Korku devleti, darbe ve darbelerin sonu..
Darbelerin askerisi, yargısı, sivili olmaz. Askeri, sivili, yargıyı maske olarak kullanıp istismar edeni vardır. Asıl bağlantıları; dışarıda ve içerideki bir kısım güç odakları ve evrensel gizli örgütlerdir. Bunlar hak ve hukuktan uzak, güç odaklarına dayanan, zorla iktidarı gasp eden çetelerdir. Evrensel gizli örgütler, darbelerde en aktif fesat merkezleridir.
“Asıl işi yapan benim” diye düşünen tetikçi, “neticede söz bende olacak” zanneder. Darbeciler de iktidar olmayı düşlerler. çok geçmez, dayandıkları güç odaklarının taşeronu olduklarını anlarlar. Cellatlar, yaptıkları cinayetle tarihin akışını değiştirseler de, tarih yazgısında nokta kadar değerleri yoktur.
1960 ihtilali, orduyu istismar etmiştir. Ordu iktidarı, kendi Genelkurmay Başkanı'nı aşağılar, idama mahkûm eder mi? Salim Başol, mahkeme kararı için, “Sizi buraya getiren kuvvet böyle istiyor..” diyor. Yani “Kararı biz vermedik, görüntü gerçek değil..” demek istiyor. Bütün darbelerin ilk ve değişmez şartı, maskeli bir yüz, maskeli bir vicdandır.
Mason Locası Büyük üstadı Cilil Layiktez, İtalyan Locası'nın isteği üzerine İngilizce yazdığı makalede, “Hareket Ordusu'nu biz tanzim ettik. Abdulhamid’e azlini tebliğ eden 5 mebusun 5'i de masondu” diye kuklaları yöneten merkezi itiraf ediyor. 1960 cuntası, Sayın Rüştü Erdelhun’a idam biçmekle kalmamış, ordunun yetişmiş çok önemli bir kadrosunu bir hamlede emekli etmiştir. Sadece ordunun önemli bir kadrosunu değil, kendi 38 kişilik darbe grubu, kendinden 14’ünü, yani yüzde 42’sini bir gece içerisinde toplayıp yurtdışına sürmüştür. Bu nasıl ordu temsili? Bir anı kitabından aktaran Prof. Mahir Kaynak, “27 Mayıs'tan sonra Madanoğlu, Türkeş’i kurşuna dizmeye karar verir. İdam mangası bile hazırdır.” CIA istasyon şefi Gürsel’e gitmiş de kurtarmış. 27 Mayıs’a “Servet ihtilali” diyenler ne demek istiyor? Bu karanlık işlerin orduyla alakası olamaz. Ordunun istismarı var. Darbeciler tarih boyunca iktidarlarını koruyabilmek için yalnız kuvvet odaklarına hizmet ederler. Geçici bir iktidar uğruna, milletlerine ve adını kullandıkları ordu ve adalet gibi kurumların başına bela olur, gaileler açarlar.
Myanmar cuntası, son ibrettir. Felaket içindeki halkına, yardım şöyle dursun, engelliyor!! Kendi vicdanı yok, insanlık vicdanına da set çekiyor!! Bu cunta kime hizmet ediyor? Ordu, milleti için vardır. Milletini koruyan ve kollayan bir güçtür. Ama Myanmar Cuntası “Biz orduyuz” diyor ve kendi milletine zulmü bütün dünyadan görülüyor. Bütün cuntalar yapıları gereği kendi milletine zalimdir.
Afganistan ve Irak gibi birçok ülke, türü nasıl olursa olsun cuntalar yüzünden felakete düşmüştür. Cuntalaşan urlar doğmuş, yapılar başlamıştır. Bütün milletler, ne pahasına olursa olsun, devlet yapısını cunta ilkelliğinden kurtarmak zorundadır.
özellikle global dünyada cunta ilkelliktir. Bir çete işgalidir. Kendilerine hizmet etmesi için içeride ve dışarıda aradıkları destekçilerin, giderek oyuncağı haline gelirler. Dönülmez bir sona, felakete koşarlar. Napolyon, Hitler, Musolini’nin farkları sadece detaylarında.
Başta yüce insani değer ve hasletlerimiz, tarihimiz, coğrafyamız ve birçok mazlum toplumların Türkiye’ye yönelik beklentileri, milletimize her milletten daha fazla sorumluluklar yüklemektedir. Bu sorumlulukların farkına varmak ve kuşanmanın ilk fiili adımı, darbe iklimini ufkumuzdan silmek üzere topyekûn birlik ve beraberlik içine girmektir. Devlet-Ebed-Müddet denen ölümsüz millet yapısının, temel taşı akıl, dayanışma ve hukuktur. Bunun dışında büyüklük, saadet ve selamet iklimi yoktur. Osmanlı Cihan İmparatorluğu'nun yıkılışı 19 asrı şekillendirdi. Türkiye’nin cunta ikliminden çıkışı, 20. asrın şekillenmesinde son derece önemli bir etken ve imkân olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.