Pantolon, türban ve kravat!..
Hanım parlamenterlerin pantolon giymesini yasaklayan iç tüzük hükmünün değiştirilmesini öngören teklifin TBMM'de görüşülmesi sırasında BDP milletvekili Süreyya Önder'in hazırladığı değişiklik önergesi üzerine komisyona geri çekildi. Konuyu tartışmaya başlamadan sanıyorum önce önergenin içeriğini aktarmak gerekir. Süreyya Önder'in önergesi şöyle:
"Genel Kurul salonunda yer alan milletvekilleri, bakanlar, TBMM Teşkilatı memurları ve diğer kamu personelinden erkekler ceket ve pantolon giyer. Kadınlar ise tayyör ceket ve pantolon giyer, inancının gerekli kıldığı başörtüsünü takabilir."
Şimdilik önerge üzerinde durmadan bir hatırlatma yapmak istiyorum.
Bilindiği gibi TBMM'deki hatta Parlamento dışı tüm partiler yeni sivil, demokrat bir anayasa yapılmasından yana ve bunun için TBMM'de grubu bulunan partiler arasında bir komisyon bile oluşturuldu. Komisyonun ilk toplantısını da bugün yapacağı önceden açıklanmış durumda.
Yukarıya metnini aktardığım önerge bile Meclis'in karışmasına ve herkesin içtüzükte değişiklik yapılarak hanım milletvekillerinin pantolon giymesine izin veren düzenlemeyi komisyona geri çektiriyorsa bu Meclis'ten yeni sivil ve demokrat bir anayasa çıkmasını beklemek inandırıcı olabilir mi? Biz tüm gönlümüzle yeni sivil ve demokrat bir anayasanın yapılmasından yanayız. Ancak, yasakçı kafaları gördükçe ister istemez bu yöndeki inancımız zayıflıyor.
Çünkü, verilen önerge ile öncelikli olarak inananların inançlarını yaşabilmeleri gibi bir temel haklarının önündeki engelin kaldırılması söz konusu. Bunun yanında bir de ille de kravat takacaksınız dayatmasına son verilmek isteniyor. Verilen önergenin bunun dışında getirdiği bir değişiklik yok.
Aslında Şafak Pavey'in sorununa çözüm bulmak için getirilen içtüzük değişikliği sırasında verilen önerge fırsat bilinerek başörtüsü yasağına son veren değişikliğin de yapılması mümkün olabilirdi. Esas olan buydu, iktidar partisine de böyle bir yaklaşım yakışırdı. Olmadı. Belki iktidar partisi mensupları kendilerine göre başörtüsüne özgürlük sağlayacak bir ortamın olgunlaşmadığını düşünmüş olabilirler. Hemen belirteyim ki bir temel insan hakkının verilmesinin zamanı ve şartları olmaz, olmamalıdır. Oluyorsa bu ülkede daha kafalardaki saplantılar son bulmamış demektir.
Ne ise... İktidar partisi kendince bir iç tüzük değişiklik teklifi hazırladı ve buna şartlar olgunlaşmadığı düşüncesi ile başörtüsü serbestini koymadı, koyamadı.. Meclis'te bu yönde bir önerge verilmiş ise niçin apar topar deşiklik teklifi komisyona geri çekilir. Teklife iktidar partisi mensupları da katılır değişiklik Meclis'te kabul edilerek geçmiş olurdu. Hiç kimsede AK Parti'nin yapmadığını, yapmak istemediğini BDP yaptı demezdi. Çünkü, BDP'nin tek başına böyle bir değişikliği Genel Kurul'dan geçirme imkanı yok. Kaldı ki bir hakkın hayata geçirilmesi için bırakın kimler destek veriyorsa versin. Önemli olan insanların temel haklarını yaşabilmeleri değil mi? Kim bilir söz konusu teklife belki MHP'de destek verirdi. Kaldı ki Meclis kulislerinde önergeye MHP'nin de destek vereceği konuşuluyordu. Böyle bir ittifaktan korkmak değil memnun olmak gerekmez mi?
Bir Meclis İç tüzük değişikliği ile kaldırılması mümkün olan bir zalim yasağın yarın yeni anayasa yapılırken kaldırılmasını bu millet nasıl bekleyecek ve gerçekten demokratik bir anayasa yapılabileceğine inanacak?
İktidar partisi mensupları BDP'lilerin böyle bir değişik önergesini taktik icabı verdiklerini ileri sürebilirler. Ama bu niyet okumaya girer. Önergeyi verenlerin başörtüsü gibi bir sorunları olmayabilir ama demokrasiye olan inançları gereği sahip çıkmış olamazlar mı? Taktik icabı vermiş olsalar bile neyi değiştirir? Zaten demokrasi demek farklı düşüncelerin paylaşılabilmesi ve farklılıklara rağmen birlikte yaşama bilinci değil mi?
Ancak, görünen o ki AK Parti ne yapılacaksa biz yapar, topluma verilecek haklar konusunda da tek yetkili biziz gibi bir mantıktan hareket ediyorsa bilinmelidir ki temel insan haklarını bütünü ile teminat altına alan bir anayasa ortaya çıkmaz. Çünkü, biliyoruz ki bu memlekette bazı çevreler dinden, dini değerlerden rahatsızlar. Bu ülkede ezandan rahatsızlık duyan, sokakta gördükleri başörtülü hanımlar ile sakallı beylerden duydukları rahatsızlıklarını gizlemeye bile gerek duymayanlar, bu rahatsızlıkları göstermenin gayreti içinde olanlar var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.