Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Amerikan İmparatorluğu ve Afrika'daki açlar!..

Amerikan İmparatorluğu ve Afrika'daki açlar!..

Ramazan'ın ilk günü yayınlanan yazımda Afrika'daki açlığa dikkat çekmiş bu mübarek günlerde imkanımız ölçüsünde herkesi yardıma davet etmiştim. Çünkü bu bizim hem inancımızın gereği hem de insan olmak bunu gerektirir. Elbette açlık ve sefalete mahkum hayat sürenler sadece Afrika'da bulunmuyor. Dünyanın pek çok köşesinde bir Amerikalının günlük yediği ile bir ay idare etmek zorunda olan insanlar var. Kısacası bu sefaletin sebebi dünyanın yer altı ve yer üstü kaynaklarının sömürgeci Batılı güçler tarafından kendi ülkelerine taşınması ve sadece kendi insanların refahı için kullanılıyor olması dünya üzerinde yıllardan beri sefaletin hüküm sürmesidir.

Yıllar önce aldığım ama sanıyorum okuma imkanı bulamadığım Amerikan İmparatorluğu adlı kitabı karıştırırken gördüm ki bir takım ülkeler bugün eğer güçlü ve dünyaya hükmeder hale gelmişlerse bunun tek sebebi dünyayı sömürme hususunda gösterdikleri beceridir !.. Hitit yayınları arasında çıkmış 1969 basımı kitapta 1960'lı yıllardaki Amerika ve bu ülkenin dünyaya bakışı anlatılıyor. Kısacası Amerikan İmparatorluğunun oluşmasındaki sebepler ve yöntemler izah ediliyor. Bu izahat yapılırken bundan 40 önceye ait verilen rakamlar gösteriyor ki dünyanın yer altı tüm zenginliklerinin büyük bölümü Amerika'ya gitmiş, Amerikalının doymak bilmez iştahını köreltmek için kullanılmış. Bu gerçekler bilinmiyor değil, ancak Afraka'da açlığın felaket halini aldığı bir dönemde bu gerçeği sizlere hatırlatmak istedim...

Yazımı rakamlara boğmak istemiyorum ama bilinen bir hususu da hatırlatmakta yarar var. Kitabın Fransız yazarı Claude Julien Amerika'nın kendi bazı yer altı kaynaklarını kullanmayıp yer altında rezerv olarak geleceğe sakladığını, buna karşılık ihtiyaçlarını dünyanın çeşitli köşelerinde oluşturduğu doğrudan ya da dolaylı etkisi altına aldığı ülkelerden temin ettiğine dikkat çekiyor. Bu ise yer yüzündeki pek çok ülkenin sahip olduğu zenginlikten Amerika'nın yararlandığını, Amerikalının refah seviyesinin arttığını gösteriyor.

Bu noktada kitaptan kısa bazı alıntıları dikkatinize sunmak istiyorum:

"İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi klasik imparatorluklar yıkılıp gitti ama Amerikan imparatorluğu tersine gelişiyor. Hem de zorunlu olarak gelişiyor; en önemlisi ham madde sağlamak olan kendi iç ihtiyaçlarına cevap vermek için gelişiyor."

Bu tespitlerin 1960'lı yıllara ait olduğu düşünülürse bugünü değerlendirmek daha kolay olur. Daha doğrusu Amerikan sömürgeciliğinin geldiği boyutu tespit mümkün olur.

Bu noktada alıntıya devam edelim:

"ABD'nin, endüstrisinin beslendiği kaynakları kendi topraklarında bulduğu devirler geçmiştir.Aşırı bir israf ve rasyonel olmayan bir işletmecilik bilinen rezervlerini iyice azalttı. Bundan başka, bir gün kendisini besleyen uzak kaynaklardan kopabileceğini düşünerek, kendi milli rezervlerini idareli kullanmak amacıyla, özellikle yabancı maden kaynaklarını işletip sömürmektedir.

Şurası da gerçek ki, ABD 3. dünyanın ham maddelerini ele geçirme olanağını yitirirse, bu günkü yüksek yaşama düzeyini sürdüremez."

Kısacası Amerikalıların yaşama düzeyinin yüksek olması ve bunu sürdürülebilmesi sömürün devamına bağlıdır.

Yazar değerlendirmesini şöyle sürdürüyor:

"ABD'deki bolluk ve refah, büyük oranda bütün dünyadaki doğal kaynaklardan yararlanabilme özgürlük ve olanağına bağlıdır. Amerikan ekonomik imparatorluğu üçüncü dünyanın tarım ürünlerine, madenlerine el atma olanağını genişletmek ve korumak amacıyla örgütlenmiş bir imparatorluktur."

Amerika'nın bu gücünün nereden geldiği ise şöyle aktarılıyor:

"Bu güç, ticari alanda, yatırımlarda yabancı pazar satışlarında uygulanan teknikler sayesinde artmıştır. Ve çıkarının önüne bir engel dikildiğinde, işine gelen bir ihtilal çıkarmak, işine gelmeyen ihtilalleri de boğmak için gerektiğinde dolar diplomasisini uygulamaktan hiç çekinmemiştir. Son zamanlarda az gelişmiş ülkelerde teknik ve ekonomik yardım adı altında faaliyet göstermektedir."

Kısacası bugünün dünya jandarmasının yeryüzünde huzur ve güveni tesis etmek gibi bir maksadı yoktur. Onun tek hedefi güçlü Amerika ve Amerikalıların patlayıncıya kadar tüketebilmesidir.

Özellikle de ülkelere demokrasi ve özgürlük getirmek gibi söylemler sömürgeciliğin günümüz şartlarına adapte edilmesinden ibarettir. Bu gerçeğin ışığı altında diyebiliriz ki bugün ABD ve diğer Batılı ülkeler üretim artıklarını aç ülkelere gönderseler yer yüzünde aç kalmaz. Ama onlardan bunu beklemek yanlıştır, sömürgeciliği anlamamak manasına gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi