Başbakan’a Psikolojik Operasyon!
LOS ANGELES-
İsmet Berkan geçen günkü yazısında özetle diyor ki, AK Parti’ye dinci ve muhafazakar demek hakarettir çünkü Pollmark araştırmış güya muhafazakar sadece yüzde 27 imiş, gerisi bütün kesimlerdenmiş.
Bu sonuç, ilginç biçimde AK Parti’ye karşıtlığıyla bilinen medyanın pek hoşuna gitti.
Haberi köpürttükçe köpürttüler, köşe yazılarında işlediler.
Lakin, işin ardında sonucun bizatihi kendisinin hoşlarına gitmesi yok.
Bunu ustaca kullanabilecekleri bir menfez keşfettiler.
Ve oradan ince ince işlemeye başladılar.
Yani Başbakan Erdoğan’a diyorlar ki; “Senin belirli bir kitleyi yani muhafazakarları tatmin için uğraşmana gerek yok. Sen herkesin Başbakanısın.”
Cumhurbaşkanına “Sen herkesin Cumhurbaşkanısın” dedikleri gibi.
Sedat Ergin de aynı gazı pompalamış.
Aynı gazetenin iki yazarı biri Başbakan öteki Cumhurbaşkanı için aynı mantalitede yazı yazmış.
Başbakan üzerine geçmişte kullandıkları kaba militarist baskı yöntemi yok olduğu için artık “Psikolojik Savaş” yöntemleri uygulamaya başladılar.
Erdoğan’ın referans noktasını değiştirmeye çalışıyorlar.
Acele etmeden yol alabilirlerse ikinci aşamada muhafazakar tabanı işlemeye başlayacaklar.
Demokrat Parti, Anavatan Partisi, AK Parti…
Hep aynı kökle hayat buldular.
Modern Siyasal İdeoloji’nin literatüründe “muhafazakarlık” denilen, ama tam olarak kastettiğimizi karşılamayan değerlerin ana ekseni “din”dir.
Dinin vecibelerini yerine getiremese de Türk toplumunun ezici çoğunluğu için dini değerlere saygı ve paralellik önemli.
Bundan kopan hiçbir partinin Türkiye’de yüzde 30’u görme şansı asla yoktur.
Anlaşıldı:
Yeni dönem taktikler savaşı olacak.
HURDA KENDİNİ YAZMIŞ
Birisi bir yazı yazıyor.
Ben de “Senin verdiğin bu bilgi eşkıyalara ait, üstelik doğru değil” diye eleştiri hakkımı kullanıyorum.
Aslında bu eleştiri de değil, yanlışı düzeltme.
(Nitekim dün de İçişleri Bakanı açıklamış. 2009’dan bu yana KCK’dan tutuklananların sayısı 485. Bunlar ise bunun 4 bin olduğunu yazıp duruyorlar.)
Medenice cevap yerine “bip”li küfür ediyor, yetmiyor kocasını hakaret kervanına sokuyor.
Ve bu koca…
Düne kadar “Eski Paşa Babası”nın servis ettiği militarist metinleri haber yaptığından, askerlerin kuyruğundan ayrılmayıp Ergenekonculukta sınır tanımadığından gazeteciliği sadece “haki yeşil tonda” yapılabilir zannediyor.
Hele bir de iş takipçiliği vurgusu yok mu? Kendini gülünç duruma düşürmek bu olsa gerek.
Hortumcu Cem Uzan’ın peşinde koruma gibi dolaşıp, şirketin işleri için kendini parçaladığın günlere girelim istersen, 28 Şubat’ın Hurdası…
Sen 28 Şubat’ta postal yalarken, ben “Milli İradeyi” savunan haberler yazıyordum.
“Dönemsel dengelere göre pozisyon alıp güç odaklarına tapanlardan” bahsetmişsin.
Meslek hayatımın tümünde “Güçlüden yana değil haklıdan yana bir duruş” ortaya koyan bağımsız, bağlantısız bir gazetenin ferdi oldum…
Hayatın boyunca küfrettiğin insanlardan bir “Akın”cının, yöneticisi olduğun gazeteyi satın alması üzerine 180 derece döndüğün dönemi kastediyor olmalısın. Özetle kendini çok iyi tarif etmişsin, samimi bir özeleştiri olmuş.
Tebrikler…
Not: Los Angeles seyahatimiz devam ediyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın acı kaybını burada öğreniyoruz.
"Ana gibi yar, Vatan gibi diyar olmaz" derler…
Tenzile Anne’ye Allah’tan rahmet, Erdoğan ailesine sabr-ı cemil niyaz ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.