüne geçilmeye çalışıldı.
Balyoz sanıkları için toplanan hukuksuz para da ayrı bir konu.
Genelkurmay Adli Müşavirliği’nde çalışan YARSAV eski Başkanı’nın eşi ve onun çalıştırılma biçimine hiç girmiyorum.
Milli Savunma Bakanlığı Adli İşler Yardımcısı Tuğgeneral Orhan Köprü’nün terfi etmemesi için yapılan girişimler de ayrı mevzu.
İnternet Andıcı soruşturmasının ortaya çıkardığı üzere Hıfzı Paşa için en hukuki karar komutanın istediği karardır.
Adli Müşavir böyle olunca, askeri yargının halini siz düşünün.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.